23.12.2013 - 09:41 | Son Güncellenme:
Futbol makinesi (Uğur Meleke)Arena’da skoru/kazananı/kaybedeni bir kenara bırakıp 28 futbolcu, 2 teknik adam ve 6 hakeme bu güzel maçı bize izlettirdikleri için teşekkür etmek gerek önce. Bence ligin ilk yarısının tartışmasız en iyi futbolcusu olan Onur’un bu sezon belki beşinci defa tek başına şovu çalma girişimine Burak iki golle engel oldu dün gece. Muslera, Henrique’nin kafasını çıkarıp Onur’a nazire yaparken, Sneijder Türkiye’ye geldiğinden bu yana ilk defa Inter günlerini bu kadar çok anımsattı. Kırmızı karta kadar orta sahada Colman, savunmada Bamba yılın en iyi futbollarını oynarken, Olcan bu maçı da boş geçmeyerek büyümeye devam etti yine. Trabzon kaybetti, Galatasaray kazandı ama iki Avrupalı’nın da Şubat’taki zor sınavları öncesi ritimlerini bulmaya başladıklarına tüm Türkiye sevindi dün gece...Tabii Galatasaray’ın galibiyetlerinde Sneijder, Selçuk, Muslera veya Burak imzalarının olmasına alışığız da Riera ve Yekta’nın da iyi performanslarına da bir parantez açmak lazım sanırım. Roberto Mancini, Çarşamba akşamı kupada yüzde yüzünü veren oyuncularının ciddiyetlerini ödüllendirmeyi unutmadı, G.Birliği performansının gediklerini Balıkesir takviyeleriyle kapattı. Riera’nın varlığı (+Chedjou’nun kenarda oturması) Galatasaray’ın geriden sağlıklı çıkabilmesine yaradı, Muslera’yı uzun zaman sonra Drogba’ya uzun top bağımlılığından kurtardı. Ayrıca dün ikinci devredeki Galatasaray presinin testinin de Balıkesir önünde yapıldığının altını çizmek gerek. Hafta içi oynayan yedek futbol makinesi, Mancini’nin doğru dişlileri bulmasına çok yardım etti doğrusu.Bu kadar iyinin içinde dünün kötü sinyallerinin de altını çizmek gerek sanırım: Galatasaray’ın hemen hemen bütün kornerleri ön direkte heba etme alışkanlığı sürüyor. Şubat’taki Chelsea sınavına kadar idmanlarda biraz duran top seti çalışmalarını umut ediyoruz hâlâ... Trabzon’un da aynen Bursa karşısında olduğu gibi kendi sağından dağılma alışkanlığı devam etti dün gece. Bosingwa’nın Türkiye macerası çok iyi başlamıştı, dün de çizgiden çıkardığı topa hepimiz saygı duyuyoruz. Ama Akçay’ın her maçta en az 5 net pozisyon verdiği sağına bir biçimde çare bulması gerek gibi. Güzel maçın son güzel adamına, çizgi hakemi Volkan Bayarslan’a da tebriklerimizi gönderelim: Olcan’ın golünde inisiyatif alarak çizgi hakemlerinin orda olma nedenini hatırlattı. Cuma akşamı penaltıyı yakalayan meslektaşı Volkan Alabaş’la birlikte o da son günlerde düşüş yaşayan Türk hakemliğine ufak da olsa nefes aldırdı.(Milliyet)
Burak Yılmaz ilki şans, ikincisi tam bir takipçilik örneği güzel goller attı. Ama Wesley Sneijder’i çok daha fazla beğendim. Dünü golsüz bitirmesi tamamen Onur Kıvrak’ın başarısıydı.Maç sonrası herkes Onur’u alkışladı ama Muslera’nın 59. dakikada Henrique’nin kafa şutunu kurtaran mucizevi sağ eli G.Saray’a 3 puanı getirdi. G.Saraylılar gitsin Muslera’nın elini öpsün.İlk yarı Trabzonspor’un gollük fırsatlarını önce Colman sonra Mustafa Yumlu harcadı. O iki pozisyon gol olmayınca G.Saray oyuna ağırlığını koydu. Özellikle uzak mesafeden atılan şutlarla rakip kaleyi dövdü G.Saray ama 2 gol de atılan şutlardan değil, Sneijder ve Burak’ın zekalarıyla geldi.Hep eleştirecek değiliz ya, 11 günde Telekom’un ‘bitmiş’ zeminini ‘harika’ hale getiren, taraftarları donmaktan geç de olsa kurtaran Ünal Aysal ve ekibini kutluyorum. Demek ki isteyince oluyormuş.(Vatan)
Colman'ın keyfi (Lütfü Özel)Eğer sermayeyi kediye yüklemiş Trabzon yönetimi. Futbolcuları eleştirip duruyoruz da onlar ne yapsın, bu kadarlar işte. Kör topal belki, ellerinden geleni yapmaya devam edecekler. Ama artık ayrıkotu gibi duranlara da bir hâl çaresine ihtiyaç var. Bu kaçıncı Colman?F.Bahçe'nin Karabük’teki puan kaybıyla vites yükseltmiş bir rakiple karşılaşacakları aşikârdı. Bu olası veriye ancak benzer şekilde direnç göstererek ayakta kalabileceklerini düşünmüş olmalılar ki süper başladı maç. Devam ettirebilse Trabzonspor, hani Cimbom'un 3-5-2'sine rahmet de okutacaktı belki ama sürdürmedi.HENRIQUE AKLINI İŞE VERMELİG.Saray'ın baskısını daha çok Olcan'ın ısrarlı topu ileri taşıma çabasıyla arada kırsa da geri çekilmekten kurtulamadı. Ama uzun süre pozisyon da vermedi. Devrenin sonlarına doğru Sneijder ve Selçuk'un füzeleri de Onur ve Bosingwa'nın kafasında eridi. Kontra elbette olacaktı. Colman karşı karşıya pozisyonu nasıl harcadı, inanılmaz.Bir de serbest vuruştan Olcan'ın gönderdiği topa Henrique milimle dokunamadı. Bosingwa, Olcan ve Onur devreye damgasını vuran oyunculardı. Henrique sürekli yere düşmekten ve hakeme şikâyette bulunmaktan aklını işine verse çok daha yararlı olurdu.KIRILMA NOKTASI KIRMIZIİkinci yarı ancak yenik duruma düşünce canlandı Trabzon. Önce ev sahibi takım gol isteği daha artmış yüklenmeye başladı. Trabzon'un bu baskıya on dakika kadar daha çok oyunu yavaşlatarak direnç gösterdi. Yedi, attı yine yedi ama direnci Colman'ın kırmızı kartı kırdı. Sonrası rakip için liderle puan kapatma keyfi olarak sürerken, Onur kurtardıklarıyla farkın artmasını önleyen adam olarak akıllarda kaldı.Olcan, Onur bu takımın çok üstünde futbol becerisi sunuyorlar Trabzonspor'u sevenlere. Onlar kadar olmasa da yakınlarında dolaşan arkadaşları var elbette ama bu maçta fark koyacaksınız arkadaş ortaya.(Vatan)
Onur’lu direniş (Cemal Ersen)Fenerbahçe’nin haftalar sonra kaybetmesi, her iki takım için de ekstra bir motivasyon olmalıydı. Zira Galatasaray’ın kapanmaz denen farkı azaltması, Trabzonspor’un ise uzak kaldığı yarışta umutlanma olasılığı vardı. Muhtemelen her iki teknik adam, soyunma odalarında futbolcularına son uyarılarını yaparken bu realiteye dikkat çekmiş, klasik bir rekabetin ötesindeki kazanımlardan söz etmişti.Yoruma geçmeden önce özellikle bir konunun altını çizmemiz gerek. Belki de doksan dakikanın özeti bu; Galatasaray vurdu, Onur kurtardı. Galatasaray saldırdı, kaptan Onur müthiş performansıyla Trabzonspor’u tarihi bir yenilgiden kurtardı. Türk futbolu adına bir kez daha “Aman sana nazar değmesin kaptan” diyoruz.Gelelim maça. Trabzonspor bu sezon özellikle deplasman maçlarında alıştığımız taktik anlayışı ile sahadaydı. Rakibi kendi alanında bekleyip, onun hatalarından yararlanma düşüncesi ilk yarım saatlik bölümte tıkır tıkır işledi. Sneijder ve Selçuk gibi oyunu yönlendirme yeteneğine sahip isimler etkisiz kaldı. Savunmanın hemen önünde Zokora ile Aykut zamanında müdahalelerde bulundu. Yusuf, gerisindeki Aykut Demir’in, Olcan ise Bosingwa’nın savunmasına yardım etti. Bu kalabalık içinde Burak ve Drogba’nın pozisyon bulması güçleşti.Ta ki 30. dakikaya dek. Galatasaray’ın oyuna ağırlığını koymaya başladığı bu bölümden sonra Trabzonspor kalesinde ciddi tehlikeler yaşamaya başladı. Selçuk ve Snejjder’in kaleyi uzaktan yokladıkları pozisyonlarda kaleci Onur, Bamba ve Bosingwa’nın inanılmaz müdahaleleri gole izin vermedi.Galatasaray ikinci yarıda da iştahlı oyununa bıraktığı yerden devam etti. İlginçtir bu tarz Trabzonspor’u da hücum anlamında harekete geçirdi. Dolayısıyla pozisyonlar ve goller peşi sıra gelmeye başladı. Tabii saha içindeki tansiyon da yükseldi. Perde Trabzonspor’un golle sonuçlanabilecek hücumunun hemen ardından Burak ile açıldı. Bu gole yanıt gecikmedi. Bu kez sahanın en çalışkan isimleri arasında yer alan Olcan skoru eşitledi. Eşitledi ama adeta Galatasaray’ı da kamçıladı. Orta alanda oyundan düşen Trabzonspor savunmasında da hatalar yapmaya başladı. Colman’ın 76. dakikadaki sorumsuz davranışı olmasa sonuç değişir miydi? Çok zordu. Kalesinde bu kadar pozisyon veren bir takımın maç kazanması mucizeydi, o da gerçekleşmedi.Trabzonspor’un her maçta olduğu gibi dünden de çıkarması gereken dersler var. En önemlisi ve yanıt verilmesi gereken soru ise şu: “Onur’suz bir Trabzonspor bugün nerelerde olurdu?..”(Milliyet)
Heyecan doruktaydıFutbol kalitesi olarak mükemmel olmasa da heyecan yönünden son zamanlardaki en iyi G.Saray maçını izledik. Tabii ki Trabzon da bu mücadeleye en az ev sahibi ekip kadar etki ve katkı yaptı. G.Saray kazandı, hak etti. Trabzon yenildi ama yenilgiyi hak etmedi. Öyle bir maçtı ki, Trabzon da kazanabilirdi.Trabzon'un 5'li orta sahası ilk 30 dakika Cimbom’un hücum gücünü rahatça kilitledi. Bunda Drogba'nın ilk 45'teki etkisizliğinin de payı vardı. İlk yarının son 15 dakikasında G.Saray mücadeleye kalite farkını kattı. Ve maç estetik heyecan kazanmaya başladı. G.Saray devre sonlarına doğru artırdığı vitesi 2. yarıda yükseltti. Hem de kanatlarda Riera ve Sabri gibi iki defosuna rağmen.ONUR MÜKEMMELDİBu sezon kimilerince gereksizce eleştirilen Selçuk İnan, asıl işi olmadığı halde rakipten en fazla top çalan adamdı. G.Saray adına sahanın en iyisi Sneijder idi. Fiziki açıdan en diri maçını oynadı. Gole de yakındı ancak dünyanın en iyi kalecilerinden biri olan Onur Kıvrak’ı aşamadı.Muslera, Onur kadar top çıkarmasa da, G.Saray'ın galibiyetinde büyük pay sahibi oldu. İlk golden önce akıl almaz bir refleks ile Henrique'nin kafasını çelerken, dönen topta G.Saray öne geçti.Chedjou neden yedek?G.Saray zor bir maçı daha güçlükle aşarken, Mancini'ye de bir uyarı gerek. Chedjou'yu eğer oynatmıyorsanız kulübede oturmasına ne gerek var? Girip maçı mı kurtaracak? Eğer Bruma kulübede olsaydı ve 2. yarı oynama şansı bulsa idi yumuşak Trabzon savunmasına çok daha fazla sorun yaşatabilirdi.Colman stresi azalttıGol sonrası Trabzon, kaybedeceği bir şey kalmayınca kabuğundan çıkıp, saldırmaya başladı. Maç tempo ve pozisyon açısından müthiş zevkli hale geldi. Trabzon'un başdirenişçisi Olcan'ın golü Arena'yı susturdu.G.Saray demoralize olacak bir anda gol yemesine karşın paniklemeden baskısını sürdürdü ve gecikmeden cevabı yapıştırdı. Burak 2. golünü atarken, sadece attığı iki gol için değil özellikle mücadelesi için de benim açımdan bu maçın kahramanlarından biriydi. Colman'ın gereksiz gördüğü kırmızı G.Saray'ın stresini, Trabzon'un umudunu azalttı.(Vatan)