Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hepimiz öfkeli ve tepkiliyiz.
4 ay önceki Gar saldırısının acıları dinmemişken, Ankara’nın göbeğinde patlayan bomba yine onlarca masum insanın canını aldı.
Bir kez daha tanık olduk, hain terör hedef gözetmiyor.
Çoluk çocuk, asker sivil, kadın erkek ayrımı yapmıyor ve kahpece vuruyor.
Beşiktaş’ın çarşamba günü oynadığı erteleme maçından sonra Şenol Güneş’in de gündemi aynı idi.
Deneyimli teknik adam terörü lanetledi, ulusa başsağlığı diledi.
Lakin bir cümle kurdu ki; ister dil sürçmesi, ister bilinçli kullanıldı deyin şaşırttı bizi hoca.
“İnsanlıktan nasibini almamışlar. Hayvanların yapmayacağı şeyleri yapıyorlar” benzetmesi, eminim benim gibi çok kişiyi rahatsız etti.
Gözü dönmüş katilleri, insanların en iyi dostlarıyla eş değer görmek, onlara yapılacak en büyük haksızlıktır.
Şenol hocanın iyi niyetini ve yaşam felsefesini biliyoruz. Ama bazen bilinç altı öyle şeyler söyletiyor ki hiddetle...
Lafın gittiği yer, pişman ediyor insanı!
Hocanın son dönemlerde yaşadığı gerginlik bununla da sınırlı değil.
Hedefinde sürekli hakemler var. Hemen her maçtan sonra ya hakemin kokartı, ya yaşadığı kent, ya ne kadar deneyimli olduğu veya geçmişte yönettiği Beşiktaş maçlarıyla ilgili görüş belirtmeden geçemiyor. Sürekli birilerini eleştiriyor.

Haberin Devamı

Sakinlik şart

Neredeyse 30 yıldır teknik direktörlük yapıyor Güneş. Sinir sistemini birleştiren cıvataların 2010-11 sezonunda bile bu kadar gevşediğini görmemiştik.
Şampiyonluk stresinin beklenmedik söylemlere yol açabileceğini, her doksan dakikanın bir öncekinden zor geçeceğini, göçmen kuşlar gibi farklı statlarda oynamanın rahatsızlık yaratabileceğini ve tüm bunların nasıl bir ruh haline yol açabileceğini anlıyoruz. Ancak bu futbolcu topluluğunun patronu unvanıyla, daha önce de olduğu gibi en dirençli, en kontrollü ve sağduyulu kalması gereken kişi, eğitimci kimliği ile Şenol Hoca’dır.
O, her koşulda dimdik duracak ve sakin kalacak ki, arkasındaki insanlar, hitap ettiği kitleler yolunu şaşırmasın.
Camialar, şartlar ve olaylar sizden çok şey beklenmesine yol açabilir. Önemli olan bu durumda direksiyon hakimiyetini kaybetmemektir.
Düşlenen apoleti takmak, çoğu kez engin futbol bilgisi ve deneyimi dışında, ağır sorumluluklar da yüklüyor omuzlara!..

Haberin Devamı

Hakemleri stres bastı!

Merkez Hakem Kurulu Başkanı Kuddusi Müftüoğlu, gelecek sezon hakem kadrolarının yeniden yapılandırılacağını açıklarken hedefi belliydi.
Her lig için sayı yarı yarıya azaltılacak ve hakemler daha çok maç yöneterek deneyim kazanacak, gelişimleri hızlanacak.
Ayrıca yılda iki kez klasman yapılarak, hakemlerin performanslarını kısa periyotlarla ölçme şansı olacak.
Teoride buraya kadar her şey iyi. İşin uygulama yanı ise gerçekten stresli. Şu anki Üst Klasman Hakem kadrosu, FIFA kokartlılar dahil 43 kişiden oluşuyor. Yeni sezonda bu sayı 22’ye inecek ve “Süper Lig Hakemi” olarak anılacaklar.
Kalan 21 kişiden bir bölümü “A klasmanı hakem” unvanıyla PTT 1. ligde düdük çalacak. Açık söyleyelim, şu an profesyonel olarak görev yapan 9 hakem ve iki yeni FIFA hakemi süper lig kadrosundaki yerlerini garanti görüyor!
Bu haksızlık mı?.. Zaman gösterecek.
O düzeye gelmiş hakemlerin fahiş hatalar yapsalar da kollanacakları şeklinde bir algı, içeride büyük huzursuzluk yaratır!
Durum böyle olunca, 22 kişilik süper lig kadrosunu tamamlamak için geriye 11 kontenjan kalıyor. Yani, 21 üst klasman hakeminden sadece 11’i gelecek yıl en üst ligde görev yapabilecek.
Yardımcı hakemler ve alt kadrolar için de durum farklı değil. Oralarda da ciddi bir tedirginlik var.
Zor günler bekliyor!
Peki, ölçü nedir seçimde? Yönettikleri maçlar, gözlemci notları ve MHK değerlendirmesi. Ancak şimdiden duyuyoruz ki, bu unvan savaşı adaletsiz bir güç gösterisine dönüşmek üzere!
Hani hep diyoruz ya, siyaset futboldan uzak kalmalı, özellikle hakem camiası korunmalı diye... Galiba kazın ayağı öyle değil.
Şimdiden vekil, tanıdık, eş-dost, ahbap-çavuş ilişkilerini devreye sokan, sözü dinlenir abilerden yardım isteyenler var!
Hakemliğin maddi getirisinin son yıllarda çok cazip hale gelmesi, korkarız sadece haksız rekabete değil, telafisi güç hasarlara da neden olabilecek.
Merkez Hakem Kurulu Başkanı ve ekibini sıkıntılı olduğu kadar, yarınlarda vicdanlarını rahatsız etmeyecek kararlar vermeleri gereken bir süreç bekliyor.
Devrim diye sunulan projelerin kabul görebilmesi, kişisel çıkarların törpülendiği, haksızlığın engellendiği ve adaletin sağlandığı koşullarda geçerlidir.
Geçmişte çok gördük, kaş yapayım derken çıkarılan gözleri!
MHK sezon kazasız belasız bitsin diye dua ediyor ya!
Bence bittiğinde, çok daha gerilimli günler bekliyor onları!..

Haberin Devamı

Batuhan, hakemler ve Beşiktaş

Türk futbolunun yetenekli, ama bir o kadar da haylaz çocuğudur Batuhan Karadeniz.
Türkiye’deki on yıllık inişli çıkışlı performansından sonra şimdi İsviçre’nin St. Gallen takımının yolunu tuttu.
Geçen akşam bir canlı yayın programının konuğu oldu.
Samimi, açık sözlü ve dürüst yanıtlar verdi.
Bir de çanak soru vardı Batuhan’a yöneltilen.
Hazır Türkiye’den gidiyor ya, son dönemlerde eleştirilen hakemlere bir darbe de genç oyuncu vurabilirdi!
“Büyük takımlarda da oynadın, Anadolu ekiplerinde de. Hakemler büyük takımlara farklı mı davranıyor?”
“Hayır, hakemlerin büyük takımları gözettiğini düşünmüyorum. Gittiğim yerlerde gördüm. Her takıma adil davranıyorlar..”
Devamı gelmedi zaten...
Ve şöyle bitirdi Batuhan; “Ben Beşiktaşlıyım. Antrenmanlara 8 vasıta ile gidip gelirdim. Bugün buralarda olmamın nedeni Beşiktaş sevgimdir...”
Ne demişti efsane başkan Süleyman Seba?
“İyi insan olmadan iyi Beşiktaşlı olunmaz!”