Fenerbahçeli olmak gerçekten çok zor bir iş!
Dünkü yazının başlığını Fenerbahçe için bu işin tamamlandığına yönelik bir göndermeyle atmıştım. Bunun çok net sebepleri vardı. Neyse bunları geçelim. Ancak dün Sivasspor karşısında Fenerbahçe taraftarına (film olsa ödül alacak) gerilim dolu dakikalar geçirdi. Golün erken gelmesiyle bir anda şampiyonluk kutlamalarına başlayan taraftar kısa bir süre sonra Sivasspor golüyle bir anda karşılaşmanın gidişatıyla ilgili olarak kaygılanmaya başladı.
Bir tarafta 17 maçlık müthiş bir çıkış diğer tarafta son beş senede final maçlarında kaybedilmiş iki şampiyonluk arasında hem sahadaki futbolcu hem de taraftar üst düzeyde bir gitti geldiler yaşıyordu.
Sivasspor oyunun bu bölümünde topa daha fazla sahip olurken, Fenerbahçe için çok zor dakikalar geçmek bilmiyordu.
Diğer taraftan Karabük’ten yağmur gibi gol haberleri geliyordu.
Bir de bütün bunlar yetmiyormuş gibi Gökhan Gönül gibi Fenerbahçe’nin cesur yüreği sakatlanıp oyun dışı kalıyordu.
Selçuk Şahin’in akıllara zarar golü ile tamamlanan devrenin hemen başında gelen Alex’in bu sezon için artık klasik haline gelen serbest vuruşunun hemen peşinden kendi aralarında top çevirirken kaptırılan basit bir topun sonrasında Sivasspor’un attığı ikinci gol yine Fenerbahçe taraftarının sabrını, yüreğinin sağlığını zorlayan hamlelerdi. Yobo’nun golüyle rahatlamasına karşın uzatma dakikalarında bir kere daha farkı bire indiren gol insanda sinir falan bırakmazken Fırat Aydınus’un karşılaşmayı bitiren düdüğüyle 18. Şampiyonluğun bütün coşkusu kapladı her tarafı.
"Kocaman umutların sahibi" Aykut Kocaman Fenerbahçe tarihinde çok önemli bir şey yaptı. Bu Mustafa Denizli ve Fatih Terim’den sonra futbolumuzda bir takımın içinden yetişip o takımı şampiyonluğa ulaştıran teknik direktör olma başarısıdır ki özellikle Fenerbahçe’nin genel yapısında hiç olmayan bir gerçekliktir, alışkanlıkları, değer yargılarını en çok da şartlanmışlıkları değiştiren bir anlamda devrimdir, çok önemlidir.
Aykut Kocaman’ın başardığı şeyin futbolumuzdaki düşünme şablonlarını da değiştireceğini ilerleyen zamanlarda göreceğiz.
Hiç kuşku yok ki Aykut Kocaman’ın bu süreçteki en büyük kozu, desteği, gücü sezonun başında bir ara dışarıda tutmaya çalıştığı Alex’tir. 17 maçlık bu muhteşem serinin en önemli aktördür Alex. Attığı 28 golün hemen hepsi puanlara dönüşmüştür. Asistleri de ayrı bir kategoridir. Aykut Kocaman’ın sezon başındaki Alex hamlesinin yanında olmuş ancak zamanlamasını eleştirmiştik. Alex kulübede oturacak rotasyon adamı asla olamazdı; olmadı da.
Ancak Aykut Kocaman’ın Alex ile ilgili tasarruflarının Brezilyalı oyuncuyu ateşlediği, hırslandırdığı da bir gerçektir. Alex kendisi de çok iyi biliyor ki hayatının hiçbir bölümünde bu sene oynadığı futbolu oynamadı, yaptığı katkıyı yapmadı. Fenerbahçe’nin teknik direktörü belki de Alex’in içindeki güçlü oyuncuyu dışarı çıkardı.
Bunu Daum, Zico ve Aragones başaramamıştı.
Fenerbahçe bu sezon 84 gol attı karşılığında da 82 puan topladı. Yani attığı her golle bir puan aldı. Rakibi Trabzonspor 82 puanı 69 golle toplamış olması da Fenerbahçe’nin ne kadar zor bir süreçten geçtiğinin ispatıydı.
Hiçbir şey kolay olmadı.
Bu sezon iyice su yüzüne çıkan ve esas önemlisi futbolcuların da derinden hissettikleri “her şeye ve herkese rağmen şampiyon olma” duygusunun arkasındaki oluşumun futbolumuz için çok tehlikeli ve sıkıntılı olduğunu bu vesile ile söylemek gerekiyor.
Fenerbahçe’nin şampiyonluk sürecinin kuşkusuz en önemli unsuru Aziz Yıldırım’dır. Belki de bu takıma takımın kendisinden çok daha fazla inandı, destekledi. Sezon ortasında “bizim transfere ihtiyacımız yok, bu takım şampiyonluk için yeter” şeklindeki duruşu futbolcuya motivasyon, teknik yönetim ve futbol kamuoyumuza ders niteliğindeydi.
Yarattığı Fenerbahçe her anlamda bir model oldu.
Aziz Yıldırım göreve geldikten sonra kazandığı beş şampiyonlukla birlikte özel bir anlam ifade eden bir “yıldız” sahibi oldu.
Genç ve nöbetçi golcü Semih’in de aynı başarıyı yaşaması da bir başka ilginç not olarak tarih düşüldü.
Nisan ayından itibaren başlayan Fenerbahçe’nin bütün spor branşlarında şampiyon olma süreci Mayıs’ta futbolla devam etti. Beşi bir yerde’nin dördüncü altını da takılmış oldu. Şimdi camia son halkanın eklenmesini bekliyor.
Son olarak bu maçı Pazar günü oynatarak çoluk çocuk, okuyan ve çalışan Fenerbahçe taraftarının sevincini ertesi gün kaygısı gütmeden kutlamasının önüne geçen federasyona özel bir okuyucu sitemini buradan iletmek istiyorum.
Fenerbahçe’nin şampiyonluğu tüm Fenerbahçelilere kutlu ve hayırlı olsun.