Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Önce Aykut Kocaman hakemlerden dert yandı. Verilmeyen penaltılarından kaynaklanan mağduriyetini arz etti; bunu Trabzonspor’un üst üste üç hafta kazandığı penaltılarla eşitleyince bu sefer Şenol Güneş devreye girdi. Sivasspor maçında hakem Yunus Yıldırım’ın ters kararlarına sinirlenen Aziz Yıldırım hakem odasının önünde olay çıkardı.

Devre bitti; ortalık sakinleşti.

İkinci yarının başlaması ile birlikte hakem hatalarının takımların kaderini ilgilendiren puanlara etkisi artınca peş peşe açıklamalar geldi. Bu hafta tansiyon iyice yükseldi. Beşiktaş’ın çizgiyi geçen golünün verilmemesi, Trabzonspor’un kaybettiği puanları üstü örtülü bir şekilde hakemlere bağlamasıyla sanki ligin kaderini hakemlerin tayin ettiği yönünde bir düşünce çıktı ortaya.

Haberin Devamı

Kuşkusuz bu hafta en fazla ses Beşiktaş tarafından geldi. Kimin şampiyon olacağını hakemler ve onları kontrol eden MHK yapıyormuş.

Önce bir konuda anlaşalım. Hakem futbolun içindeki temel bir unsur mudur? Örneğin hakemi olmayan bir karşılaşmanın oynaması mümkün müdür?

Cevabı beklemeden devam edelim. Hakem belirleyicidir. Bu nedenle hakem kararları, pozisyonlar tartışılmalı, konuşulmalıdır. Her şey konuşulmalıdır. Tartışmasını doğru yapabiliyorsak bu bizi geliştirir, bakış açımızı genişletir.

Hakem konuşmayı biliyor muyuz?

Asla!

Üstelik hakemleri konuşmayı en çok hakemler, hakem hocaları bilmiyor. Tartışmanın zeminini her koşulda şaibe üzerine oturttuğumuz için pozisyonları tartışmak yerine bunun yarattığı avantajları ön plana çıkarıyoruz.

Hakemlerimiz iyi durumda mı?

Bu soruya da olumlu bir cevap vermek de kolay değil. Ancak mükemmel bir hakem bulmak da o kadar kolay değildir. Çünkü futbolumuz mükemmelliği bir kenara bırakın, ortama standart içermiyor; haliyle futbolcu kalitesi de ona uygun oluyor. İdarecilerin durumu pek iç açıcı olmadığına göre hakemlerden daha büyük beklentiler içinde olmak haksızlıktır.

Genellikle bir karşılaşma içinde hakemlere en fazla itiraz eden oyuncular en az yeteneğe sahip olanlarla futbolu zaten kötü niyetiyle sahaya yansıtanlar oluyor. İşini yapmaya çalışan ve bunun da hakkını veren bir futbolcunun hakemle fazla teması, ilişkisi olmuyor; en fazla yakındığını görüyoruz.

Haberin Devamı

Bunun en güzel örneğini futbol dışından vermemiz mümkündür; Euroleague’de mücadele eden ve çok başarılı olan Fenerbahçe Ülker’li oyuncular hakemlerin insanı çıldırtan kararlarını sadece küçük diyaloglarla geçiştirdiğini izliyoruz.

Futboldan milyonlarca lira kazanan süper ligde top koşturan ancak daha doğru dürüst ne bir pas vermesini, havadan gelen topu gövdesiyle durdurmasını, şut çekmesini bilmeyen futbolcuların hakemin her kararına itiraz etmesi kadar çelişki dolu bir görüntü olamaz sanırım.

Yine ne futboldan anlayan, futbolcu seçimleri fiyasko olan, bir futbol takımının nasıl kurulduğundan bihaber, kulübünü her sene milyonlarca lira zarara ve borca sokan idarecilerin hakemi acımasızca eleştirmeleri de bir başka anlaşılması zor bir detaydır.

Aynı şeyi teknik adamlar için örneklendirebiliriz; daha henüz belli bir istikrar yakalayamamış, üst üste iki sezon aynı takımı çalıştıramamış teknik adamların hakem konuşmaları kadar haksız bir davranış şekli olmadığını düşünüyorum.

Haberin Devamı

Buradaki ince nüansı lütfen anlamaya çalışalım.

Mesele uğraştığımız işi mükemmel, hatasız yapmak değildir. En azından belli bir istikrara sahip olarak onu başarmaktır.

Bu anlamıyla taraftarı da bu çemberin dışında bırakamayız.

Hayatı boyunca hiçbir başladığı işi bitiremeyen, çeşitli nedenlerden ötürü başarısız olan kişilerin sadece rahatlama bahanesiyle stadyumlarda önüne gelene küfür etmesi, tepki göstermesini de samimi bulamıyorum, anlamıyorum da.

İşi zorlaştırdığımı düşünenler olabilir. Ancak yaşam tek taraflı bir ilişki değildir. Bize geri dönüşleri de vardır, karşılıksız olamaz. Empati esastır! Kolayına kaçanlar, kısa yoldan başarıya ulaşmaya çalışanların bu cümleleri anlamasını beklemiyorum. İşlerine gelmeyeceğini çok iyi biliyorum.

Hakemler konuşulmalı, kıyasıya eleştirilmelidir de.

Geçen hafta çok ünlü hakemlerimizden bir tanesi Fenerbahçe-Trabzonspor hakeminin son dakika değişikliğe uğradığını ifade eden bir açıklamada bulundu. Kötü kokulardan bahsetti. Ben o an kestirmeden şunu düşündüm; bu fikri beyan eden ünlü hakemimiz bu kötü kokuların en fazla içinde bulunmuş olan olabilir mi?

Hani derler ya başkalarını kendi gibi bilirmiş insan!

Şampiyonu hakemlerin tayin ettiğini iddia eden yöneticimiz kendi takımının daha bir sene önce sezonu çift kupa ile tamamlamış olmasını dürüstlükle açıklayabilir mi? Adama sormazlar mı o zaman değirmenin suyu nereden geliyordu diye?

Kazanırken suskun kaldığınız, işinize öyle geldiği için konuşmamayı seçtiğiniz için zamanı geldiğinde konuşmanız inandırıcılığını kaybeder.

Dün Milliyet’te Fenerbahçe’nin son zamanlarda şiddetlenen hakem tartışmalarında suskun kalacağını belirten bir haberi vardı. Bu samimi değildir. Çünkü tam da bu zaman diliminde tartışmanın içine dahil olup onu doğru tarafa yönlendirmek bir ay sonra zamanı geldiğinde size konuşmak için yeni bir hak verir. Çünkü hakemlerimiz yeterli donanıma sahip olmadıklarından, birçoğu kötü niyetiyle değil, kapasitesi bu olduğu için hata yapmaktadır ve bu hatalar zaman zaman bazı takımlarda yoğunlaşmaktadır. Öyle olunca da bir ay bir takım, bir başka ay diğer takım hakem hatalarından mağdur olabilmektedir.

Mesele bu mağduriyetin önüne geçmek değil, futbolumuzu bir bütün olarak değerlendirebilmeyi başarmaktır.

Son olarak Sadri Şener duruşunun futbolumuz için ne kadar önemli olduğunu söyleyelim.

http://twitter.com/uzaygokerman