Mehmet Soysal

Mehmet Soysal

mehmet.soysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Olağanüstü günlerden geçiyoruz.
Bu ülkenin bin yıllık geçmişine, on yedi devletin tarihine, ayrıntılarına dönüp bakmaya başlarsak, belki anlatması da bin yıl sürer...
“Okları kırıp dağlara çıkma” zamanının gelmediğine hâlâ inanmak istiyoruz.
Ne kadar tarihin sayfalarını geçmişe doğru çevirmeye başladıkça her biri birinden daha beter...
Ve öylesine vahşi cinayetler, kanlı savaşlar, suikastlar, darbeler, ihanetlerle karşılaşırız ki yazmak bile bin yıl sürer!
Tarih tekerrürdür, sözü galiba bu coğrafya için söylenmiş...
Ders almıyoruz.
***
Bin yıldan beri şebekelerin kötü adamları, bütün oyunlarını iyi adamlar üzerine oynamış.
Ve her kalenin içeriden yıkıldığını bilmemize rağmen, sürekli aynı oyuna yenik düşüyoruz.
Dışarıdakiler içimizdekileri hep satın almış...
Etrafımızda ifadesiz yüzler topluluğu dolaşıyor.
Ve tanımıyoruz, bilmiyoruz...
Onlar bize ait her şeyi biliyor, biz onlara dair hiçbir şeyi bilmiyoruz.
Uçurumların eşiğinden dönüyoruz sürekli.
***
Cengiz Aytmatov’un “Gün uzar yüz yıl olur” dediği gibi 15 Temmuz akşamı yaşadıklarımızın akşamından sabaha kadar geçen vakit yüz yıl oldu sanki.
Kanlı bir darbe teşebbüsünün her geçen gün perde arkasındaki gerçekleri öğrendikçe ve bu millete yaşattıkları bir görüntü, resim ve belgeyi gördükçe ağlıyoruz.
Ve millet, polis ve ordu içerisindeki darbe karşıtı olanların ve en önemlisi siyasi iradenin kararlılığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cesareti ve yüreği, inancıyla püskürtüldü...
Bu ülkenin hemen her yerindeki güçlerin etrafını ifadesiz yüzler topluluğu zehirli sarmaşık gibi sarmış...
Yığınla kördüğüm var...
Ve milyonlarca cevabı bilinmeyen soru...
Şimdi onların çözülmesi, cevaplanması, hatta temizlenmesi dönemi başlamıştır...
Öldürüp sonra da cenazeye gelen katiller misali...
Ve sonuç odaklı yaşayanlar aramızda dolaşıyor hâlâ.
**
Tek bir şey var...
Yüzlerce, binlerce belki de ihbar yağıyordur devlete.
Bu ihbarlardaki iddialar delillendirilmeli.
Kimi düşmanını, kimi rakibini, kimi kendisine alan açmayı ve kimileri de kişisel hesapları yüzünden bu oyunları oynayabilir.
Veya bizzat paralel yapıya mensup olanlar olmayanları ihbar edebilir.
Böylelikle sadıkları harcatıp kendilerini gizleyebilir.
Sisler bulvarına kimseyi sokmamalıyız.
Lakin, deliller ışığında kim suçluysa ve paralel ise, kendilerini satmış ise her neyimiz olursa olsun artık affedilmemelidir.
Ve kimin çiftlik evinde
o zatla bir resmi var ise herkesten hesap sorulmalı.
Yargılanmalı.
Paralel yapının mağdur ettiği insanlar da dinlenilmeli.
Ama ekranlardaki
komediye baktığımızda görüyoruz ki hem Amerika’ya kadar gidip çiftlikte resim çektireceksin hem de hiç gitmeyenleri ve namusuyla yaşayanları, mağdur olanları da karalayacaksın.
İşte bir de böyle bir süreç başlatılmak isteniyor,
başlatıldı bile.
Bu yüzden diyoruz ki
TBMM idamı geri getirmeli.
Yoksa, bu ülkenin namuslu ve şerefli insanlarına yazık olacak.