Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çok korktuk, evet. Sokaklarda insanlar para çekmek için ATM’lerin, yiyecek stoklamak için büfelerin, evlerine dönebilmek için taksi duraklarının önünde uzun kuyruklar oluştururken yüzlerinde ne olacağını bilmedikleri günlerin endişesi vardı cuma gecesi.
Ellerde koca pet şişelerde sular, kulaklarda telefon, herkes en yakınındaki eşinin dostunun evine sığınıyor. Birlikten kuvvet doğar belki. Böyle zamanlarda yalnızlık zor.
Sonra daha da çok korktuk. Ekranda canlı canlı meclisin bombalanmasını izlerken, biz Bağdat’ı izlemeye alışığız da bombalanırken, Ankara olmaz, olamazdı. Oluyormuş, gördük.
TRT spikeri sesi titreyerek darbe bildirisini silah zoruyla okuduğunu anlatırken, gözümüzün önünde CNN Türk yayını basılıp kesilirken korktuk. Nereye gidiyordu olaylar?
Bir korkunç patlama oldu sonra, bulunduğumuz bina baştan aşağı zangırdadı. Bomba atılıyor sandık, yerlere fırlattık kendimizi. Sağda solda şangır şungur patlayan cam sesleri. Sokaktan gelen silah sesleri. Camiden yarım saatte bir okunan sela sesi.
Bir ara baktım, tanıdığım-tanımadığım komşularım gelmiş, evde cam pencere olmayan bir alana tıkılmışız hep beraber. Bomba değil binayı sarsıp kornişleri yerinden söküp camları kıran, anlamışız artık. Savaş jetlerinin sarsıntısı. Bunun da insanı rahatlatan bir yanı yok. Her seferinde birbirimize bakıyoruz çaresizlik içinde. Her şey gerçek olamayacak kadar ürkütücü.
Sabah olsa, bari gün doğsa bir şeyler netleşir mi? Bu alacakaranlık kuşağından çıkış var mı?

O gecenin üzerinden 48 saat geçmedi henüz. Bir şeyler netleşti, bazıları hala karanlıkta. Kimileri kutlama yapıyor, kimileri yasta. Ama gerçek şu ki, hepimiz korktuk. Memleketimiz için, kendimiz, geleceğimiz, bugünlerimiz için korktuk.
Şimdi daha büyük bir korkumuz var: Hayır doların çıkması, borsanın düşmesi falan değil, toplumdaki kutuplaşmanın daha da keskinleşmesi. Daha dün, Moda’da çimenlerde oturup içki içenlere saldıranların, kadınların üzerine ‘Dekolteni kapat’ diye araba sürenlerin, genç kızlara ‘Sıra size de gelecek’ diye laf atanların, Gazi mahallesine tekbirlerle yürüyenlerin haberleriyle doluydu twitter.
Yapmayın. Hep beraber yaşıyoruz bu topraklarda. Birbirimize hayatı zindan etmeden yapabiliriz bunu. Gördük işte, bomba düştüğü yerde seni beni ayırt etmiyor. Ülke cehenneme dönerse herkes için dönüyor.
Polis de daha hassas olmalı, göz yummamalı bu tür saldırılara, halini hareketini beğenmediğin insanı taciz etmek bu kadar kolay olmamalı.
Çok naif gelebilir yazdıklarım ama umutlu olmak zorundayız. Bu kabus gecesinden ders alsın da tutunacak birkaç ortak değerle çıksın artık bu toplum.
Mecliste dört partinin ilk kez darbeye karşı bir ortak metne imza attığını gördük. Hiç değilse bunun devamı gelsin.

İnternet medyasına özgürlük

15 Temmuz’dan herkes kendi payına bazı sonuçlar çıkarttı. Benim gördüğüm, en çok konuşulan, internetin ve sosyal medyanın bir gün herkese lazım olacağıydı. Twitter kesilmedi bu kez, internet yavaşlamadı ve bunun faydası görüldü işte. Haber alma ve verme özgürlüğünün önemi anlaşıldı.
Ertesi sabaha TİB’in Medyascope.tv’ye, Gazeteport’a, Can Erzincan TV’ye, ABC Gazetesi’ne erişimi sorgusuz sualsiz, gerekçe göstermeden engellediği haberiyle uyanmamalıydık, değil mi?