Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün iki parla-mentoda iki konu tartışılacak.
1AP’de (Avrupa Parlamentosu) Türkiye’nin tam üyelik müzakerelerinde “katılımın” dondurulması...
2 TBMM’de küçük kız çocuklarının evlendiril-melerinden doğan durumun (erkeğin hapse girmesi) “resmi nikâh” şartıyla düzeltilmesi. Erkeğin “hapis cezasının ertelenmesi...”
.....................
İkincisi elbette çok duyarlı bir konu ama en kötü haliyle bile düzeltilmesi Türkiye’nin iradesindedir.
Ama birincisi Türkiye’nin 60 yıllık Avrupa yörüngesinden çıkması ve bilinmezliğe savrulması ihtimaliyle tarihi tehlikedir.
Şöyle ki:
AP’de “Türkiye’nin tam üyelik müzakerelerinin katılım boyutuyla dondurulması” tartışılacak.
Oylama perşembe günü...
Ancak...
İyi nabız tutanlara göre perşembe günü bu kararın çıkması “ağırlıklı ihtimal.”
Gerekçe:
AP’nin Türkiye raportörü Kati Piri’ye (*) göre “Cumhuriyet gazetesine operasyon... Hapisteki 142 gazeteci... 10 milletvekilinin hukuki süreçsiz tutuklanması...”
AP’deki 8 partinin tamamı “dondurma” kararından yana.
Kati Piri “Müzakereler resmen askıya alınsın” gibi bir karar olmayacağını söylüyor.
Müzakereler sürecek ama “üyelik boyutunun dondurulması” gibi bir sonuç ortaya çıkacak.
Piri böyle bir Türkiye manzarasına gönderme yaparak, “Bu durumda nasıl yeni bir müzakere faslı açabiliriz ki” diyor.
Burada bir noktanın altını çizeyim:
AP kararı, bağlayıcı değil. Aralık ayında toplanacak AB (Avrupa Birliği) Konseyi’ne “tavsiye” niteliğinde.
Konsey bu tavsiyeye uyar ve karar alırsa “bağlayıcı” ve “kesin” sonuçtur.
Kati Piri “Şu aşamada aynı masaya oturup Türkiye’nin AB’ye entegrasyonunu konuşabileceğimizi düşünmenin inandırıcılığı yok” diyor ve ekliyor:
“Bizim önerimiz AB Konseyi’nin aralık zirvesine mesajdır. Türkiye’ye işlerin son haftalarda olduğu gibi kötü istikamette ilerlemesi durumunda müzakerelerin olağan şekilde devam edemeyeceğine dair siyasi bir sinyal göndermesini talep ediyoruz.
Türkiye, bugün hukukun üstünlüğü, ifade özgürlükleri, basın özgürlükleri endekslerinde sert bir düşüşte.”
.....................
Hemen belirteyim ki Kati Piri’nin AB’den Türkiye’ye -ilişkilerde yeniden bir diyalog ortamı oluşturmak- amacıyla gelecek heyette yer alması Ankara’nın vetosuyla karşılaşmıştı.
Şu anlattıklarımın çizdiği resim hiç de iç açıcı değil.
AP’den perşembe günü bu karar çıkarsa ilişkiler daha da gerilir.
Ankara ile Brüksel arasındaki hatlara yüksek gerilim yüklenir.
Hele aralıkta AB Konsey Zirvesi de bu “dondurma” kararını verirse gerilim hattında uçuşan kıvılcımların şimşeklere dönüşeceğini tahmin etmek için siyaset kâhini olmaya gerek yok.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu kesin tavır da cabası...
.....................
Kati Piri AB’yi de suçluyor:
AB başından beri Türkiye’ye karşı hep “ikircikli” bir tutum izledi.
Bana kalırsa üyelik sürecinin inandırıcılığına çok büyük zarar verdi bu.
İkircikli tutum nedeniyle Türk vatandaşları da AB’ye güvenini kaybetti. (PKK posterlerinin binalarında dalgalandırılması, PKK’lıların AB ülkelerinde yaşayabilmeleri, Türkiye’nin iade isteklerinin sonuçsuz kalması da hatırlanmalı. G.C)
Gene Türkiye’ye dönüyor:
Türkiye’nin kaydettiği ilerlemelerden sonra ve geldiği uzun yoldan sonra bugün bunları konuştuğumuz için hayret içindeyim.
İdamı kaldırmış, “işkenceye sıfır toleransı” düstur edinmiş bir Türkiye’den buraya geldik.
15 yıl sonra daha önce reformu yapılan konular tekrar masaya geldi...
......................
AB’nin de ağır günahları olan ve Türkiye’nin son yıllarda bazı “demokraside çıtayı aşağıya çeken” uygulamalarıyla 60 yıllık Avrupa yolculuğu uçurumun kenarına kaymakta.
Bir “kopmanın” AB’ye zararları -en azından uzun vadede- kuşkusuzdur. Fakat Türkiye için “ekonomik, siyasi, demokratik kalite” yaraları çok derin ve sancılı olur.
“Şanghay Beşlisi” NATO’nun da, AB’nin de alternatifi değildir. Sadece bu iki “sabiti” tamamlayan bir “yeni katkı” olabilir.
......................
(*) Cansu Çamlıbel’in Kati Piri ile uzun röportajından seçtiğim satırlar.