Belçika maçı öncesinde Milli Takımımızın havasının kurşun gibi ağır olduğunu ta oralardan hissedebiliyoruz. Böylesi havaların takım üzerinde ilginç yansımalara neden olduğuna çok şahit olduk, olumlu ya da olumsuz anlamda. Karakter olarak olumsuzlukla motive olmayı başarabilen, güçlü takımlara karşı konsantre olabilen bir özelliğimiz var.
Açıkçası bu tarafından baktığımızda sanki Belçika maçı sandığımızdan, düşündüğümüzden ya da beklediğimizden daha kolay lehimize dönebilir.
Fakat neden biz böyleyiz, bunun bir ortası ya da standardı yok mudur, sorusunu sormadan geçmek de mümkün değil.
Yani bugün Belçika’yı rahatlıkla geçip, üzerindeki bu ağırlığı attıktan sonra hiç hesapta olmayacak şekilde 2 Eylül günü Kazakistan’a kendi sahamızda puan veren bir milli takım ile baş başa kalabiliriz.
Bir de kötü senaryo, insan aklından bile geçirmek istemiyor fakat olası bir yenilgi sonrasında iki senelik plan programın rafa kaldırılması da söz konusudur.
Öncelikle bir bütün olarak, “teknik adamından” futbolcusuna ve taraftarına varıncaya dek bu maçı “kazanmaya inanmış ve isteyen” bir sinerjinin yaratılması her şeyden önemlidir.
Milli maç öncesinde Hiddink’in bu kadar merkezde tartışılıyor olması hiç hoş değildir. Ayrıca Emre Belözoğlu’na taraftarın gösterdiği tepkiyi de anlayabilmek çok kolay olmasa gerek.
Dünya Kupası baraj maçında Fransa milli takım oyuncusu Henry eliyle düzeltip Gallas’a pas verdi, O da golünü attı ve İrlanda finallere gidemedi. Bu durum bizi çok rahatsız etmiş olabilir; ancak etik yönden düşük hareketi bir Fransız’ın, bizim insanımızın Emre’ye gösterdiği tepki şekilde duygularını Henry’e yansıtmadığını tahmin ediyorum.
Anladığım kadarıyla maçın oynanacağı stadyumun tribünlerini dolduran milli takımımızı destekleyecek taraftar top Emre’nin ayağına geldiği zaman ya ıslıklayacak ya da yuhalayacak. Çünkü görüntü, durum buna işaret ediyor. Yok, eğer alkışlayacak hatta Emre gol attığında çılgınca sevinecekse o zaman şu sorunun cevabını beklemek gerekiyor.
“Bu ne perhiz bu ne lahana turşusudur?”
Karma karışık duyguların iç içe geçtiği bir milli maç oynanacaktır ve işin en tuhaf tarafı takımımızın sahada ne yapacağını eminim ki teknik direktörü dâhil hiç kimse bilemiyor.
Maçın analizi
Sağ kanatta eğer sakatlığı geçer ve oynayabilirse Gökhan Gönül-Mehmet Topuz düzenini bozmamak gerekiyor.
Solda aynı verim İsmail Köybaşı-Arda ikilisi ile alınabilir.
Defansın göbeğinde Servet ile Serdar Kesimal’ın oynaması akla yakın bir tercih olarak görünüyor.
Hiddink’in en ileride Semih Şentürk’e şans vereceğini tahmin ediyorum. Burak Yılmaz tercihi de ilginç olabilir.
Eğer çift forvet ile oynamayı düşünmezse Semih’in arkasında Emre oynayabilir ve biri daha ofansif, diğeri defansif karakterli çift Selçuk’lu bir orta saha kurgusunu deneyebilir.
Ayrıca Emre’yi defansif özellikli Selçuk’un yerine çekip, onun oynadığı yerde Mehmet Ekici tercihi de olabilir.
Bu maçı Hiddink’in söylediğinin aksine mutlaka kazanmalıyız. Bu nedenle hücum eden, topa sahip bir takımla sahada olmak çok önemlidir.
Ve ben takımımızın Belçika’yı yeneceğini bekliyorum.