Gündem ABD’de son sözü yargı söylüyor

ABD’de son sözü yargı söylüyor

31.01.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Amerika’da olunca padişahlık olmuyor’ sözleriyle savunduğu başkanlık sistemi ABD’de nasıl işliyor? ABD’de sistemin temeli güçler ayrılığı prensibi; başkanın birçok kararı Kongre’nin onayına tabi, yargının denetimi var

ABD’de son sözü  yargı söylüyor

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önceki gün başkanlık sistemi ile ilgili “Amerika, Brezilya, Güney Kore, Meksika olunca padişahlık olmuyor, yani Türkiye’de böyle bir tez ileri sürülünce niye padişahlık oluyor?” demesinin ardından gözler bir kez daha ABD’deki siyasi yapıya çevrildi. Amerikan sisteminin incelikleri en son Şubat 2012’de, dönemin Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ “(ABD Başkanı Barack) Obama’nın zavallı bir durumu var. Parlamentoda hiçbir etkisi yok” dediğinde gündeme gelmişti.

Denge ve fren prensibi
Aslında ABD’de de dönem dönem “krallık” tartışmaları yaşanıyor. Özellikle Başkan Barack Obama gibi özel yetkilerini sıkça kullanan liderler, bu suçlamaya maruz kalabiliyor. Ancak, ülkedeki siyasi düzen güçler ayrılığı ve “denge ve fren” (cheks and balances) prensipleri üzerine kurulmuş. Yasama, yürütme ve yargı eşit ağırlığa sahip ve bu organların hepsinin birbirinin yetkilerini sınırlama yetkisi ve sorumluluğu var. Başkan uluslararası anlaşma yapabiliyor; bakan, büyükelçi, yargıç atayabiliyor ama her iki kararın da Kongre tarafından onaylanması gerekiyor. Buna karşılık başkan Kongre’nin geçirdiği yasaları veto edebiliyor.

Son söz yargının
Erdoğan, yaptığı açıklamalarda “Birini atarken bile 3 kişiden onay geçmesi gerekiyor ve (yargı) sürekli engelliyor” diyerek başkanlık sisteminde bu sorunların “tamamen ortadan kalkacağını” savunmuştu. Oysa kurulduğu günden beri başkanlık sistemini benimseyen ABD’de başkan ne büyükelçi, ne yargıç ne de devlet kurumlarına müdürü istediği gibi atayabiliyor. ABD Başkanı Obama’nın çeşitli kurumlara aday gösterdiği kişilerin yalnızca yüzde 76.6’sı Senato’dan onay alabiliyor. Öyle ki Mart 2014 itibariyle 114 aday ortalama 210 gündür Senato’dan onay bekliyordu.
Erdoğan röportajında ayrıca “Yargıyla sürekli bir sürtüşme içinde olursanız ülke yönetiminde sorunlar yaşanır” diyerek önlerinin birçok kez tıkandığını ifade etmişti. ABD’de ülkedeki en önemli meselelerde son sözü Amerikan Yüce Mahkemesi (Supreme Court) söylüyor. Başkan tarafından seçilen ve Senato tarafından ömür boyu görev yapmak üzere onay alan 9 yargıç anayasaya aykırı buldukları mahkeme kararlarını da yasaları da iptal edebiliyor. Ülkede kürtaj hakkı, eğitimde eşitlik gibi hayati konuların mevcut uygulamaları Yüce Mahkeme’nin aldığı kararlara göre şekillenmiş durumda...
ABD’de seçim sisteminin özel yapısı da tek bir organın aşırı güçlenmesini önlüyor. Kongre iki kanattan oluşuyor. Temsilciler Meclisi’nin 435 üyesi iki yılda bir seçiliyor. Kongre’nin üst kanadı Senato’da ise 100 üye altı yıl süreyle görev yapıyor. Ancak, seçimlere aynı anda girmiyorlar. Her iki yılda bir Senato’nun üçte biri yenileniyor. Başkanlar ise dört yılda bir seçiliyor. Yani siyasilerin seçimlerdeki kaderi birbirinden büyük ölçüde bağımsız. Dolayısıyla birbirlerini daha rahat denetleyebiliyorlar. Halk da iki yılda bir sandık başına giderek kendi denetim yetkisini kullanabiliyor.

Haberin Devamı

Başkanlık sistemi ile yönetilen ülkeler

l Afganistan
l Amerika Birleşik Devletleri
l Arjantin
l Azerbaycan
l Belarus
l Bolivya
l Brezilya
l Dominik Cum.
l Endonezya
l Ermenistan
l Ekvador
l El Salvador
l Filipinler
l Guatemala
l Güney Kore
l Haiti
l Honduras
l İran
l Kazakistan
l Kenya
l Kıbrıs Cum.
l Kolombiya
l Kosta Rika
l Liberya
l Meksika
l Nikaragua
l Nijerya
l Panama
l Paraguay
l Peru
l Seyşeller
l Sierra Leone
l Sri Lanka
l Sudan
l Surinam
l Şili
l Tanzanya
l Türkmenistan
l Uganda
l Uruguay
l Venezuela
l Zambiya

Fransa’da yarı başkanlık

Fransa’da her anayasa değişikliğinde cumhuriyet rejiminde değişikliğine gidildiği varsayılıyor. 1958’de yürürlüğe girilen anayasayla cumhurbaşkanı yedi yıllığına halk tarafından seçilmeye başlandı. Sistem ‘yarı başkanlık’ olarak adlandırılıyor. Seçilmesiyle cumhurbaşkanının partisiyle ilişiği kesiliyor.
François Hollande ‘Beşinci Cumhuriyet’ olarak tanımlanan rejimin yedinci cumhurbaşkanı. İlk Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle, olağanüstü yetkilere sahip olma şartıyla görevi kabul etmişti. 2000’de süre beş yıla düşürüldü. Üst üste iki kere seçilebilen cumhurbaşkanı, başbakan ve kabineyi atayarak yürütmede gücünü pekiştirebiliyor. Genel seçimleri cumhurbaşkanının adayı olduğu partiden başka bir parti kazanırsa “cohabitation” (bir arada yaşama) modeline geçiliyor. Beşinci Cumhuriyet boyunca üç kere başbakan ve cumhurbaşkanı farklı siyasi eğilimlerden oldukları halde beraber çalıştı. Güçlü sendikal geleneğe sahip Fransa’da cumhurbaşkanlarının yetkilerini, toplumsal muhalefet de fiilen kısıtlayabiliyor.