Giden geliyor acep nedendir?

Çünkü Türkiye’de futbolcu olmak yurtdışında futbolcu olmaktan daha rahat... Nilay Yılmaz

Yurt dışında oynayan futbolcularımız, diğer bir deyişle futbol gurbetçileri attıkları gollerle EURO 2008’e hazır olduklarını gösterdiler...
İspanya’yı sallayan, takımı Villarreal’i, attığı gollerle La Liga’da ikinciliğe yerleştiren Nihat Kahveci, bu hafta ağları iki kez havalandırdı...
Almanya’da Yıldıray Baştürk, Stuttgart’ın Eintracht Frankfurt’u 4-1 yendiği maçta, 2 süper gol attı... Giden geliyor acep  nedendir
İngiltere Premier Lig’de sezona geç ısınan Tuncay Şanlı, Middlesbrough’nun sahasında Portsmouth’u 2-0 yendiği maçta ikinci golü kaydetti...
Bundesliga’daki diğer futbolcumuz Halil Altıntop, Schalke’nin Hannover’e yenilmesini engelleyen golü attı...
Rubin Kazan’daki Gökdeniz Karadeniz 8 maçta attığı 4 golle adından söz ettiriyor...
Fransa’nın Sochaux takımında oynayan Mevlüt Erdinç de milli takımı son gözdelerinden. Fransa gibi zor bir ligde şimdiye kadar 11 gol atan genç futbolcunun formu da Euro 2008 için iyi bir sinyal veriyor...

Haberin Devamı

İthal kramponlar
Yabancı  sayısının azlığından(!) dert yanan kulüplerimiz yabancı oyuncuları Türk vatandaşı yapıp kontenjan açmaya çalışıyor ya da yurt dışında oynayan gurbetçilere göz dikiyor...
Her transfer döneminde ithal kramponların adları inmiyor gazete manşetlerinden...
Ha! Birde bizim buranın topçuları her gün yurt dışında bir yerlere gidiyor, bir yerlerden teklif alıyor yine bizim gazete manşetlerine göre...
Her gün olmasa da gidenler oluyor elbet... Mesela;
Nihat Kahveci: Real Sociedad, Villareal
Tugay Kerimoğlu: Glasgow Rangers, Blackburn Rovers
Emre Belözoğlu: Inter, Newcastle United
Erol Bulut: Eintracht Frankfurt, Panionios, Olympiakos, Metalurg Donetsk
Alpay Özalan: Aston Villa, Incheon United, Urawa Red Diamonds, Köln
Serhat Akın: Anderlecht
Caner Erkin: CSKA Moskova
Ümit Özat: Köln
Fatih Tekke: Zenit St. Petersburg
Tuncay Şanlı: Middlesbrough
Gökdeniz Karadeniz: Rubin Kazan
Hasan Kabze: Rubin Kazan
Ersen Martin: Recreativo Huelva
Tümer Metin: Larissa

Gidip de dönenler!
Bir de gidip de geri dönenler var... Bunların arasında kimler yok ki... Mesela;
Hakan Şükür: Torino, Inter, Parma, Blackburn Rovers
Rüştü Reçber: Barcelona
İlhan Mansız: Vissel Kobe
Ahmet Dursun: Tianjin Teda
Okan Buruk: Inter
Ümit Davala: Milan, Inter, Werder Bremen
Arif Erdem: Real SociedadGiden geliyor acep  nedendir
Fatih Akyel: Real Mallorca, PAOK
Hakan Ünsal: Blackburn Rovers
Tayfun Korkut: Real Sociedad, Espanyol
Oktay Derelioğlu: Las Palmas, Nürnberg, Hazar Lenkeran
Ali Eren Beşerler: Cenova
Cenk İşler: Hannover
Okan Yılmaz: Marsilya
Hami Mandıralı: Schalke 04
Tolga Seyhan: Shaktar Donetsk
Bülent Akın: Bolton Wanderers

Haberin Devamı

İstikrar abideleri
Yıldıray, Halil, Hamit, Mevlüt’ü saymamak gerekir. Zaten onlar orada altyapılarını almışlar ve o kültürle yoğrularak takımlarında başarılı olmuşlar. Bizim ihracımız değil onlar...
Nihat Kahveci ve Tugay Kerimoğlu hala yurt dışına giden futbolcularımızın en istikrarlıları...
6.5 sezondur İspanya’da top koşturan Nihat Kahveci, sakatlıklarına rağmen ligde 173 maçta tam 75 gol atmış ... Tugay Kerimoğlu istikrarı sayesinde takım kaptanlığına kadar yükseldi ve ilerlemiş yaşına rağmen kulübüyle yeniden sözleşme imzalaması gündemde ve hâlâ transfer teklifleri alıyor... Onlar çoktan artık oralı oldular... Nihat da dün Türkiye’ye geri dönmeyeceğini dile getirdi tekrar...
Diğer yurtdışındaki futbolcularımızın ise adı sürekli Türkiye’deki kulüplerle anılıyor. Askerlik sebebiyle yurt dışına giden Tümer Metin’i bu gruptan ayrı tutalım, tahminim şudur ki; -umarım yanılırım- Erol Bulut (zaten o burdan çok oranın insanı) ve Ümit Özat dışındakiler de yurda dönüş yapacak... (Alpay için bir  şey diyemiyorum... Bkz: yurtdışı  serüveni)
Çünkü bizim mahallenin çocuklarının çoğu geri dönüyor baba ocağına...

Haberin Devamı

Eğitim şart!
Bunun birinci sebebi bence uyum problemi...
Çünkü Türkiye’de futbolcu olmak yurtdışında futbolcu olmaktan daha rahat. Ve galiba bizim buraların insanı başarıdan çok rahatı seviyor. Futbol Türkiye’de gündemi belirleyen bir spor dalı. Belki bu büyük ilgiyi yurtdışında bulamamak, sıradan vatandaş olmak futbolcuları olumsuz etkiliyor. Ligimizin belirleyici takımlarından, Avrupa’nın orta sıra takımlarına gidiyor olmak ve onlara göre “hedefsiz” takımlarda oynamak da onları buraya geri getiriyor. Newcastle’da kadroya girmesi tartışılan Emre’nin adı Fenerbahçe ve Galatasaray’la geçiyorsa ortada bariz bir standart farkından da söz etmek gerekir. Ve bu sorunu sadece futbolcuların yetişme tarzıyla da ele alamayız diye düşünüyorum.
Bizim topçuların da dil bilmeyişi, öğrenme gayretinin sınırlı oluşu bu durumları iyice besliyor. Ortaya sürekli tekrarlanan “uyum problemi”ni çıkarıyor. Örneğin Hakan Şükür ilk İtalya macerasında İstanbul’dan kendisini ziyarete gelen arkadaşlarına lahmacun ve seccade sipariş etmişti. Siparişle işler yürümeyince de soluğu tekrar İstanbul’da almıştı...

Yaman çelişki!
Mesela yıllarca Avrupa’ya pazarlanmak için imajı belirlenen ve sonunda İngiltere’ye transfer olan Tuncay Şanlı’nın giderken İngilizce bilmemesi de ne yaman bir çelişkidir...
Bizimkiler, öğrendiklerini yeterli sayıyor. Oysa başka bir yerde öğrenilecek çok şey var. Daha başka bir yer, “bildiğiniz her şeyi unutun; yepyeni bir insan olacaksınız!” diyor. Bu, herkes için hele de ülkemiz futbolcularının yüksek egoları için kolay kabul edilebilir bir şey olmasa gerek. Ama iz bırakmak, adından söz ettirmek öğrenme isteğini, başarma isteğini canlı tutmaktan başka bir şey değildir. Ancak böyle uygulayabilir insan. Bir maçı kazanma azminden daha fazlası yani...
Bunu yapanlar var. Mesele bunun genel karaktere dönüşmesi. Ve bu sadece futbolumuza has bir sorun değil. Çok yönlü bir mesele...
Not: Unuttuğum futbolcular mutlaka var. Hepsinden özür dilerim...