Trabzonspor "Yeni bir umut, yeni bir heyecan"

"Yeni bir umut, yeni bir heyecan"

09.12.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Trabzonsporlu maça niye gelsin? Umudu yok. Ama genel kurula yeni bir umut, yeni bir heyecan için koşuyor. Kulübünün kritik durumunu gördüğü için koşuyor. Genel kurulda 7 bin kişi toplandıysa, bu yeni bir umuda başlangıç içindir.

Yeni bir umut, yeni bir heyecan

BİLAL MEŞE sordu DUAYEN cevapladı
ŞANSAL BÜYÜKA ile DOBRA DOBRA

Haberin Devamı

Köşenin adı “Dobra Dobra”, karşımızdaki isim de Şansal Büyüka olunca eyyam, adam kayırma, kulüp tutma bizde olmaz. Bir gün Fenerbahçe manşetimizde, öbür gün Galatasaray... Beşiktaş da vardır tepede, Trabzonspor da... Gerektiğinde bir Anadolu takımı da...
Genelde ligdeki başarı ve başarısızlıkları sorgularız ama icabında yönetimi, taraftarı, hakemi de terazinin kantarına koyarız. Bu hafta da gündem Trabzonspor... Yeni başkan Muharrem Usta’nın gelişi ve Karadeniz ekibinin son durumu...

2 bin taraftarını tribüne getirmekte zorlanan Trabzonspor, genel kurula 7 bini aşkın üyesini salona taşıdı. İlginç bir olgu değil mi?
Elbette ilginç... Maça niye gitsin? Umudu yok... Ama genel kurula yeni bir umut, yeni bir heyecan için koşuyor. Kulübünün kritik durumunu gördüğü için koşuyor. Genel kurulda 7 bin kişi toplandıysa, bu yeni bir umuda başlangıç içindir.

Haberin Devamı

Trabzon’un ligi bitti

Kongrenin üç adaylı olması nedeniyle “gergin bir seçim” bekleniyordu. Ama üçü de öyle bir portre çizdi ki, “Helal olsun” dedirtti. Demek ki camiada istendiğinde birlik beraberlik sağlanıyormuş.
Sevgili Bilal, Trabzonspor genel kurulunda barışın dili hakimdi. Kavgadan bıkan Trabzonspor camiası için bu önemli bir gelişme... Kazanan, kaybeden herkes inanılmaz bir saygı ve hoşgörü içindeydi. Örneğin Celil Hekimoğlu 13 oyla seçimi kaybetti ama duruşundan en ufak bir falso vermedi. Bana göre Celil Hekimoğlu, Trabzonspor’un alnına yazılmıştır. Bugün olmadı ama yarın mutlaka olacaktır. Unutulmasın, Muharrem Usta da geçen seçimin kılpayı mağlubuydu, bu seçimin kılpayı galibi oldu.

Trabzonspor için bu sezonun bittiğini düşünüyor musunuz?
Maalesef düşünüyorum... Bu kadar geride kalan Trabzonspor, üçlü bir yarışın içinde bundan sonra birini geçse, diğer ikisinin gerisinde kalır. Trabzonspor bu sezonun geri kalan bölümünü, Avrupa kupalarına gidebilecek bir sıralama yakalamak, yeniden toparlanmak, yeni sezona hazırlık yapmakla geçirmeli...

Başkan Muharrem Usta, “Yapacak çok işimiz var” diyerek ilk günden kolları sıvayacağını gösterdi. Teknik direktör konusunda da isim vererek Lucescu’yu işaret etti. Ancak sezon sonu... Lig bitiminde gideceğini bilen bir hoca göreve gelir mi, başarılı olabilir mi?
Muharrem Usta’ya inananlardan biriyim. Barış dilini seçeceğini biliyorum. Trabzonspor’un itibarını ve saygınlığını korumak konusunda son derece titiz olacaktır. Ankara dahil, her yerle güçlü ilişkileri var. Trabzonspor, Usta döneminde her gittiği yerde, her girdiği yerde çok daha fazla itibar görecektir. Ancak Sayın Başkan’a bir telkinim var. Çok fazla iddialı açıklamalar yapmaktan kaçınmalı... Hedef koymak iyi, iddialı olmak iyi ama bunun ölçüsünü çok iyi belirlemek lazım... Bugün Barcelona‘lar, Real Madrid’ler şampiyonluk sözü veremiyor.
Örneğin Lucescu, gerçekleşme işi çok zor... Olmazsa bu defa Muharrem Usta’ya inançta zedelenme olur. Başkan’ın heyecanına ve iddiasına saygı duyuyorum, ayrıca Trabzonspor’un buna da ihtiyacı var ama gene de temkini elden bırakmamalı...

Haberin Devamı

Trabzonspor Genel Kurulu’nda barışın dili hakimdi. Kazanan, kaybeden herkes inanılmaz bir saygı ve hoşgörü içindeydi.

Haberin Devamı

Keşke hentbol hakemi olsaymış!

Hakem Serkan Tokat’ın “elle oynamaya” karşı bir bağışıklığı var. “Hentbol ile futbol”u karıştırıyor. Keşke futbol hakemi olacağına hentbol hakemi olsaymış!

Fenerbahçe, Gaziantepspor karşısında bir puan mı aldı, iki puan mı kaybetti sorgulanır. 10 kişi kalmalarına, iki kez geriye düşmelerine rağmen yıkılmadılar, üstelik direkten döndüler!

Fenerbahçe’yi nasıl buldunuz?
Fenerbahçe’yi 11’e 11 oynarken, yani ilk yarım saatte son derece kötü buldum. Bir eksik oynadığı sonraki 67 dakikada son derece iyi buldum. Zaten Fenerbahçe ilk yarım saatin faturasını, bütün gayretine rağmen son 67 dakikada kapatamadı. Gene de galibiyeti kaçıran taraf Fenerbahçe idi. Ancak o zeminde futbol oynatanların, oynanmasına izin tanıyanların futbol dünyasında yeri olmamalı...

Hakem Serkan Tokat’tan iki takım da memnun değil. Sizce nasıl bir maç yönetti?
Hakem Serkan Tokat’ın “elle oynamaya” karşı bir bağışıklığı var. Galatasaray-Başakşehir maçında Podolski elle düzeltip golü attı, o golü verdi. Gaziantep golünden önce Arokoyo topu elle düzeltti maçı devam ettirdi, Alper’in golünden önce elle kontrol var, “Devam” dedi. Demek ki “Hentbol ile futbol”u karıştırıyor. Keşke futbol hakemi olacağına hentbol hakemi olsaymış. Hakemler çok kötü... Profesyonel hakemlerin tam gün mesai yaptığı federasyonun Riva tesislerinden de bu konuda iyi haberler gelmiyor.

Haberin Devamı

Başkan Aziz Yıldırım’ın maç sonu açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir Aziz Yıldırım klasiği bu... Keşke maç sonrası sıcağı sıcağına bu açıklamaları yapmasa... Ancak Hasan Ali’nin atılması ile ilgili verdiği tepkiye baktım, bu konuda bir de MHK eski başkanları ile eski hakemlerin ve Rıdvan Dilmen’in yazdığı yazılara baktım, kırmızı karta “yanlış“ diyen tek bir kişiye rastlamadım. Herkes kırmızıya “doğru“ diyor. Ancak aralarında “bariz gol şansından“ diyen var, “faullü girişten atıldı“ diyen var. Hatta bu pozisyon için “iki kırmızı kart birden“ diyen var. Bu kadar adamın, hepsinin birden yanılma şansı olabilir mi ? Aziz Yıldırım , kuralları bunların hepsinden daha iyi biliyorsa , o konuda bir şey söyleyemem...

"MHK eski başkanları ile eski hakemlerin yazılarına baktım, kırmızı karta ‘yanlış’ diyen tek bir kişiye rastlamadım."

Beşiktaş’ta düşüş yok mu?

Kayseri’de rakip, kalene tam 21 şut atıyorsa, sezonun en fazla ortasını yapıyorsa, özellikle son yarım saatte yarı sahana yerleşiyorsa ve Şenol Hoca son dakikalarda sinirinden sahanın ortasına kadar giriyorsa, bu Beşiktaş’ta düşüş yok mu?

Beşiktaş, bir haftalık aranın ardından koltuğu teslim aldı. Ancak Fenerbahçe’nin marifetiyle... Evet, Kayseri’de kazandı, eksikleri vardı, zorlandı. Ama sonuçta liderliği aldı.

Ancak Şenol Hoca son dönemde ‘puan’dan çok ‘demeç’ savaşı içerisinde... Medyayla “kılıç-kalkan” oynuyor! Basını “kılıçtan geçirip” rahatlıyor! Doğru yolda mı?
Şenol Hoca’nın gergin olduğu konusunda kamuoyunda bir algı oluştu. Aslında her maç sonrasında yapılan basın toplantıları medya ile sanki bir hesaplaşma gibi geçmeye başladı. Beşiktaş’ın sakinliğe ihtiyacı var. Takım gerilirse, bu yanında olumsuzlukları da getirebilir.

Anlamıyorum

Medyaya göre düşüş var, Şenol Güneş’e göre yok. Size göre nasıl?
Beşiktaşlı yöneticileri anlamakta zorlanıyorum. Beşiktaş oynadığı oyunun karşılığında haklı olarak övgü alıyor, alkış topluyor. Çıkıp diyorlar ki, “Bizi çok şişiriyorsunuz...” Beşiktaş son haftalarda bir-iki vites geri attı, yani düşüş var. Bunu söylüyorsunuz, Şenol Hoca “Ben düşüşü kabul etmiyorum” diyor. Haklı olarak medya ve kamuoyu tarafından alkışlanıyorsunuz, mutlu olmuyorsunuz; “Düşüş var” deniyor, kabul etmiyorsunuz. Kayseri’de rakip, kalene tam 21 şut atıyorsa, oyunun büyük bölümünde hakim oynuyorsa, sezonun en fazla ortasını yapıyorsa, özellikle son yarım saatte yarı sahana yerleşiyorsa ve Şenol Hoca son dakikalarda sinirinden sahanın ortasına kadar giriyorsa, bu Beşiktaş’ta düşüş yok mu? Ayrıca bu da normal... Beşiktaş o kadar üst düzey maçlar oynadı ki, ara sıra gazdan ayağını çekmesi kadar doğal ne olabilir ki...

Temennimiz o ki, Sporting deplasmanından iyi bir sonuçla dönelim. Ancak takımın Avrupa’ya havlu atması lig açısından bir avantaj sağlar mı?
Kardeşim, biz üç cephede birden oynamaya alışmalıyız. Avrupalı bunu beceriyorsa, bizim takımlar niye beceremiyor? Beşiktaş hem Avrupa’da, hem ligde yürümeli... “Avrupa’yı bırakalım, lige bakalım“ anlayışına ben şiddetle karşıyım. Sadece Beşiktaş için değil, Fenerbahçe için de, Galatasaray için de karşıyım. İç hesaplaşma yeter artık, yönümüzü artık Avrupa’ya çevirmeliyiz.

Tek kelimeyle rezillik

Biri saldırmak için sosyal medyayı kullanır, diğeri sosyal medyayı kendine rehber yapar. Sonuçlar ortada... Demeç savaşları, tek kelime ile rezillik, başka bir şey değil.

Galatasaray, son dönemde, sportif olayların yanında saha dışı olaylarıyla daha sıkça anılır oldu. Hamza Hamzaoğlu’nun gönderilmesi, Kevin Grosskreutz’un gitmesi, basketbolcu Keizer’ın lisans karmaşası gibi gibi...
Ve en sonunda Fenerbahçe ile Galatasaray, bu kez Alex kapışması yaşandı. Büyük kulüplerde geçmişte pek de görülmeyen “sahtekâr” demeler, “Sensin sahtekâr” gibi karşılık vermeler ortalığa döküldü. Hem de başkanların ağzından, kulüp internet sitelerinden...

Galatasaray’ın Alex’in olmayan bir sözünü içine alarak yaptığı açıklama ne kadar kurumsal(!) sizce?
Bak sevgili kardeşim... “Kurumsallık“ Türk futbolundaki en büyük kandırmacalardan biri... Biliyoruz ki, kulüplerde, özellikle büyük kulüplerde başkanlar ne derse o olur. Başkanlardan habersiz kulüpte oturup çay-kahve bile içemezler. Ne kurumsallığı...
Bu Alex açıklamasına dayalı Galatasaray bildirisine gelince... Apar- topar böyle bir açıklama yaparsan olacağı budur. Biri sana saldırmak için sosyal medyayı kullanır, diğeri sosyal medyayı kendine rehber yapar. Sonuçlar ortada... Demeç savaşları, tek kelime ile rezillik, başka bir şey değil... Türkiye’de insanların sinir uçları artık iltihaba uğradı. Bırakın Allah aşkına, daha fazla germeyin.

Cim-Bom acaba sosyal medyadan biraz fazla mı etkileniyor? Ya da genç yöneticiler, bu etkileşimi başkan Dursun Özbek’e biraz fazla mı hissettiriyor?
Sosyal medyadan sadece Galatasaray değil, bütün kulüpler etkileniyor. Ayrıca sosyal medyadaki seçkin düşüncelerden etkilenmek yararlı... Ama bakıyorsunuz, o sosyal medyaya egemen olan dil, genellikle “Yakalım, yıkalım, geçelim“ seviyesinde... Neyimiz doğru da, sosyal medyamız doğru olsun.

Bu takımı Mustafa Denizli’nin kurmadığı, Denizli’nin ekibi olmadığı bir gerçek... Ancak devre arasında her şeyi toptan değiştiremeyeceği de bir gerçek... Bu kadro, Galatasaraylıların istediği başarıları verebilir mi?
Hemen belirteyim, bu yazıyı Astana maçındaki oyunu ve sonucu bilmeden yazıyorum. Birincisi, Galatasaray devre arasında transfer yapacak, bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Mustafa Hoca sol ayaklı ustaları sever, bu özellikte birini ya da birilerini getirecektir.
İkincisi, Selçuk iyileşir, gerçek gücüne ulaşır ve tam kapasite ile oynayabilirse; Galatasaray pazartesi günü Olimpiyat Stadı’nda zor kaybeder. Mustafa Denizli’nin beklediğinden çok daha fazla dertle, sıkıntıyla karşılaştığını biliyorum. Buna rağmen Galatasaray ligin en büyük şampiyon adaylarından biri... İkinci yarıda Beşiktaş’ın, Fenerbahçe’nin ve Trabzonspor’un Aslantepe’ye gideceği de unutulmasın...

Haftanın takımı: Torku Konyaspor, Mersin İdman Yurdu
Haftanın futbolcusu: Jose Sosa (Beşiktaş), Gökhan Gönül (Fenerbahçe)
Haftanın teknik direktörü: Bülent Korkmaz (Mersin İdman Yurdu), Aykut Kocaman (Torku Konyaspor)
Haftanın hakemi: Tolga Özkalfa (Torku Konyaspor-Antalyaspor)