Özer Hurmacı henüz karşılaşmanın 4. dakikasında şutu çekmeden önce Mersin’in kalecisi Hakan Arıkan dâhil Türkiye’de hiçbir kimse daha maça konsantre olamamıştı, sahanın o noktasından golle sonuçlanacak bir şut çıkacağını tahmin etmek bir yana muhtemelen bir gece önce televizyonda yayınlanmış olan Adriana Lima’nın dansını ve dişiliğini bile konuşuyor olabilirlerdi.
Ancak Özer’in kaleye 48 metre uzaklıktan insanın aklını alan şutu hemen herkese futbolun güzellikler ve sürprizlerle dolu olan gerçeğini bir defa daha hatırlattı.
Bir futbol karşılaşması oynanıyor, hele sahadaki takımlardan biri Fenerbahçe’yse başka bir şeyle ilgilenmenin çok şeyler kaçırılabileceğinin uyarısı gibiydi bu gol.
Peşinden gelen Akdeniz iklimine has o fırtına eşdeğeri sağanak yağmur yayıncı kuruluşun uydusu ile bağlantısını kesince bir anda bu karşılaşmayı Türkiye’de sadece Tevfik Sırrı Gür Stadyumu’ndakilerin izleyebileceği bir şekle sokuverdi.
Bu dijital yayıncılığın veya teknolojinin bittiği bir on dakikalık zaman dilimiydi.
O sürede Türkiye’nin dört bir köşesinden imalı mesajlarla doldu sosyal paylaşım sitelerinin satırları; bu kesintinin bir Fenerbahçe maçına rastlamış olması zaten pür dikkat takip edilen karşılaşmayı elbette daha da ilgi çekici hale getirdi.
Fenerbahçe her maç iki bazen üç oyuncuyu sakatlık gerekçesiyle oynatamıyor; Emre’nin geri döndüğü haftada Volkan, Mehmet Topuz ve Gökhan Gönül’ün yokluklarının takım düzenini bozması beklenirken erken gelen golle rahatlayan futbolcuların sahada ne yapacaklarını bilen bir havada oynamalarına neden oldu.
Mert, Volkan’ı hiç aratmazken, Özer zaten attığı golle bir anda bütün eksikliklerin üzerini çiziverdi.
Bienvenu maç boyunca sağ kanatta Mersin’li oyuncuları fazlasıyla meşgul etti. Bu oyuncuya biraz daha yakın oynayan başka futbolcular daha olabilseydi muhtemelen tabelaya yansıyan skor da değişebilirdi. Çok yalnız kaldı.
Bir hafta önce Stoch tercihi ile herkesi şaşırtan Aykut Kocaman’ın Caner Erkin’e geri dönüşü yine ilginçti. Caner, Stoch gibi dikine oynamasını çok seviyor, ancak daha az pas veriyor. Hele arkasında oynayan Ziegler’le mecbur kalmasa top alış verişinde bulunmayacak bile.
Ancak onun yerine oyuna giren Stoch ikinci yarı Fenerbahçe adına karşılaşmayı daha hareketlendirse de son vuruşlardaki beceriksizliği ya da dikkatsizliği farkın açılmasını engellemek bir yana neredeyse maçın berabere bitmesine bile sebebiyet verebilirdi.
Peş peşe yaptığı futbol dışı hareketlerle oyun dışı kalmayı başaran İbrahim Kaş savcılık makamının dikkatlerini çekecek kadar akıl almaz bir tutum içindeydi.
On kişi kalmış rakibine karşı geliştirdiği kontra ataklarda özellikle ceza sahası içinde bir türlü topu rakip kaleye gönderecek son vuruşu yapamayan Fenerbahçeli futbolcuların gayri ciddi tavırları düşündürücüydü.
Yenilen gol ise 3-0 olması gereken bir pozisyonun sonrasında Beto’nun üst üste üç oyuncuyu çalımlayarak oyundan düşürmesinin hemen peşinden geldi ki; Fenerbahçe gibi bir takıma hiç yakışmadı.
Mersin İdman Yurdu teker teker çok iyi oyunculardan oluşuyor. Bu oyuncuların önemli bir bölümü geçen sene ligimizin ilk sekiz sırasındaki takımlara ait futbolcular. Zurita, Moritz ve Beto başlı başına bir takımı alıp götürmeye yetecek tipte ve yetenektedir.
Ancak Mersin bütün bu oyunculardan henüz doğru oyun şeklini üretememiş görünüyor.
Saydığımız oyuncuların hepsi liderliğe soyunuyor. Ancak belki de dümene biri geçse oyunun formatı tümden değişecektir.
Hakem Halis Özkahya genel olarak iyi bir yönetim sergilemesine karşın Mersin’in çok açık bir penaltısını atladı. Kuşkusuz sonuca da etki etti.
Nurullah Sağlam’ın ''gücünü yaşadığı acılardan alan bir takım'' diye özetlediği Fenerbahçe ile ilgili yorumlarını takip ederken aklıma karşılaşma öncesindeki sohbette 55 yıllık evliliklerinin ilk karşılaşma anının izlenimleri arasında yer alan; üzerinde tek bir leke barınmayan beyaz çorap giymiş güzel kıza ait aşkını anlatan 86 yaşındaki Necdet Bey’in aynı masada oturan eşine duyduğu hayranlıkla bitmek bilmez o derin sevginin görüntüsü geliyordu.
Fenerbahçe çok zor bir süreçten geçiyor, çok doğru ancak bu arabesk bir acının değil, özünde taraftarı ile karşılıklı tutkuyla beslenen sevginin yarattığı büyük bir güçtür.
Fenerbahçe’nin çok iyi oynadığını söylemek yanılgıya götürür bizi; ancak çok oturmuş bir takım havasında olduğunu bir kere daha tekrar etmek gerekiyor.
Kazanan bir takım alışkanlığı yaratmış olması da Fenerbahçe’yi psikolojik olarak rahatlatıyor.
http://twitter.com/uzaygokerman