Futbolu günlük yaşadığımıza dair en çarpıcı örneğini geçen hafta Ankaraspor Teknik Direktörü Aykut Kocaman vermişti;
“Birkaç hafta iyi sonuç alınca şampiyonluk söylemleri, tersi olunca ağır eleştiriler geliyor. Önemli olan pozitif futbol oynayabilmek.” Diyeceksiniz ki Ankaraspor ile Trabzonspor’un hedefleri bir mi? Biri ligde tutunabilmek, diğeri zirve hedefi ile yola çıktı.
Doğru... Trabzonspor’da son dönemlerde işlerin iyi gitmediği ortada. Ama bu takım İstanbul Büyükşehir Belediye karşısına lig ikincisi olarak çıkmadı mı? Galatasaray ve Fenerbahçe gibi rakiplerinin önüne geçmedi mi? Neden bu sabırsızlık, nereden çıkıyor bu kelle avcılığı? Ortada bir başarısızlık var ise tek sorumlu teknik direktör müdür?
Elbette hayır. Uzun lig maratonunda oyunun aktörleri hatalardan pay çıkardığı taktirde sorunların aşılması kolaylaşır. Yeter ki eleştirinin de, övgünün de dozunu iyi ayarlayalım. Trabzonspor dün gerçekten önemli bir deplasmanı hasarsız atlattı. Peki çok mu iyi oynadı? Hayır. Tam tersi, rakip forvet ilk yarıda biraz becerikli olabilse, bir Gaziantep faciası da Olimpiyat Stadı’nda yaşanabilirdi. Ancak “atamayana atarlar” kuralı bir kez daha işledi ve Trabzonspor maçı ikinci bölümdeki müthiş mücadelesi ile farklı kazanmayı bildi.
Hüseyin ile Cale’nin yokluğunda Yanal’ın sahaya sürdüğü takım gerçekten ilginçti. Oyun kurucu görevini üstlenen Serkan, kendinden öncekilerden çok daha iyi iş idi. Yanal bu sezon ilk kez Song-Giray-Egemen üçlüsüne bir arada yer vermesine karşın bu blok öyle açıklar verdi, öyle hatalar yaptı ki, hepsi maçın kaderini etkileyecek cinstendi.
Selçuk, orta alan yükü Serkan’a binince daha ofansif oynadı ve karşılığını şık bir golle buldu. Gökhan’ın haftalardır süren formsuzluğu dünkü maça da damgasını vurdu. Attığı gol ise kendisini affettirecek cinsten değildi. Keza Umut da beklenenden uzaktı. Trabzonspor’un ilk üç golünde bir forvet adı olmaması, savunmada yaşanan sıkıntıların benzerinin hücum bölgesinde de hissedildiğini gösterdi.
Ve Yattara.. Bu takımın iyi bir Yattara’ya ne kadar ihtiyacı olduğunu artık anlamayan kalmamıştır sanırım. Ancak öncelikle Gineli bu gerçeğin farkında olması şart. O farkına varınca Trabzonspor da farklı oluyor!
Unutmayalım, zaman acının olduğu kadar tüm sorunların çözümü için de en iyi ilaçtır.