Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Şu soruyu direkt olarak sormamız gerekiyor.

“Rijkaard, Galatasaray’ın başından Ankaragücü hezimeti nedeniyle mi uzaklaştırıldı?

Çünkü geçen sezon da aşağı yukarı tam da bu zamanlarda Ankaragücü net bir skorla Galatasaray’ı 3-0 yenmişti. O tarihlerde Rijkaard’ın bir kredisi vardı ve futbolda böyle sonuçların olabileceği düşünülüyordu. Ancak aradan geçen sürede, özellikle ligin beklenen ve umulandan kötü bir şekilde tamamlanması, Avrupa’da ve kupadaki başarısızlıklar bütün eleştiri oklarını Hollandalı teknik adamın üzerine çekmişti. Kuşkusuz Galatasaray’ın 50 yıllık “bir bileni” Rijkaard’ın teknik direktör bile olmadığını her hafta köşesinden ve ekranlardan pompalıyordu.

Haberin Devamı

Her hafta üzerine dolacak şekilde sorunlar birikiyor, sabır dediğimiz şey de azalıyordu. Rijkaard’ın görevden alınması güçlü olasılıklardan biri durumuna gelmişti zaten.

Böyle durumlarda yöneticiler yönettikleri kurumun geleceği adına her türlü ihtimale göre bir B Planı hazırlarlar. Konu teknik adamsa demek ki B Planı da onun alternatifi olmalıdır.

Pazar akşamı maçtan sonra Galatasaraylı yöneticilerin dik duruşundan bu B Planının yürürlüğe konulduğu çok güçlü bir kanıydı. Ertesi gün Galatasaray başkanı ya da sözcüsü kamuoyunun önüne geçecek ve süreci anlatacak ya da süreç yaşanmaya başlanacaktı.

Bu yazının kaleme alındığı Çarşamba akşamının ilerleyen saatlerinde çok daha net anlaşıldı ki Galatasaray yönetiminin planı falan yoktu. Bir anlamda gelişmeleri futbol kamuoyunun dışarıdan izlediği, tartıştığı hatta yönlendiği gibi algılıyor, takip ediyordu.

Ortaya Hikmet Karaman ismi atılıyor; Galatasaray internet sitesine saat başı izleniyor, tek bir yalanlama haberi bulunmuyordu. O zaman hepimiz Manisaspor yönetimi ile masaya oturulmuş olduğunu düşünmeye başlıyorduk. Sonra Manisaspor başkanı ortaya çıkıyor ve teknik direktörlerinin bu sürecin dışında olduğunu ifade ediyordu.

Ersun Yanal, Abdullah Avcı, Hakan Şükür, Fatih Terim, Hagi ve dün benim biraz da ironik bir şekilde gündeme getirdiğim Daum.

Bu arada Rijkaard ile devam edilme ihtimali de zayıf da olsa konuşuluyordu.

Haberin Devamı

Bütün bunlar olup biterken Galatasaray yönetiminin içine girdiği eylemsizlik, suskunluk bir anlamda ne yapacağını bilemediklerinin de göstergesiydi.

Galatasaray bu duruma iki sene önce de düşmüş, Skibbe’nin gönderilmesi şart olmuştu. O tarihte de ortaya bir sürü belirsizlik çıkmıştı; üstelik üç gün sonra Avrupa’da bir maç oynanması gerekiyordu. Fakat yardıma Bülent Korkmaz yetişmiş, teknik direktörlük kariyerini tehlikeye atacak bu teklifi kabullenmişti. Sonrasını biliyoruz.

Demek ki tarih tekerrür etmektedir. Tarihin kendisini yinelemesi ondan ders alamayanların başına gelen bir felaketten başka bir şey değildir.

Hakan Şükür olsun, Fatih Terim olsun bu yönetimin yaptığı inandırıcılığı olmayan ve gelecek vaat etmeyen bu teklifi reddederek Galatasaray’a yapılabilecek en doğru yardımı sağlamışlardır.

Çünkü sorunun nedeni Galatasaray futbol takımı değil; onun en üst derecedeki yönetim mekanizmasıdır. İşte bu yüzden Rijkaard’a yazık olmuştur.

Haberin Devamı

Rijkaard’ın bu süreçte yaptığı en bariz hata Galatasaray yönetiminin kendisinin sığmasını istediği elbiseyi giymeye razı olmasıydı. Oysa özellikle bu sezon başında alınmasını istediği futbolcuların yerine yönetimin yaptığı transferler karşısında masaya yumruğunu vuracak, gerekiyorsa işi bırakmakla tehdit edecek, kendi kariyerinin buna izin vermeyeceğini net bir şekilde hatta kamuoyunun önünde gösterecekti. O gün kariyerinden taviz verdiği için bugün o görkemli teknik direktörlüğü bir anlamda “kovuldu” fiili ile birlikte anılıyor.

Galatasaray yönetiminde kritik görevde bulunan ve son sözü söyleyen durumundaki bir iki kişinin yarattığı bu kaostan çıkabilmek ve sorunu kalıcı şekilde çözebilmek için onların yetkinliklerinin sınırlandırılmasından başka bir seçenek yokmuş gibi gözüküyor.

Düşünelim ki Galatasaray tarihinin en önemli iki ismi takım bu kadar zor durumdayken görev almaktan çekinmektedir. Bu tavrın gerisinde çok önemli mesajlar saklıdır. Bu mesajı yönetim ve genel kurul doğru okuyabilirse gelecekle ilgili doğru adımlar atılabilir.

Galatasaray’ın sevdalıları elbette bu olup biteni büyük bir üzüntü ile takip ediyorlar. Ancak büyük kulüpler zor zamanlarda içine düştükleri durumdan çıkabilecek potansiyeli de içinde barındırırlar. Bu potansiyel onları büyük yapar, farklı kılar.

Bundan tam da on yıl önce Fenerbahçe tam da böylesi bir çıkmazla boğuşurken yönetim takımı Turhan Sofuoğlu’na teslim etmiş, O da aralarında UEFA Şampiyonunun da olduğu bütün derbileri kazanarak sezonu tamamlamıştı.

Üstelik Galatasaray bu örnekte anlatılan şeyi çok daha iyi yapabilecek bir kulüptür. Ortaya hiçbir aday çıkmasa da futbol takımı kendi içinden bir lider belirlenir, onun kurduğu takımla sahaya çıkılır. Bu futbolda olan çok da normal bir şeydir. Bu sezon küme düşmeye aday bir pozisyona gelmiş Liverpool’un efsane oyuncusu Kenny Dalglish’in yıllarca oyuncu-menajer görev yaptığını, üstelik şampiyonluklar kazandığını unutmayalım.

Bu elbette Tugay Kerimoğlu olabilir; hatta hiç beklenmedik bir şekilde eğrisi doğrusuna gelip ideal de olabilir.

Yeter ki iktidar sahipleri o yetkiyi ve çalışma alanını ilgililere yaratsın, açsın.