Karşılaşmaya iki basket faulle başlayan ve faul atışlarının ikisini birden kaçıran Lavrinoviç sanki bu maçta kendisinin ve Fenerbahçe’nin nasıl oynayacağı konusunda bir fikir veriyordu.
Vatandaşı Jasikevicius’un sahada bulunduğu süre boyunca yaptığı 3 kritik top kaybına karşılık Valencia’da forma giyen bir diğer Litvanyalı Jastokas 6/7’lık 2 sayılık isabet yüzdesi, çok kritik 5 ribaunt ile oynayınca bir anlamda Fenerbahçe Ülker’in kaderini Litvanyalı oyuncular çizmiş oldu.
Top 16’nın bu son final maçında birinci periyot her iki takım açısından basketbol adına hatalarla dolu kötü bir bölümdü. Fenerbahçe Ülker rakibinin bocaladığı tek periyot olan bu kısımda hazır da hakemlerin üst üste Valencia aleyhine çaldığı düdükler fazlayken arayı açıp kontrolü eline alması beklenirken; yarışırcasına hata üstüne hatalar yaptı.
Bu bölümlerde Marko’nun kritik bir top kaybı, Lavrinoviç, Oğuz ve Ukiç’in kaçırdığı sayılar peş peşe bütün etkinliği aldı götürdü ve bizim ilk üç karşılaşmadan hatırladığımız Fenerbahçe Ülker görüntüsünün oldukça uzağında bir başarısızlığa dönüştü.
İkinci periyotla İspanyol takımının maça taraftarının ve Fenerbahçe Ülker’in de katkılarıyla ısınmasıyla birlikte maçın sonuna kadar sürecek bir fark oluştu.
Maç öncesinde kâğıt üzerinde istatistiksel bakımından en etkili olduğu bilinen Cook birinci periyodu 3 asistle tamamlarken maçın sonunda bu sayısını 11’e kadar çıkardı. Cook bu asistleriyle karşılaşmanın Preldzic’ten sonra en değerli oyuncusu oldu. Kuşkusuz ilk devrenin bir başka etkili oyuncusu Savanoviç’ti.
Bu karşılaşmada Valencia’nın ribauntlarda Fenerbahçe Ülker’e 40’a 31 gibi önemli bir üstünlük kurmuş olması, fazladan 5 adet üç sayı atmasının altını özellikle çizmemiz gerekiyor. Üç sayıda Ukiç 1/6, Marko’nun 0/6 ile oynamış olması da kaçan finalin belirleyicisiydi.
Fenerbahçe Ülker’de rakibine direnmeye çalışan tek oyuncu Preldzic oldu.
Ömer ve Kinsey çok kopuk mücadele ettiler.
Fenerbahçe Ülker Top 16’ya öyle bir başlangıç yapmıştı ki hepimizi final four için umutlandırmıştı. Ancak bu süreci sonuna kadar götürmeye fiziksel ve zihinsel olarak hazır olmadığı, kadrosunda fazlasıyla yaşlı oyuncular bulunduğu için ne yazık ki çeyrek finali göremeden evine dönüyor.
Kuşkusuz fazlasıyla üzülüyoruz. Ancak önümüzdeki sene için bu yaşadığımız maç trafiğinin bize bir şeyler kazandırmış olduğunu düşünerek umutlanmak istiyoruz.
Euroleague’in en renkli taraftar kitlesinin turnuva dışında kalması da bir başka hüzün kaynağımız oluyor.
Hem Efes Pilsen’e hem de Fenerbahçe’ye teşekkür ediyoruz.