Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tıpkı ilk maçtaki gibiydi tablo. Trabzonspor ilk 5 dakika son derece istekli başladı oyuna. Çok ciddi bir de gol fırsatı yakaladı. Olcan kaleci ile karşı karşıya kaldığı bu pozisyonda daha serinkanlı bir vuruş yapabilse, rövanşa avantajlı çıkan PSV’nin ne rahatı kalırdı, ne huzuru. Aslında iki takım arasındaki en belirgin fark da bu idi. Hollanda temsilcisi, öyle özgüvenli, son vuruşlarda öyle becerikliydi ki, girdikleri her pozisyon Trabzonspor kalesinde gol tehlikesine dönüştü.
PSV’nin bu kadar rahat olmasındaki en önemli faktör, kuşkusuz haftalardır tehlike sinyali veren savunmanın bıktıran hatalarıydı. Temsilcimizin direnci 15. dakikada Celustka’nın gereksiz yere neden olduğu penaltı ile kırıldı. Celustka topa gitmek yerine ters ayağı ile rakibi engellemeye çalışınca, malumun ilanı için hiçbir engel kalmadı. Matavz’ın kafa golünde ise iki stoper Giray ve Mustafa’nın olup biteni seyretmesi, kanıksanan hatalar zincirinin yeni bir halkasıydı.
Şenol Güneş maçtan bir gün önceki basın toplantısında defansta dikkatli, ofansta etkili olabildikleri takdirde Eindhoven’den sürpriz bir sonuç çıkarabileceklerine işaret etmişti. Haklıydı Güneş! Lakin söylediklerini test edebilmek için bu kombinasyonu sağlayacak kadro ve kafa yapısına bakmak gerekirdi! Dün akşam bir kez daha görüldü ki, hücum kabiliyeti yüksek, oyuna tempo koyan ve üçüncü bölgede hızla çoğalan takımlar karşısında Trabzonspor savunmasının hata yapmaması hemen hemen imkansızdı. Buna bir de kesici pozisyonunda oynayan Zokora’nın vurdumduymazlığı, Aykut’un savunmaya yardımda yetersiz kalışı eklenince, karnı yumuşak bir takım haline dönüşüverdi bordo-mavili ekip. Sadece onlar mı? Takım halinde kötü, çaresiz ve sadece rakibe direnmeye çalışan bir görüntüdeydi temsilcimiz.
Süper ligde hepsi bir yere kadar. Ama elin oğlu buldu mu affetmiyor ki? On kişi kalan rakibi karşısında her yeni gol için arsızca saldıran PSV, turu ilk yarım saatte garantilemesine karşın bitiş düdüğüne kadar aynı iştahla hücum ederken, aslında futbolun ne acımasız bir oyun olduğunu da çakıyordu zihinlerimize. Bizim de tribünde içimizi cızlatarak tabii!
Dünün kahredici bir başka tablosu da, gurbetçi Trabzonspor taraftarının kural tanımaz, uyarı dinlemez tavırlarıydı. Yakılan meşaleler, atılan patlayıcı maddeler ve küfürlerin nasıl bir mantığı olduğunu anlamak gerçekten zordu.
Trabzonspor için Avrupa macerası Eindhoven’de sona erdi. Erdi ermesine de, maçın tek bir özeti vardı: Sahada da tribünde de sınıfta kaldık!