Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

İnsanın içini karartan bir hazırlık karşılaşması oynadı milli takımımız. Futbolun bu kadar kötü olması milli takımımızın hazırlık maçlarındaki o tanıdık motivasyon eksikliğinden mi kaynaklanıyordu yoksa Hiddink’in yepyeni bir takım yaratma adına seçtiği kadronun ruhsuzluğu muydu, ikisi birden mi etkiliydi, karşılaşma boyunca düşündük durduk.

Açıkçası insana umut veren bir takım görüntüsünün Himalayalar kadar uzağındaydı takımımız. Bu takımın kendisine gelebilmesi için çok fazla hazırlık karşılaşması oynaması gerekiyor.

Haberin Devamı

Belki eski alışkanlıklarımızdan olacak; 1996 yılından bu yana milli takımımızın yenilirken dahi kendine has bir karakteri, oyun düzeni vardı, gözler onu aradı durdu.

Hiddink’in yepyeni bir takım yaratma uğraşına saygı duymamak elde değil. Bunu 75 milyonluk ülkede “sınırlı kaynaklarla” yapmaya çalıştığını da unutmamak gerekiyor.

Kadrosunu tamamen Portekizce konuşan ve önemli oyuncuları dün akşam Arjantin karşısında ter döken futbolculardan kuran Beşiktaş’ın milli takıma İsmail dışında futbolcu veremiyor olması anlamlıdır. Bundan beş sene öncesine kadar bu gerçeğin altını çizen Sn. Demirören’in geldiği yer ortadadır. Açıkçası bu kadroyu ben seçiyor olsaydım İsmail’i alır mıydım çok net olarak olumlu cevap veremiyorum.

Öyle olunca da Sabri’den sol bek oynatmak dışında bir çözümün olmadığı bir yere ulaşıyorsunuz.

Üstelik her şeye rağmen, bütün savrukluğuna, dengesizliğine karşın Sabri’yi on sekiz kişilik takım kadrosuna alma ihtimalimin güçlü olduğunu da sessizce itiraf ediyordum kendime.

Gördük ki milli takımın oyun düzenini yaratan oyuncu defansın sağında oynayan ikinci yarı oyuna girdikten sonra Gökhan Gönül oldu. Etkili tek atağımız da onun yaptığı orta ile Kazım’ın kafa vuruşundan geldi.

Dahası atak sınıfına sokulmasa da bu maç ölçü alındığında rakip kalede heyecan dalgası yaratan diğer pozisyonların içinde de Servet’in olması çok daha acı bir gerçekti.

Milli takımımız Galatasaray’ın Baros ve Kewell’sız halinden farksızdı.

Umut veya Burak tek başlarına santrafor özelliği olan futbolcular değildir. Milli takımın havuzu içinde olması gerekir ancak bu takımın çok daha gerçek santraforlara ihtiyacı vardır. Bugün ülkemizde bu vasıflara sahip tek bir oyuncu vardır. Onun ismini söylemekten yorulduğumuz ve bıkkınlık verdiği için burada yazmıyorum bile… Çünkü çok bir şey ifade etmiyor. Seçeneksizlik bizi daha da karamsarlaştırıyor.

Haberin Devamı

Fenerbahçe’nin bütün karşılaşmalarında forma giymiş, özellikle ikinci devre ile birlikte takımın kazandığı maçlarda orta sahadan büyük destek vermiş, tam da milli takım oyuncusu özellikleri üzerinde barındıran Mehmet Topuz’un kadroda olmaması Hiddink ve ekibinin kafasında bambaşka bir takım yaratma fikrinin olduğunu düşündürüyor insana.

Ancak bu takım zaten çok uzak olan insanımızın ilgisini çeker mi, hiç sanmıyorum.

Yeni oyuncularla birlikte bu takıma ruh kazandırılamazsa 2010 Dünya Şampiyonası’na gidemeyen takımı daha çok arar gözlerimiz.

O çoktan kaybolmuş eski ruhu dün diğerlerine aktaracak, yepyeni bir ateşi yakacak kıvılcımı taşıması beklenen bir oyuncu vardı sahada; Emre. Ancak hani kendisinden beklenmeyecek desek, nerede yaşıyorsun cevabı alacağımız bir hareketle kendisini oyundan attırarak belki de bütün umutları boşa çıkardı. Üstelik dostluk duygularını zedeleyerek…

Haberin Devamı

Açıkçası bu kadarını normal bulmuyorum.

Futbolun sadece futbol olmadığını, içinde başka unsurları da kararınca taşıdığını unutmaması gerekiyor Emre’nin. Bu cümleler onun için bir şey ifade ediyor mu; hiç sanmıyorum!

O sahada forma giymiş, birçoğunu beğenmesek de bize ait genç futbolculara kötü örnek oluşturacak böylesi davranış ve tutumlara izin vermemek gerekiyor. Zaten Emre de bu formayı bırakmak istiyordu; sanırım artık o zaman gelmiştir.

http://twitter.com/uzaygokerman