Siyaset AB’den Ergenekon ve Balyoz’a özel vurgu

AB’den Ergenekon ve Balyoz’a özel vurgu

04.10.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Avrupa Birliği’yle Türkiye arasındaki ilişkinin yıllık bilançosu niteliğindeki İlerleme Raporu’nun taslağında, sürmekte olan Balyoz ve Ergenekon gibi davalardaki aksaklıklara özel vurgu yapılıyor

AB’den Ergenekon ve Balyoz’a özel vurgu

12 Ekim’de açıklanması öngörülen raporda, Türkiye‘nin AB kriterlerine uyum bağlamında ilerleme sağladığı alanlar olduğuna ancak artık yeni anayasa gibi daha kapsamlı adımlara odaklanılması gerektiğine yer veriliyor.
Raporda, AB’nin altını güçlü şekilde çizdiği unsurlardan birini, 224 sanığın, Balyoz davalarında iddianamede yer alan bazı delillere ulaşmasına izin verilmemesi ve tutukluluk kararlarıyla ilgili detaylı gerekçe sağlanmamasının endişe verici olduğunun altı çiziliyor. Halen tutuklu bulunan gazeteci Ahmet Şık’ın yazdığı, ancak terör örgütü belgesi olarak değerlendirilen kitabın basılmadan toplatılmasına karar verilmesi de Brüksel’den eleştiri alan bir başka adımı oluşturuyor. Türkiye’de tartışma yaratan KCK davası da İlerleme Raporu’nda yer alıyor.
Belgede, bu dava nedeniyle iki bin kadar siyasetçi, yerel yönetici ve insan hakları aktivistinin 3 yıldır tutuklu olduğuna dikkat çekiliyor.
Balyoz ve Ergenekon gibi davalarda yasal süreçle ilgili eksikler ve endişeler dile getirilirken geçen raporda olduğu gibi bu yılki belgede de “demokrasi karşıtı suç eylemlerinin aydınlatılması açısından” bu davaların bir fırsat olduğu vurgusuna yer veriliyor.

Anayasa beklentisi
Belgede dikkat çeken önemli vurgulardan birini de yeni anayasa talebi oluşturuyor. Yeni anayasanın demokrasiyi garanti altına alan kurumların istikrarı, hukukun üstünlüğü, insan hakları, azınlıklara saygı ve Kürt sorunu gibi konularda sağlamlaştırıcı etki yaratacak bir unsur olarak görüldüğü taslak belgede, Ak Parti’nin yeni anayasa hazırlanması konusunda mümkün olan en geniş danışma temeline dayalı demokratik ve katılımcı bir süreç sözü verdiği not ediliyor.

Basın özgürlüğü kötü
Basın özgürlüğü konusunda Türkiye’de giderek kötüleşen durumdan duyulan endişe, Terörle Mücadele Yasası’na dayanılarak gazetecilerin tutuklanması, ifade özgürlüğünü engelleyen yasa maddelerinin değiştirilmemesi ve tutukluluk sürelerinin uzunluğu raporun en belirgin olumsuzlukları olarak karşımıza çıkıyor.

Vakıflar kararına övgü
Raporda en belirgin övgüyü azınlık vakıflarıyla ilgili iade kararı alırken henüz tam anlamıyla tatmin edici düzeyde görülmese de asker-sivil ilişkilerinde atılan adımlar da Ankara’nın karnesini iyileştiren unsurlardan birini oluşturuyor. Genel hatlarıyla ekonomi ve özellikle Arap Baharı ve Suriye konusunda izlenen politika için yapılan vurgular da olumlu nitelikte. Türkiye, Kıbrıs konusundaki tavrı nedeniyle ciddi şekilde eleştirilirken Rumların son dakikaya kadar metni daha da sertleştirmek için çaba harcamasına kesin gözüyle bakılıyor.

Gül uzlaştırıcı
Geçen yılın önemli vurgularından olan, siyasi partiler arasındaki diyalog ve uzlaşı ruhu eksikliği bu yılki belgede de yer alıyor. AB, bu durumun ana kurumların işbirliğini engellediği ve Türkiye’deki reform sürecinin sekteye uğraması sonucunu doğurduğu değerlendirmesinde bulunuyor. Taslak belgede, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün mevcut kutuplaşmada uzlaştırıcı rol oynadığına işaret ediliyor.