‘Enkaz üzerine siyaset olmaz’

”Tarihin bazı an ve kesitlerinde hayat susar, insan sükût eder, yalnızca felaket seslenir, acı dile gelir. 17 Ağustos 1999 tarihi işte böyledir. Tablo vahim, facianın vanası ardına kadar açık, yıkım kahrediciydi! Yılların ihmaller zinciri, alınması gereken tedbirlerdeki gevşeklik, müteahhit zaafları, kentleşmedeki çarpıklıklar birleşti, üzerimize düştü.

Atıl değil aktif mücadele

Her türlü olumsuz şartlara rağmen, 57’nci Cumhuriyet Hükümetinde sorumluluk alanımıza giren işleri süratle yapmış, yaraları sarmıştık. Zaman, ön ve önlem alma zamanıdır. 1900’lü yılların başından bugüne kadar meydana gelen 6 bine yakın deprem can kaybına yol açmıştır. Uyarıyla sürekli dillendirilen İstanbul depremi, Allah muhafaza, gerçekleşse doğabilecek feci sonucun boyutu korkunç olacaktır. Depremle yaşamayı öğrenmeliyiz. Atıl değil; aktif, mücadeleci bir şekilde olası depremin hasarını en aza çekmenin yollarını bulmalıyız. 2012’de başlatılan kentsel dönüşüm seferberliği talana, yalana, ranta, vurguna, yağmaya izin vermeden yaygınlaştırılmalıdır. Geçmişle kavga etmeden, siyasi çetele tutmadan, suçlu arayışına girmeden, gelecek planlanmalı, enkaz üzerinde siyaset yapılmamalıdır. Allah milletimizi görünür, görünmez bütün musibetlerden korusun.

Depremden değil, kayıtsızlık, kararsızlık ve hazırlıksızlıktan ürkelim. Japonya’da tek tük yaralanmaya neden olan bir depremin, ülkemizde nasıl oluyor da binlerce insanımızın hayatına kast ettiğini düşünelim.”