Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yıllardır göreve gelen her Federasyon Başkanı’ndan “Ateşten gömlek giydik” benzetmesini işitiriz. Hepsinin kendine göre gerekçeleri ve göğüslemek durumunda oldukları zorlukları vardı. Ancak bu zorlukların hiçbiri, Yıldırım Demirören ve ekibinin üstleneceği boyutta değildi.
Türk futbolu tarihinin en kritik sürecinden geçerken, alınacak kararların ve uygulanacak yaptırımların her kesimi memnun etmesini elbette bekleyemeyiz. Şike ve teşvik davası yargının işi. Konunun sportif boyutuna çözüm üretmek ise Futbol Federasyonu’nun sorumluluğu.
“Zorluklar aşılmak için var, zorlukların üstesinden geleceğiz” mesajı veren Demirören, Türkiye’yi mercek altına alan FIFA ile UEFA’yı tatmin edecek bir formül bulmak zorunda. Bu gerçek göz ardı edilemez ve uluslararası yaptırım tehdidi yok sayılamaz.
Öte yanda adı şike ve teşvik ile anılan kulüplerin durumu var. Disiplin talimatının mevcut 58. maddesini uygulandığı takdirde bırakın şikeyi, teşvik primine teşebbüs ettiği saptanan kulüplerin bile küme düşürülmesi gerek.
Dolayısıyla Türkiye’de olup biteni saatlik raporlar ile takip eden UEFA’nın, hiçbir şey yaşanmamış gibi davranacak bir Futbol Federasyonu’na kayıtsız kalması düşünülemez. Ortada suç sayılacak eylem varsa, karşılığında mutlaka ceza olacak, bu kaçınılmaz.
Mevcut sorunların üzerinin örtülemeyeceği, “5 yıl Avrupa’ya gitmeyelim” önerilerinin asla kabul edilemeyeceği bir süreçte, UEFA ile başlatılan diyalogların geliştirilerek sürdürülmesi şart. Hatta Aydınlar’ın istifasına neden olan 58. maddenin tekrar gündeme getirilmesi de mümkün. Eylemin ağırlığına göre kademeli ceza sistemi, en mantıklı çözümlerden biri.
Bir başka seçenek, şike ve teşvikin sahaya yansıyıp yansımadığına bakılması önerisi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da üzerinde durulmasını istediği bu formül UEFA’ya benimsetildiği takdirde, Federasyonu’nun eli rahatlayabilir.
Diğer önemli konu Fenerbahçe’nin, UEFA aleyhine CAS’a açtığı dava. Davanın geri çekilmesi UEFA’nın, Türkiye’ye bakış açısını değiştirebilir, yerel yaptırımları kabul edilebilir hale getirebilir. Elbette federasyonun bunu Fenerbahçe kulübüne, yönetimin de sarı-lacivertli taraftara anlatması kolay değil. Ancak belirsizliği sürdürmek yerine, radikal hamleleri bir an önce gerçekleştirmek, karşılıklı özveride bulunmak ve bunların sonuçlarını kamuoyuna doğru anlatabilmek, daha büyük riskleri üstlenmenin önüne geçebilir.
Evet, Demirören ve ekibinin işi gerçekten zor. Zaman kısıtlı, beklentiler yüksek. Lakin Türk futbolunu içine düştüğü kaostan çıkarmanın bir bedeli olacak ve bu bedel birileri tarafından mutlaka ödenecek!

Haberin Devamı

Neler bekliyor?
3 Temmuz’da başlayan şike ve teşvik sürecinde en büyük tehlike FIFA ve UEFA yaptırımları olacak. Mehmet Ali Aydınlar Federasyonu’nu karar almakta geciktiği için uyaran ve sportif yaptırımların nisan ayına kadar uygulanmasını isteyen UEFA, yol haritasını değiştirmeyecek. Federasyonu yakından ilgilendiren tehlikeler şöyle sıralanabilir:
- UEFA’nın öngördüğü sürede (nisan) Etik Kurulu incelemesi tamamlanmaz, Disiplin Kurulu herhangi karar alamazsa, önce Futbol Federasyonu cezalandırılacak. U 15’den başlamak üzere A Milli Takıma kadar uzanan yelpazede uluslararası organizasyonlardan men gündeme gelecek.
- UEFA, federasyonun konuya duyarsız kaldığı kanaatine varırsa, üyeliğinin askıya alınmasını gündeme getirebilecek.
- Şampiyonlar Ligi’nden men edildikten sonra UEFA ve Futbol Federasyonu aleyhine CAS’a 45 milyon euroluk tazminat davası açan Fenerbahçe bu davayı geri çekmez ve kaybederse 3 ile 5 yıl arası Avrupa’dan uzaklaştırılacak.
- Federasyon şike ve teşvik ile ilgili herhangi bir karar alınmaması durumunda Türk takımları UEFA organizasyonlarından 1 ila 3 yıl arası men edilebilecek.