Avrupa’nın en üst düzey liginin 16 takımı arasına kalmış iki takımın müthiş mücadelesi basketbol severlerin yüreklerine huzur verdi. Açıkçası geçtiğimiz hafta ortasında oynanan Galatasaray CC-Fenerbahçe Ülker karşılaşması derbi niteliğinin ötesinde bir eşleşme olamamıştı. Bu maçta Fenerbahçe çok iyi oynamamış, aşağı inen bir performans ve motivasyon görüntüsü vermişti.Efes Pilsen teknik ekibi ve oyuncuları rakiplerinin içinde bulunduğu durumu kendileri için bir fırsata dönüştürmek adına maça iyi başladı ve ilk periyotta kurduğu üstünlüğü ile maçın Fenerbahçe Ülker için kolay geçmeyeceğinin sinyalini verdi.
Bir taraftan Beşiktaş’ın peş peşe yaptığı transferleri takip etmeye çalışırken diğer tarafta Fenerbahçe Ülker’in bu sezon resmen Euroleague’de final four oynamayı kafaya koymuş bir kulüp çizgisiyle yaptığı gösterişli oyuncu takviyelerini izliyoruz.
Geçen sezon ortasında gelen Ukiç’in takıma bambaşka bir hava katıp şampiyonluğa taşıdığını tecrübe etmiştik. Ancak Ukiç’in yanında Greer’in o desteği veremeyeceğinin anlaşılmasından sonra Efes Pilsen karşısında izlediğimiz, yeni yılda sıcağı sıcağına transfer edilen, Jasikevicius’la Fenerbahçe Ülker’in gücünün bir kat arttığını görmüş olduk.
Galatasaray CC maçında Ukiç’in oyunda olmadığı dakikalarda Greer öyle kritik hatalar yapmıştı ki karşılaşmanın kaybedilmesine etkisi olmuştu. Oysa dün akşamki maçta Ukiç’le dönüşümlü olarak oyun kurucu olarak oynadığı dakikalarda önemli katkı sağladı Jasikevicius. Sayı atamamış olsa da maçın öyle kırılma anlarında üç asist yaptı ki hem Fenerbahçe’nin oyunda kalmasını sağladı hem de o asistler basketbol severleri keyiflendirdi.
Kuşkusuz bu maçın kahramanı Kaya Peker’di.
Yıllardır formasını giydiği Efes Pilsen’e karşı bu sefer tam tersine Fenerbahçe’den başka hiçbir takımda oynanamamış da yüreği, inancı ile damardan bir Fenerbahçeli gibi sahada mücadele eden; profesyonelden çok taraftarın görmeyi arzuladığı kazanmak için her şeyini feda eden amatör bir oyuncu görüntüsü çizen biri gibiydi Kaya Peker. 32 dakika boyunca 16 sayı, 8 ribaunt, 3 asist, 1 top çalma, 1 de blok yaparak oynadığı maçı tek bir top kaybetmeden tamamladı. Ukiç ve özellikle Jasikevicius ile uyumu kusursuzdu. Maçın ilk hava topuna çıkışının televizyon ekranlarından ağır çekiminde rakibinden yarım boy fazla sıçradığını izlediğimizde bu karşılaşmaya nasıl hazırlanmış olduğunu net olarak ayırt etmiş olduk.
Hem Fenerbahçe Ülker hem de Efes Pilsen ligdeki diğer takımlara göre daha organize ve takım oyunu oynuyorlar. Ancak bu ikilinin eşleşmelerinde de bazı oyuncuların ön plana çıkması kaçınılmaz oluyor. Genel istatistiklere baktığımızda bu maçı izlemeden de net bir yorum yapmak mümkün olabilir; 22 sayı ile sahada 26 dakika kalmış Tomas’ın karşılaşmanın fark yaratan oyuncusu olarak sivrilmiş olduğunu söyleyebiliyoruz. Tomas maçın ilk sayısına giderken öylesine enerji doluydu ki bütün izleyenlere “bu gecenin yıldızı bu olacak galiba” dedirtmiş olmalıdır.
Oyuna genel olarak baktığımızda Efes Pilsen ilk periyodu Vujcic’in de katkılarıyla 24-19 önde tamamladı. Bu fark devrenin de Efes pilsen lehine sonuçlanması için yeterli oldu. Fenerbahçe ikinci periyotta da 18 sayının üzerine çıkamadığı için devreyi de Keren Tunçeri’nin son saniye üçlüğü ile 41-37 geride kapattı.
İkinci periyotta Fenerbahçe Ülker yanlış şut tercihleri nedeniyle peş peşe 3 adet 3 sayılık atışından yararlanamadı. Bu seri öncesinde Kaya ve Kinsey’in katkılarıyla bir ara 27-29’a gelen skor 0/3’lük isabete karşılık Efes Pilsen’in bulduğu sayılar nedeniyle 27-36’ya geldi; bu hücumlarda biraz daha dikkatli olunsa muhtemelen ilk devreyi de geride kapatmazdı Fenerbahçe.
Üçüncü periyot zaten karşılaşmanın Fenerbahçe’ye döndüğü, maçın da bir anda 10 sayılık farklara çıktığı, Efes Pilsen’in bir türlü sayı bulamadığı bir bölümdü. Bu 10 dakika içinde Fenerbahçe 19-8’lik bir üstünlük sağladı. Bu bölümde Fenerbahçe Ülker rakibine aman vermeyen bir savunma yaparak şut atacak pozisyon bile bırakmadan her topa atladı.
Son periyodu iki bölümde değerlendirmek gerekiyor.
1. Fenerbahçe’nin üst düzey bir Euroleague takınma döndüğü ilk beş dakika
2. Fenerbahçe’nin oyun ciddiyetinden koparak basit bir takıma döndüğü son beş dakika
17 sayı farka ulaştıktan sonra bu maçı artık kaybedilmeyeceğine yönelik inanç öylesine güçlenmişti ki bu neredeyse son dakika içinde maça Efes Pilsen’i ortak edecek bir disiplinsizliğe kadar varmıştı.
Mesele kaç farkla kazanıyor olmak değil; aradaki fark ne olursa olsun aynı konsantrasyonla oynamayı başarmaktır.
Bu maçta yine öne çıkan bir istatistiğin altını çizmek gerekiyor. Fenerbahçe’nin altı gün önce Galatasaray karşısında aldığı yenilginin nedenlerini sıralarken serbest atışlardaki başarısız yüzdesi tartışmıştık. Bu maçta Efes Pilsen’in 7/14’lük %50’lik isabetine karşılık, Fenerbahçe 18/25 ile %72 ile oynadı. Bu da ekstradan 11 sayı demektir ki zaten maçı Fenerbahçe 9 sayı farkla kazanmış olduğuna göre ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır.