İşler iyi giderken de, kötü giderken de takımına sahip çıkması gerekenler, her dem şikayet ettikleri sürece uzun soluklu başarıları beklemek olası değil
Gol dakikasına dek tam 7 kez yokladı Trabzon rakip kaleyi. Dördü Selçuk, üçü Gökhan ile.Bunların üçü çerçeveyi buldu ama top kaleci Ulaş’ı geçemedi.
Ersun Yanal’ın dikte ettirdiği bir oyun anlayışı mıydı bu? Sanmıyorum. Hacettepe’nin savunmadaki dikkatli oyununun yanı sıra, Trabzonspor’un orta alanda yine zorlanması, hücumda istediği pozisyonları üretememesi, bordo-mavili oyuncuları uzak mesafeden şut atmaya zorladı. Geçen haftaki orta alan kurgusunun değişmesi de etkiliydi söz konusu görüntüde. Bu bölgelerden toplara iyi vuran Selçuk ve uygun anlarda Gökhan şanslarını denedi.
Gole adını yazdırmak ise Colman’a nasip oldu. Kendi yarı alanından ilk kez hızla çıkmayı beceren Trabzonspor, Gökhan’ın başlattığı, Isaac’ın rakip savunmayı bozduğu, Colman’ın ise yayın üzerinde topla buluştuğu pozisyonda gole kavuştu.
Ligin en genç ve mücadeleci kadrolarından birine sahip olan Hacettepe, teknik adam değişikliğinin motivasyonuyla oldukça istekliydi. Ancak ilk yarıda İbrahim Şahin ve Sandro ile bulduğu iki ciddi pozisyonu değerlendirme becerisi gösteremedi. İkinci yarının başında bu kez yine Sandro ve Orhan Şam’ın kaçırdığı fırsatlar vardı.
Trabzonspor’da kulübenin ilk müdahalesi 60. dakikada Yattara’nın yerine Tayfun’u alarak Serkan’ı hücuma dönük oynatmaya başlamasıydı. Ardından Gökhan-Umut değişikliği geldi. Üçüncü hamlenin amacı Egemen ile savunmayı güçlendirmek ve adeta bir kabusa dönüşen son dakikaları kazasız atlatmaktı.
Zira liderliğini sürdürebilmek için galibiyete, skoru perçinlemek için de ikinci gole ihtiyacı olan Trabzonspor, teslim olmaya niyeti görünmeyen başkent ekibi karşısında ecel terleri döktü. Özellikle temponun yükseldiği 50. dakikadan sonra topa daha çok hükmeden, bu sonucu hak etmediğini kanıtlamak istercesine beraberlik bulmak isteyen Hacettepe idi. Ancak şans melekleri maçın dört dakikalık uzatma bölümünde ev sahibinin yanındaydı.
Trabzon kritik bir engeli tek golle de olsa aşmayı bildi. Fakat salı günkü Beşiktaş kupa maçı öncesi görüntü iç açıcı değil. Takımın üzerindeki müthiş baskının pek çok kişiyi etkilediği ortada. Futbolcuyu da, teknik adamı da diken üzerinde tutmaya kimsenin hakkı yok. İşler iyi giderken de, kötü giderken de takımına sahip çıkması gerekenler, her dem şikayet ettikleri sürece uzun soluklu başar beklemek olası değil.
Bu anlayış değişmedikçe, zararı gören eleştirinin odağına oturtulanlar değil, tüm Trabzonspor camiası olur. Bu da böyle biline!