'CTP halkın çıkarına karşı mı geliyor?'

Belki benim gibi siz de merak etmişsinizdir: Gün boyu sağdan sola koşuşturan tankerler bu suları kime taşıyorlar? Bu su kimindir? Kimden alınıp kime satılıyor? Kaça satılıyor?
Daha önemli bir başka soru: Fakir-fukara, bu garip su düzeni karşısında ne yapıyor? Su ihtiyacını nasıl karşılayabiliyor?

Siyasallaşmış su soru
Yaz geldiği zaman özellikle Lefkoşa ve Mağusa’da su sorunu hayatımızın en önemli parçası haline gelir. Türkiye’den gelen suyun bu sorunu çözmesini bekliyorduk ama ne yazık ki gelen suyu da politika malzemesi yaptık ve işleri mümkün olduğunca Arap saçına döndürdük. Geçmiş hükümetin büyük ortağı CTP buna öncülük etti ve yitirilen zamanla birlikte CTP’nin bu tutumu, büyük umutlarla kurulan CTP-UBP koalisyonun da sonunu getirdi.
Şimdi farklı yerlerden “imdat” çığlıkları yükseliyor olsa bile CTP ve CTP’li bazı politikacılar bilindik argümanları tekrarlamaya başladılar:
Halkın yararına olmayacak uygulamalara karşı çıkacağız, diyorlar: Hangi uygulama halkın çıkarına aykırıdır? Kentlerimize sağlıklı su vermek, halkın çıkarına aykırı mı?
Su var ama fiyat yok, diyorlar: Elbette fiyat meydana çıkacak. Şimdiki durumda susuzluğun fiyatını biliyor musunuz?
Susuzluğu bahane edip geleceği ipotek altına alınacaklar, deniliyor: Gelecek ipotek altına alınacak da ne olacak? Gelecekte yer altından sular fışkıracak ama biz yine de kurulacak sisteme bağımlı mı kalacağız?

Anlaşmanın uygulanması
Sonuçta hükümetin çökmesine neden olacak kadar gecikmeli olsa da, şu anda elimizde CTP’li bir başbakan tarafından imzalanan ve KKTC Meclisi’nde CTP’li milletvekillerinin onayını almış bir anlaşma vardır.
KKTC Hükümeti kendini halkın ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü hissediyorsa, Geçitköy’deki suyun acil olarak Lefkoşa ve Mağusa başta olma üzere ihtiyaçlı bölgelere dağıtılması için önlem almalıdır. Bugünün ana muhalefet partisi olarak CTP, hükümeti bu konuda sıkıştırmalı; ihmallerini gözler önüne sermeli ve halkın bu suya en erken bir zamanda kavuşmasının mücadelesini vermelidir.
CTP, ayni zamanda, su anlaşmasını imzalayan parti olarak su dağıtım sistemi ile ilgili ihale işlemlerinin acil ve açık olarak sürdürülmesini sağlamaya çalışmalıdır. Bu ihale sonunda yeni bir su yönetimi oluşacaksa buna tam kapasite ile katkı koymalıdır. Bu konuda ne düşündüğünü halkla paylaşmalı, kamuoyunun soruna bilinçli yaklaşmasını sağlayarak hükümetin uygulamasını daha baştan şekillendirmelidir.
CTP, belediyelerdeki gücünü kullanarak belediyelerin bu sistem dışında kalmaması için de çaba göstermeli ve hatta başkanlığın CTP’liler tarafından üstlenilmediği belediyelerde bile bu sisteme katılıma öncülük etmeye soyunmalıdır.

Siyasi gelecek
Su anlaşması, Türkiye’den gelen suyun Kuzey Kıbrıs’ta etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak amacıyla imzalanmış olmalıdır.
Şimdi, bin bir dereden su getirerek bu anlaşmayı uygulanmaz, Geçitköy’de biriken suyu kullanılamaz hale getirmeye çalışmak, Kıbrıs Türk halkını susuz bırakmaya çalışmak demek olacaktır. Oysa, su ile ilgili anlaşma CTP’li başbakan tarafından imzalandığına göre, bu anlaşmanın başarı ile uygulanması, siyasi olarak CTP’ye yarar sağlayacaktır; bu unutulmamalı.
Unutulmaması gereken bir nokta daha vardır: Su anlaşmasındaki titizliği ile CTP-UBP hükümetinin yıkılmasına neden olan CTP liderliği, bu aşamadan sonra ortaya koyacağı performans ile gelecekte bu gibi görevleri üstlenmek isteyip istemediğini de halka göstermiş olacaktır.