Türkiye coğrafyasında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun geri kalmışlığından, yatırımların yetersizliğinden, demokratik hak ve özgürlüklerin adil olarak kullanılmadığından şikayet edilir.
Şikayetlerin önemli bir bölümünde haklılık payı olduğu kesindir.
Kağıt üzerindeki eşitliğin, bu bölgelerde geçerli olmadığı da...
Büyük kentlerde yaşayıp, Van’ı, Hakkari’yi, Şırnak’ı, Bingöl’ü, Erzurum’u, Adıyaman’ı gidip görenlerin, bu tespiti yapması çok daha kolay!
Ya futbolda?
Futbolda durum ne?
En basit örneği, ülkenin doğu ve güneydoğu bölgelerinin futbolun meclisindeki temsil oranlarıdır.
Profesyonel liglerdeki kulüpler, taban birlikleri, FIFA-UEFA icra kurullarında yer alan isimler ile federasyon başkanlığı yapmış kişilerin oluşturduğu genel kurulun toplam oy sayısı 297...
Bu delegeler Futbol Federasyonu Başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin seçiminde, federasyonun alacağı her kararda söz sahibidir.
Onların oyları futbolun çatısını belirler.
Peki, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun bu yelpazedeki söz hakkı?
Sıkı durun.
27 oy, yüzde 9.09!
Onda bir bile değil!
Bölgenin Süper Lig’deki tek temsilcisi Gaziantepspor. Oy sayısı yedi.
Bank Asya Ligi’nde, Diyarbakırspor ve Gaziantep Belediyespor. Toplam oyu dört.
Diğer 16’sı, 2 ve 3. lig kulüpleri.
Oy hakkı da, sayıları kadar.
Şu tabloyu tabii ki, yörenin ekonomik ve sosyal gerçeklerinden ayrı tutamayız.
Ancak ülkeyi yönetenler sorunların çözümlenmesi için ne kadar çaba harcıyor ise, futbolu idare edenlerin de benzer girişimlerde bulunması kaçınılmaz.
Yarım milyon liraya yaklaşan bütçesiyle, dev bir işletme haline gelen Futbol Federasyonu’nun kalkınmanın bir parçası olarak sürece katkıda bulunması, altyapı, eğitim ve çeşitli organizasyonlarla futbolu teşvik etmesi, bugün konuşulan sıkıntıların giderilmesine yardımcı olabilir.
Futbol yönetimleri, geçmişten bu yana kulüpleri oy potansiyeli olarak görür ve ancak seçim dönemlerinde anımsar.
Tatlı vaadler hep günü kurtarmaya ve iktidar olmaya hizmet eder.
Futbol Federasyonu’nun görevi, elbette kulüpleri kolundan tutup yarışmacı takım yapmak değil.
Lakin, bölgede giderek artan terörü ve mutsuz insanların beyhude arayışlarını sporu ve futbolu özendirerek bir ölçüde önleyebilirsiniz.
Ne dersiniz, ülkenin önemli bir bölümünün futbol genel kurulunda bu kadar az bir oranla temsil edilmesi rastlantı mıdır?
Yoksa, yıllardır uygulanan politikaların, yeşil sahalara birebir yansıması mı?
Kale ağlarına kamera
Digitürk, sezon öncesi yeniliklere devam ediyor.
Digitürk’ün yayınları çekici hale getirmek için yaptığı son hamle, kale ağlarına takılacak mini kameralar.
Federasyon yayıncı kuruluşun bu talebine onay verdi. Artık Dünya Kupası’nda olduğu gibi süper lig müsabakalarında da kale ağları görüntüleri ekrana gelecek. Sahada uçan sineğin mercek altına alındığı yayınlarda topun kale çizgisini geçip geçmediği de rahatlıkla yorumlanabilecek.
Bazılarını korku sardı mı acaba?Futbolda şike soruşturmasında şimdilik frene basıldı.
Ankara’daki mahkeme, dosya ile ilgili yetkisizlik kararı verdi.
Gerekçe, iddia edilen suçların İstanbul’da işlenmesi. Mantıklı bir yaklaşım.
Artık gözler Yargıtay’da.
Yargıtay 4. Ceza Mahkemesi davanın nerede görüşüleceğini belirleyecek.
Dosyadaki kilit kişilerden biri ise menajer Metin Korkmaz.
Tıpkı bir kara kutu!
Ancak Korkmaz’ın İstanbul’da alınan ilk ifadesinden sonra suskunluğunu bozduğu biliniyor.
Ve şike-bahis organizasyonu ile ilgili “Bir sayfalık” isim listesi verdiği konuşuluyor!
Futbol camiasının önemli şahıslarının da yer aldığı bu listenin önümüzdeki günlerde baş ağrıtacağı kesin!
Bazı yönetici ve futbolcular şimdiden tedirgin olmuş.
Eeee, haksız değiller.
Tam işin içinden sıyrıldık derken, canları sıkılabilir!
Bu arada Futbol Federasyonu’nun Sarıyer Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusu dilekçesinde iki süper lig kulüp başkanının bulunduğunu, bunlardan birinin kamuoyu önünde ifadeye gittiğini, diğerinin ise “ziyarette” bulunduğunu söylersek, bazı insanlara niçin “özel muamele” yapıldığının kafalarda sorgulanmasını da sağlayabiliriz!
Melih Gökçek aksiyon katar!
Haftaya Futbol Federasyonu olağan genel kurulu var.
Aslına bakarsanız, Bursaspor’un şampiyonluğunun ardından ortalık süt liman görünüyordu.
Ne seçim isteyen, ne de birkaç ay öncesine dek federasyon kurullarını yerden yere vuran kulüplerin bir itirazı söz konusuydu.
Seçim atmosferi de yaşanmadığına göre, Mahmut Özgener ve ekibinin rahatı yerinde olmalıydı.
Sönük geçmesi beklenen toplantıyı cazip hale getirmek için, federasyonun kulüplere yapmaya hazırlandığı “küçük sürprizler” dahi geçmiş yıllarda tanık olduğumuz aksiyonu yakalamaya yetmeyebilirdi.
Taaa ki Melih Gökçek’in başrole soyunacağı belli olana dek.
Yıllarca Ankaraspor Onursal Başkanlığı yaptıktan sonra, rüyalarını süsleyen Ankaragücü’nde söz sahibi olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek, (kararından vazgeçmez ise) kuşkusuz bu genel kurulun en önemli figürlerinden biri olacak.
Ankaragücü delege listesinde yer alan Gökçek’in planı belli; Ankaraspor’un haksız yere küme düşürüldüğüne inanan başkan, genel kurulu bir hesaplaşma platformuna çevirecek. Ya da düşük bir olasılık oturup olup biteni seyredecek.
Pek çok insan bu durumu yadırgayabilir. “Bir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın orada ne işi var?” diyebilir.
Gökçek yıllardır federasyon oluşumlarında aktif rol oynamasına karşın kimse bu soruyu sormamıştı!
Başkan ise hep perde arkası kalmayı tercih etmişti.
Bu kez durum farklı.
Federasyon cephesi mi?
Onlar olası bir hamleye karşı tedbirini alıyordur herhalde!
Unutmadan...
Futbol Federasyonu 16 Temmuz’daki genel kurulu birkaç saat içinde bitirmeyi hedefliyormuş.
Faaliyet planı anlatılacak, bütçe onaylanacak, federasyon aklanacak ve insanlar tatillerine devam edecekmiş.
Duyumlarımıza göre delegelerin konaklayacağı otelde bile bir gecelik rezervasyon yapılmış.
Ya toplantı yeter çoğunluğu sağlanamaz ise?..
Endişeye mahal yok.
Eğer Gökçek genel kurulda konuşacak ise (!) o oturum açılacak demektir!