Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Futbolun bu kadar sert, futbolcularımızın kırılgan ve istikrarsız oynandığı ligimizde üst üste maç kazanma istatistiğinin ortalama 6 karşılaşmayı geçmediğini görüyoruz. Fenerbahçe bunu geçen sezon çok zorlamış; bu sene de bütün ortalamaların ve standartların üzerine çıktı ancak Bursaspor’a karşı puan vererek tamamlamıştı.

Geçen hafta (*) konuşmuştuk; Fenerbahçe’nin üzerinde durduğu fay iki hafta önce kırılmış, gerilim yaratan enerji boşalmıştı. Trabzonspor da hızla sona yaklaşırken üst üste kazanma stresine ister istemez girecekti. Belki de Eskişehirspor maçı bu anlamda Trabzonspor için en ideal haftaydı. Kendisi için son dört, Fenerbahçe için de 7 haftalık bir seri var önlerinde ve ortalama ile standartlar göz önünde bulundurulduğunda avantajını koruduğunu görüyoruz.

Haberin Devamı

Ancak kuşkusuz Karadeniz ekibi için büyük bir fırsat kaçtı.

Trabzonspor özellikle Galatasaray maçından bu yana önemli bir ivme kaybıyla oynuyor. Mesele son dakika golleriyle kazanması değil; kazanırken dahi organize bir atak geliştiremiyordu. Son Bursaspor maçında bu durum net olarak ortaya çıkmıştı.

Trabzonspor’un kanatları hiç çalışmıyor. Dün Yattara oyuna girdikten sonra sağ taraftan tehlikeli bindirmeler yaptı. Bu maçı çözebilirdi. Hatta Eskişehirspor kanatlardan gelen ortalara karşı kademe ve müdahalede zamanlama hataları da yaptı. Bunlardan Trabzonspor adına gol pozisyonları da çıktı. Ancak Umut belki de Trabzonspor’un umutlarını kıran goller kaçırdı. Gerçekten Umut’un kaçırdıkları saç baş yolduran cinstendi.

Şimdi Yattara için birkaç şey konuşalım.

Bu oyuncunun istikrar çizgisi bellidir. Ancak Şenol Güneş, bir Burak projesinin benzerini Yattara ile deneyebilirdi. Kazanırken belki de bunu deneyecek zamanı veya ihtiyacı yoktu. Gelinen nokta Trabzonspor için taktiksel bir tükeniştir; çünkü rakipleri onu yavaş yavaş çözüyor. Yattara belki 90 dakika sahada kalacak niceliğe sahip bir futbolcu değil; gücü yetmiyor ancak 45 dakikalık bir oyun şablonu içinde düşünülmelidir.

Jaja, Alanzinho, Selçuk ve Colman hep merkezden, derinlemesine oynamayı seviyor. Rakip takım ileride oynuyorsa bu şablonda Burak’ın önüne bırakılan toplar gole dönüşebiliyor. Dünkü maçta faul nedeniyle sayılmayan golünü de benzer bir şekilde attı Burak.

Haberin Devamı

Yine Eskişehirspor karşısında Şenol Güneş’in yedek kulübesinin de çok alternatifsiz olduğu gözlemledik. Değişiklik sonucu oyuna girenler, Yattara’yı saymazsak sonucu değiştirecek özelliklere sahip değildi.

Dünkü kadronun orta sahasını oluşturan yukarıda ismini saydığımız futbolcuların hiçbiri etkili olamadı. Colman kendi kalesinin önünde bir müdahalede bulundu, sonra maç boyunca ayağındaki topları rakibe verdi durdu. Selçuk ileri çıkamadı. Alanzinho da belki de kenardan gelen taktik değişiklikler yüzünden başı döndü, aklı karşıtı. Nerede başladığını ve ne oynaması gerektiğini bir türlü hatırlayamadı. Jaja etkiliydi ancak takım oyununda yoktu.

Eskişehirspor genel ortalaması içinde bir oyun ortaya koydu. Açıkçası 10 kişi kalmış Beşiktaş’a karşı göstermiş oldukları üst düzey futbola sezon boyu hiç yaklaşamadılar. Sezer kenar çizgilerine sıkıştı kaldı. Doğa mücadele etti ancak sonuca etkisi hiç yoktu. Alper, Pele ve Burhan’ın sonuca direk etki edebilecek atakların içinde olduklarını gördük. Kaleci Ivesa çok hata yaptı; Trabzonsporlu oyuncuların kaleyi tutan şutlarının olmaması çok ilginçti.

Haberin Devamı

Tolga’nın yaşadığı sakatlık ise büyük bir talihsizliktir. Burnu kırıldıktan sonra oynamaya devam etmesi cesaret örneğiydi ancak baş bölgesinde böylesi sert darbeler almış bir futbolcunun oynamasına izin vermenin riskli olduğunu düşünüyorum. Zaten sonrasında apar topar ameliyata alınması da konunun önemini gözler önüne seriyor. Ancak böylesi kahramanlık karşısında insan bir an için aklî melekelerini unutuyor ve onun bu “Onur’lu” davranışı karşısında ayağa kalkıp alkışlayası geliyor.

(*)

http://twitter.com/uzaygokerman