Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Önceki gün Milliyet ile Sabah gazetelerinde Fenerbahçe’nin UEFA ve Türkiye Futbol Federasyonu aleyhine Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi’nde açtığı davayı geri çektiği haberleri yer aldı.
Sabahın erken saatleri olmasına karşın sosyal paylaşım siteleri ve internet ortamı adeta sallandı. Kimi haberin yalan olduğunu, bazıları da yazanların yalancı olduğunu iddia etti.
Birkaç dakika sonra Fenerbahçe Kulübü, Kamuyu Aydınlatma Platformu’na “davadan feragat” edildiğini bildirdi ve haberciler damgalanmaktan kurtuldu!
Gün boyu kulübün ve Metris’te bulunan Başkan Aziz Yıldırım’ın konuyla ilgili açıklama yapacağı konuşuldu.
Öyle ya aylardır “Bu dava namusumuzdur”, “Davadan vazgeçmeyiz”, “Dönenin kaşığı kırılsın” şeklinde konuşan yöneticilerin, taraftara vereceği bir hesap olmalıydı.
Beklenen ses, farklı tonda ve içerikte gece yarısı kulübün internet sitesinden geldi;
“26 Nisan 2012 Perşembe günü Fenerbahçe Sportif A.Ş tarafından Kamu Aydınlatma Platformu’na gönderilen ve CAS’taki davamızın çekildiğine ilişkin açıklama 24 Nisan 2012 tarihli Yönetim Kurulu toplantımızda alınan karar uyarınca yapılmıştır. Hal böyle iken bugün tarihli Milliyet Gazetesi’nde Cemal Ersen imzası ile yayınlanan ve CAS davasının çekilmesi kararının başkanımız Sayın Aziz Yıldırım tarafından alındığına ilişkin haber doğru değildir. Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım’ın CAS’taki davanın çekilmesine dair dahli ya da direktifi olmamıştır.”
Nasıl yani? Atacağı her adımı başkanına danışan, verdiği talimatları uygulayan, kulübün geleceğini birlikte kurgulayan yönetim, bu kadar önemli bir adım atılırken kendisinden onay almamış mıydı?..
Ya da dava arkadaşları başkanlarını takmamış mıydı?..

Belki de ikincisi!
Eğer öyle ise, kendilerine bir kaç sorumuz var.
Bir; 24 Nisan’dan önce “asbaşkan” sıfatlı iki yöneticiniz çok üst düzey bir hükümet yetkilisi ile bu konuyu görüştü mü? Görüşmede “Davayı geri çekin” yolunda bir telkinde bulunuldu mu?..
İki; bu görüşmenin ardından aynı yöneticiler Metris’e gidip kulübün geleceği açısından yapılması gerekenleri başkanlarına iletti mi?..
Üç; iletti ise başkan Yıldırım “Asla böyle bir şey yapmayın” dedi mi?..
Dört; dedi ise yönetim CAS’taki davayı başkanlarına rağmen mi çekti?..
Kamuoyu aylardır bu davadan vazgeçileceğini konuşurken, tersini iddia edenler niçin geri adım attıklarını camialarına dürüstçe anlatamadığı takdirde, onların gözünde inanılırlıkları da güvenilirlikleri de erozyona uğrayacaktır.
Açın bakın taraftar forumlarına. Her kafadan bir ses çıkıyor. Herkes kendince yorum yapıyor kızıyor, öfkeleniyor, kandırıldığını düşünüyor.
Çok merak ediyorum. Medyada o haberler çıkmasaydı, davadan feragat edildiği acaba ne zaman açıklanacaktı? Federasyonun şike ile ilgili kararından sonra mı yoksa?..
İnsanlar yanıt bekliyor. Bu dava niçin çekildi? Fenerbahçe Kulübü’nün çıkarlarını korumak adına mı? Bir yerlerden talimat geldiği için mi? UEFA ve Futbol Federasyonu ile pazarlık yapılıp kulübün maddi kayıplarının karşılanacağı garantisi alındığından mı? Yoksa davanın kazanılamayacağı endişesinden mi?..

Haberin Devamı


Şikenin şifresi 58. madde mi?
2011 yılı Temmuz ayının son günü. Türkiye, 3 Temmuz’da başlatılan şike ve teşvik soruşturmasıyla çalkalanırken, konunun sportif boyutunu ve olası cezalarını uzman spor hukukçusu, Futbol Federasyonu eski başkan vekili Kemal Kapulluoğlu’na soruyoruz. İşte Milliyet’te yayınlanan röportajın o bölümü;
Disiplin Talimatı’nın 58. maddesi şikeye karışan kulüplerin küme düşürülmesini öngörüyor. Eldeki bilgiler şike yapıldığını gösteriyorsa kaçış olamaz değil mi?
- Doğru. Bugünkü talimat şiddet yasasından önce hazırlandı. Yasa zaten şikeye karışan şahıslara dünyada benzeri olmayan ağırlıkta cezalar öngörüyor. Bu suçun karşılığı orada var. Ancak talimatın da düzenlenmesi gerek. Şike eyleminin tek cezası küme düşürmek. Bakıyorsunuz Avrupa’ya, İtalya’daki şike olayında Juventus doğrudan küme düşürülürken, adı şike ile anılan Milan aynı ligde eksi 15 puan ile başladı. Portekiz’de Porto’nun şike yaptığı saptandı, puan tenzili yapıldı. Türkiye’de de bu uygulama yapılabilir.
-Peki, bu nasıl olacak?
-Gayet basit. Şu anda talimat hazırlama dönemi. Disiplin talimatının ilgili maddesini “Şike yaptığı saptanan kulüplere puan tenzilinden küme düşürmeye kadar bir dizi yaptırım uygulanır” şeklinde değiştirebilirsiniz. Böylece suçun ağırlığı ve niteliğine göre bir değerlendirme yapma hakkınız olur. Daha önemlisi sistem suçlulardan daha çok zarar görecekse kimse sizi eleştiremez.
- Bu durumda insanlar falanca kulübü kurtarmak adına talimat değiştiriyorlar demez mi?
- Önerim birkaç kulübün bu işten sıyrılması için değil. Mevcut talimatı uygulayarak Türk futbolunun belki de en az 5 yıllık kaderini belirleyeceksiniz. Suçu sabit olan kulüp varsa cezasını çeker. Ancak eylemin ağırlığına göre ceza verme yetkiniz olursa, bazılarını küme düşürmek yerine eksi puanlarla lige başlatarak yine cezalandırmış olursunuz.
- Federasyon bunu kamuoyuna nasıl anlatabilir ki?
- Federasyonun görevi, futbolun uzun vadeli çıkarlarını korumaktır. Talimat değişikliğini kolaylıkla anlatabilirler. Önümüzde çok sıcak örnekler var. Gaziantepspor - Bursaspor maçında saha olayları nedeniyle ev sahibi takım hükmen yenik ilan edildi. Bu eylem aynı sezon içinde tekrarlanırsa küme düşürülecekti. Her türlü provokasyona açık bu talimat sezon içinde değiştirildi. Bir başka örnek, oyuncu kriterlerine uymayan takımların ikinci tekrarında küme düşürülmesi gerekiyordu. O talimat da değiştirildi. Niçin? Futbolun değerlerini korumak adına. Talimatlar günün koşullarına ve futbolun çıkarlarına hizmet etmek şartıyla her an düzenlenebilir? Şu anda zararı suçlulardan çok masumlar görecek.
Aradan aylar geçti. Mehmet Ali Aydınlar Federasyonu, Kapulluoğlu’nun gündeme getirdiği talimat değişikliği konusunda UEFA ile uzlaştı. Ancak 26 Ocak’ta yapılan olağanüstü genel kurulda kulüpler bu öneriyi reddetti.
Şimdi aynı top bugünkü federasyonun kucağında. Ne dersiniz dönüp dolaşıp geleceğimiz yer yine 58. madde mi?