Karşılaşma 1-1’e geldiğinde Beşiktaş’ın direnci ilk yarıdaki o hırslı oyununa nazaran biraz düşmüş görünüyordu. Takım halinde topun gerisine geçip Fenerbahçe’ye ön alanda baskı bile yapmadan beklerken tam bu bölümde sarı lacivertli ekip oyun disiplinini yitirdi ve peşinden de golü yedi.
Almeida’nın kafa ile attığı golün ortasını yapan Quaresma’ya Bekir çok gevşek bir savunma yaparken, beraberlik sayısın atan Baroni, Portekizli oyuncuya baskı yapmak yerine o sırada pozisyonu takip eden Volkan ve Ziegler’in savunmasını izlemeyi tercih ediyordu.
Fenerbahçe’nin zaman zaman oyundan koptuğu dakikalarda Beşiktaş çok önemli ataklar geliştirdi, pozisyonlara girdi ve goller kaçırdı.
Beşiktaş karşılaşmaya yüksek tempoda başlarken Fenerbahçe’ye her alanda tam saha baskı uygulayıp topla oynamasına izin vermedi. Simao’nun attığı mükemmel şutun golle sonuçlanması Beşiktaş’ın arzulu oyunun karşılığını çabuk almasını sağladı.
Golle birlikte o hırslı ve baskılı oyun yavaş yavaş sönülmendi ve ilk yarının sonuna doğru neredeyse kayboldu. Oyunun bu bölümünde Fenerbahçe Alex ve Bienvenu ile çok önemli iki pozisyonu harcadı.
Maçtan önce Beşiktaş’ın hangi kadro ile çıkarsa bu maçın sonucuna direkt etki edeceğini konuşmuştuk. Orta sahası dirençli oyunculardan kurulu takım Quaresma’nın tek başına daha rahat hareket etmesini ve oynamasına yardımcı oldu.
Aurelio ve Ernst merkezde önemli işler yaptılar. Mustafa Pektemek de ileride Fenerbahçe defansını zorladı.
Fakat maçın genelinde devrelerin ilk on dakikalarını çıkardığımızda Fenerbahçe’nin çok daha kontrollü futbol oynadığını, topa daha fazla sahip olduğunu, yönlendirdiğini, kanatlardan ve merkezden atak geliştirirken takım halinde hareket ettiğini izledik.
Bütün bu saydığımız şeyler Fenerbahçe’nin oturmuş kadrosunun sonuçlarıydı.
Beşiktaş tarafına baktığımızdaysa kazanma arzusu ön palana çıkmıştı. Portekizli oyuncular diğer maçlara oranla oyuna çok daha yoğunlaşmışlardı.
Ancak Beşiktaş’ın aksayan ya da bir türlü birbirleriyle uyum gösteremeyen bir kadro yapısı var. Dün Fenerbahçe karşında sonuca giden paslar atmasına rağmen Quaresma takım oyununu çok fazla bozuyor.
Açıkçası karşılaşmanın berabere sonuçlanması bu anlamda Beşiktaş için hayırlı bile olmuş olabilir. Çünkü kazanılmış bir maç olsa Quaresma yine takımın önüne geçecek ve önümüzdeki günlerde yine Beşiktaş kaybedecekti.
Fenerbahçe’de sağ kanat sapır sapır dökülürken, solda Caner ve Ziegler büyük iş çıkardı; Beşiktaş’ın zaten sorunlu olan sağ tarafını çok zorladılar. Beraberlik sayısı öncesinde gole ait tüm belirtiler o kanatta ortaya çıkmıştı zaten. Caner biraz daha dikkat edip, becerisini konuşturabilse oyunun bu bölümünde Fenerbahçe’yi öne geçirecek golleri de attırabilirdi.
Caner’in oyundan çıkarılması ise maçla alakası olan bir değişiklikten çok öncesinde hazırlanılmış taktikle ilgiliymiş gibiydi. Hani sağ kanat bu kadar aksıyorken solda iyi işler çıkaran bir oyuncuyu kenara almak Aykut Kocaman adına eksi puandı.
1-1’den sonra Fenerbahçe oyunun bütün momentumunu ele geçirmişken Stoch’un sağ kanatta oynaması Beşiktaş defans kurgusunun tüm dengesini bozabilirdi.
Gökhan Gönül’deki form düşüklüğü giderek sorun galine geliyor.
Bienvenu’nun bu tip maçların adamı olmadığı da ortaya çıktı.
Hakem Fırat Aydınus çok iyi bir yönetim gösterdi. Ancak bütün oyuncuların ekstra gayretle ona yardımcı olması önemliydi.
Futbolumuzun içinde bulunduğu kaotik durum göz önünde bulundurulduğunda maçın ve skorun dengeli tamamlanması, sahada futbol dışı bir hareket olmaması güzel ve önemliydi. Özellikle saha içinde futbolcular arasında çok iyi diyaloglar vardı. Umarız bu görüntüler tribünlere, yönetimlere ve idarecilere de etki eder.
http://twitter.com/uzaygokerman