Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Eğer takım oyununu beceremiyorsanız, tek şansınız skora etki edebilecek, bireysel yeteneklerini ön plana çıkaran oyuncularınızın devreye girmesidir. Örneğin Tita; Antalyaspor’un Brezilyalısı çabuk, bire birde rakibini kolay geçebilen bir futbolcu. İlk yarının son dakikalarında yaptırdığı penaltı bu meziyetinin sonucu. Ancak işi laubaliliğe, topu da tribünlere vurursanız, kendinizi de takımınızı da yakarsınız. Tita da kaçırdığı penaltı sonrası oyundan bir koptu, pir koptu. Sonrasında sahada hiç yoktu.
Haftalardır eleştiri oklarına hedef olan Yattara dün maça yine kötü başladı. Ta ki, penaltı pozisyonu sonrası Colman yanına gidip bir şeyler söyleyene dek. Ersun Yanal bu “sihirli sözcüğü” mutlaka öğrenmeli. Çünkü ikinci yarıda çok farklı bir Yattara vardı sahada. İstekli, boş alanları iyi kullanan, kısacası eski günleri anımsatan bir Yattara idi bu. Kaleci Sylva’nın oyuna elle soktuğu topu kontrolü, yaklaşık 40 metre sürdükten sonra o ana kadar kaçırdıklarıyla saç baş yolduran Umut’a zorla golü attırması, bir Gineli klasiği idi. Açık söyleyeyim ben bu Yattara’yı özlemiştim!
Maçın geneline baktığınızda Antalyaspor baskılı, mücadele eden bir takım görünümü verdi. Ancak bal yapmayan arı gibiydi. Gol yollarındaki etkili silahlarından Djiehoua oyunda kaldığı sürece Song ve Egemen’in markajından kurtulamadı. Keza Zituuni de öyle. Tunuslu oyuncu bir şut denemesi dışında Trabzonspor kalesini hiç rahatsız edemedi.
Bordo-mavili ekip, anormal sayılacak top kayıplarına karşın gol için 75 dakika beklemeyebilir, maçı çok önceden koparabilirdi. Bunu kaçan penaltıya rağmen iddia edebiliriz. İlk yarım saatlik bölümde Gökhan ve Umut’un biraz şanssızlıkları, çokça da son vuruş yetersizlilikleri golü erteledi, Antalyaspor’un direncine direnç kattı.
İkinci yarıda Trabzonspor ayağa paslarda risksiz, hızlı hücumda etkiliydi. Özellikle sağ kanadı çok iyi kullandı. Antalyaspor Teknik Direktörü Mehmet Özdilek hemen önündeki koridorun bu kadar boş kalmasına nasıl göz yumdu bilmiyorum ama, ev sahibi takımın sonunu hazırlayan pozisyonun buradan gelmesi kaçınılmazdı.
Trabzonspor maç boyunca istediklerini tam anlamıyla sahaya yansıttı diyemeyiz. Acemice top kayıplarının yapıldığı bölümde sıradan bir takım gibiydi. Colman, Selçuk, Tayfun ve Umut defalarca pek çok hücumu başlamadan bitirdi. Buna karşın kazanma isteği, deneyimle birleşti ve Trabzonspor sıkıntılı bir skorla da olsa zirve mücadelesindeki ağırlığını hissettirmeye devam etti. Galibiyet, deyim yerindeyse son iki haftadaki puan kayıplarının üzerine “ilaç” gibi geldi.