Mustafa Anıklı

Mustafa Anıklı

mustafa.anikli@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şu Becali kardeşler, bir düşmedi Galatasaray'ın yakasından! Şaka bir yana, şimdi de FCSB Başkanı Gigi Becali, sarı-kırmızılıları, Morutan'ın sözleşmesindeki bonus maddesi nedeniyle, FIFA'ya şikâyet etti.

Olay şu şekilde gelişmişti:

İki kulüp arasında yapılan sözleşmeye göre, Galatasaray, 2022-23, 2023-24, 2024-25 ve 2025-26 yılları arasında, Şampiyonlar Ligi'nde gruplara kalırsa, Becali'nin başkanı olduğu FCSB'ye bir defalığına 1 milyon euro prim ödemesi gerekecekti.

Bu maddeden dolayı Rumen kulübü, sarı-kırmızılıların kapısını çaldı, "Paramızı ödeyin" dedi. Ancak sözleşmede çok önemli bir nokta vardı. Gruplara kalma sırasında oyuncu, Galatasaray'ın sözleşmeli futbolcusu olması gerekiyordu. Bu durum, İngilizce olarak, "... while the Player is still under the contract with Galatasaray" diye belirtilmişti.

Haberin Devamı

Fakat Morutan, 20 Ağustos'ta Ankaragücü ile sözleşme imzalamış, Galatasaray ise, 29 Ağustos'ta Şampiyonlar Ligi'nde gruplara kalmıştı. Dolayısıyla, FCSB, bırakın FIFA'yı, nereye giderse gitsin, herhangi bir para alması mümkün görünmüyor.

Şimdi şunu düşünmek gerekiyor; acaba Galatasaray bu maddeyi göz önüne alarak mı Morutan'ı takımdan uzaklaştırdı?

Diyeceksiniz ki, gruplara kalması garanti mi? Değil tabii ki... Ancak Avrupa Ligi'nde de yoluna devam etse, bu kez 300 bin euro verecekti. Bu da sözleşmedeki bonus bölümünün ikinci maddesinde yer alıyordu.

Madalyonun diğer tarafına bakıldığında, Becali gibi bir başkan, ellerini ovuşturarak Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nde gruplara kalmasını beklerken, futbolcuyla anlaşabilir miydi? Mümkün tabii ki... Mesela, "29 Ağustos'tan önce imza atma, kazanacağım paranın yüzde 10'u senin" diyerek, Morutan'ı ayartabilir miydi? Pekala yapabilirdi. Ama olmadı.

Öyleyse, geçmiş olsun Becali!

Geçmiş olsun Becali

Respect

Hatırlayanlar çok fazladır, UEFA'nın yıllar önce başlattığı bir kampanya vardı; RESPECT... Türkçe anlamı, SAYGI...

Birçok takımın desteğini almış, birçok ekip, bu sloganı formasında taşımıştı. Galatasaray bile!

Cim-Bom'un son İstanbulspor karşılaşmasında yaptığı, kimine göre "SAYGI"sızlık, kimine göre "FANTEZİ", bazıları tarafından da "ŞOV" olarak nitelendirildi. Karşısında henüz ligde galibiyet bile alamayan bir rakip olunca, ne yaptı sarı-kırmızılılar? Daha doğrusu Kerem Aktürkoğlu ile Icardi... Kerem, penaltı noktasında topu kaleye vurmak yerine soluna attı, Arjantinli boş kaleye gönderemedi. O sırada Teknik Direktör Okan Buruk'un yüzü ekşidi, beden dili sanki haberi yokmuş gibi yorumlandı.

Haberin Devamı

Ligde şampiyon olabilirsin, Şampiyonlar Ligi'nde tek takım olarak bulunabilirsin, Türkiye'nin en büyüğü olduğunu iddia edebilirsin... Ama, "büyüklük" kavramının manevi olarak içini doldurmak zorundasın. "Fair-play"i sadece finansal kulvarda uygulamaya da çalışabilirsin, ancak, "sportmenlik" ayrı bir erdemdir.

Yıllar önce, 2011-12 sezonunda, küme düşen Manisaspor karşısında, böyle bir tartışma yaşatmıştı Galatasaraylılar... Kazanılan penaltıda, topun başına geçen kaleci Fernando Muslera, golünü atarak büyümüştü! Yani düşene bir tokat da "Kaptan" vurmuştu.

Haberin Devamı

Şimdi de, gol olsun ya da olmasın, rakip futbolcuları en azından "rencide" etmiştir müthiş ikili...

Bu sayı olsa, çok mu büyüyecekti Galatasaray ve başrol oyuncuları? Ya da gol olmadığı için "tü kaka" mı oldular? İkisi de değil tabii ki... Olsa olsa, centilmenlik hanesine bir eksi kondu. Böylesine asil kulübün, asil futbolcularına yakışmadı.

Ancak işin bence daha hazin tarafı, Teknik Direktör Okan Buruk'un, "Oyuncularıma saygı duyuyorum" demesi...

Rakip de saygıyı hak etmez mi şampiyon?

Mahalle baskısı

Bazı tercihler, zaman zaman "duygu" ile "mantık" arasında bir ayırım noktasına getirir insanı... Bazen biri, bazen de diğeri, ön plana çıkar. A Milli Takımı'nda da, Vincenzo Montella tercihi çok konuşuldu, tartışıldı.

Şunu kabul edelim, Türkiye Futbol Federasyonu Yönetimi'nin üzerinde, inanılmaz bir mahalle baskısı vardı. Abdullah Avcı için şaşılası bir pres yaratılmıştı. Ay-yıldızlı ekibin "doğal lideri" Fatih Terim unutulur muydu? Futbolcuların da Terim'i istediği söylendi ama, "baskın karakter"i önünü kesti. Galatasaraylılar bile, "hayır" dedi.

Beşiktaşlılar, Sergen Yalçın ile Rıza Çalımbay'ı dillendirdi, kulisleri yetmedi. Aykut Kocaman için terazinin kefesine karakteri ile futboldaki tercih biçimleri konuldu, orada son buldu.

Bunların arasında iki yabancı hoca konuşuldu. Jochim Löw'de, o mu istemedi, bizim yönetim mi onu istemedi, biraz karışık... Bunun sonrasında da, orta yol bulundu, en az tartışılacak isim teknik direktörlük koltuğuna oturtuldu.

Adana Demirspor ile geçen sezon iyi işler yapan Montella'ya, "Hayırlı olsun" derken, en büyük dileğimizi de aktaralım:

Ne olur futbolcu havuzu, futbolcusunu pazarlamaya çalışan menajerler tarafından doldurulmasın. Kişilerin değil, Türkiye'nin milli takımı olsun. Kadro belirlerken, renklere ve zevklere göre değil, yeteneği ve kişiliği uygun isimler ay-yıldızı taşısın.