Koç gitsin, Mou kalsın!
Samsunspor ligi üçüncü bitirdi veya Başakşehir zirveden uzak kaldı diye kulüp başkanlarının istifaya davet edildiğini duyduk mu? Hayır.
Ya teknik direktörleri başarısız oldu diye sezon bitmeden gönderildi mi? Onun da yanıtı hayır.
Türk futbolunda rekabet sadece dört büyükler arasında kabul gördüğü için, şampiyon olan dışındakilerin vay haline.
Bir Anadolu takımına yenilseler homurdanırlar, ezeli rakiplerine kaybettiler mi dünyanın sonu gelir camiaları için.
Bugün hedefteki takım Fenerbahçe. Nedeni gayet açık.
Son üç sezonun şampiyonu kim; Galatasaray. Aynı dönem yarışı hep ikinci bitiren kim; Fenerbahçe.
Sarı-lacivertli taraftarın öfkesi kime? Başkan Ali Koç ve yönetimine.
Peki; oyuncu tercihleri nedeniyle eleştirilen, rakipleriyle dalga geçen, medyayı hizaya sokmaya yeltenen teknik direktör Jose Mourinho’ya niçin aynı tonda tepki gösterilmiyor?
Çok özel bir insan!
Çünkü gittiği her kulüpte olduğu gibi ipler Portekizli’nin elinde. Geldiği gün “bu formayı artık derim gibi hissediyorum” mesajıyla tribünleri kurnazca tavlayan Mourinho, bugün de son derece duygusal davranarak üç kulvardaki başarısızlığını 15 milyon euroluk tazminatına tahvil etmeye çalışıyor. Adam “profesyonel” neden hakkını istemesin?
Taraftar ise Jose’nin Galatasaray teknik direktörü Okan Buruk’un burnunu sıkmasını, sezonun en önemli kazanımı olarak görüyor.
Yaşamının en stresli günlerini geçiren Ali Koç’un; kahrolduğu ve pişmanlık duyduğu kararının Mourinho’yu getirmek değil, gidiş koşullarını peşinen kabul etmek olduğunu sanıyorum. Aşağı da tüküremiyor, yukarı da. Erken seçim kıskacı cabası.
Latife olacak ama; o zaman Koç gitsin, Mou kalsın!
Dört büyük kulübün başkanları göreve gelirken mutlak gerçeği bilmek zorundadır. Şampiyonluk dışındaki hiçbir sonuç camialarından kabul görmez. Öyleyse onlar da her türlü sonuca katlanmak durumundadır.
Efsane başkan Süleyman Seba’nın tarihe geçen “şerefli ikincilik” söyleminin bugünkü futbol ikliminde değeri ve anlamı kaldı mı dersiniz?..
Tek başarı U19’dur
Trabzonspor bir sezonu daha hüsranla kapattı.
2025 yılına dair akılda kalan tek başarı;
U19 takımının UEFA Gençlik liginde final oynaması, TFF U19 Elit A liginde şampiyon olmasıdır.
Ama emin olun bu çocukların kazanımları en geç üç ay içinde unutulacak. Sistemsizliğin hakim olduğu Türk futbolunda çoğunun adı bile anımsanmayacak. Şans bulanlar belki A takımla antrenmana çıkacak, bazıları alt liglere kiralanacak, kimilerine de gelecekte çocuklarına anlatacakları güzel hikayeleri kalacak. Hepsi bu kadar.
Başkan Ertuğrul Doğan’ın sezona dair açıklamalarını okudum. Teknik konulara girmesi ve onca başarısızlığa karşın takımın gelişme kaydedildiğini belirtmesi şaşırttı beni. Bunlar teknik direktörün işi değil mi sayın başkan?
U19 takımı kulübün gündeminde “öte yandan” olursa, on milyonlarca euro harcanarak kurulan ve karşılığını veremeyen kadrolarla taraftarın beklentilerinin karşılanması hayal olarak kalır!
Aman dikkat Okan hoca!
Peşi sıra üç şampiyonluk kazanan Galatasaray’da, teknik direktörü Okan Buruk haklı bir gurur yaşıyor kuşkusuz.
Hedeflerini yükseltmesi çok doğal. Buruk zafer mutluluğu içinde “sıra 4. ve 5. şampiyonlukta” demiş.
Sarı-kırmızılı kulübün ekonomik olarak rakiplerine büyük üstünlük sağladığı bir süreçte elbette zor değil söyledikleri.
Lakin unutmaması gereken futbolumuzun acımasız gerçekleri. Ligde bir ara tökezlediği günleri hatırlasın. Önce kimler dikilmişti karşısına? Medyadaki dostları ve camiadaki yakınları.
Söz uçar yazı kalır, aman dikkat Okan hoca.