Gündem Büyük illerde hüsran

Büyük illerde hüsran

15.07.2009 - 00:57 | Son Güncellenme:

Nüfus ve ekonomik güç olarak Türkiye’nin en büyük ili olan İstanbul, 2009 ÖSS’de 81 il arasında sayısalda 59, eşit ağırlıkta 64, sözelde 68’inci sırada yer aldı

Büyük illerde hüsran

Üniversitelerarası giriş sınavı ÖSS, bir anlamda Türkiye’nin eğitimdeki başarı haritasını da ortaya çıkardı.
Türk ekonomisinin lokomotifi durumunda olan ve Türkiye’nin en iyi okullarının bulunduğu Ankara, İstanbul, İzmir, Trabzon gibi büyük kentler, ÖSS’de adeta nal topladılar.
Karaman, Aydın, Denizli, Kayseri, Yalova gibi kentler ilk sıralarda yer alırken, İstanbul bu yıl tam anlamıyla kara bir tablo sergiledi.
İstanbul, 2009 ÖSS’de, 81 il arasında “sayısal”da 59, “eşit ağırlık”ta 64, “sözel”de de 68’inci sırada yer aldı. Bu başarısıyla, daha doğrusu başarısızlığıyla Siirt, Bilecik, Iğdır, Bitlis gibi kentlerin arkasında yer aldı. Peki İstanbul’un bu başarısızlığının arkasında ne var?
Pek çok neden bulunuyor. Ama en önemli olanı, çok fazla göç alması ve bu yüzden sınıf ortalamalarının 50’nin üzerine çıkması. Kalabalık sınıflar, ikili öğretim ve öğretmenlerin yaşam zorlukları da bu başarısızlığın diğer etkenleri arasında yer alıyor...

Başarı tesadüf mü, bölgesel mi?

Türk eğitim sistemini değerlendiren en önemli ölçme değerlendirme sistemlerinin başında üniversite giriş sınavları geliyor. Tartışılacak çok fazla yönü olsa da yeterliliği konusunda hemen herkes hemfikir. Yani seçtiği öğrencilerin, başarısında ya da iller bazında yaptığı sıralamada herhangi bir hata gözükmüyor.
ÖSYM’nin yaptığı ölçme değerlendirme konusunda bir kuşku olmadığına göre, o zaman sorgulanması gereken, liselerin ve içinde bulundukları kentlerin başarı durumları.
30 bin öğrenci nasıl oluyor da sıfır puan alıyor? Her yıl, 2 bin civarında lise birincisi nasıl oluyor da hiçbir yeri kazanamıyor ve çok daha önemlisi, yüzlerce liseden tek öğrenci dahi üniversiteyi neden kazanamıyor?..
Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK, yıllardır süren bu başarısızlığın nedenlerini araştırıp kaliteyi nasıl daha yukarı çekeriz diye çözüm yolları araması gerekirken, tam tersini yaptı. Başarı çıtasını aşağıya çekti.

Türkiye fenden kaldı

2009 ÖSS sonuçlarına bakıldığında, neredeyse tüm öğrenciler sınavı kazandı gözüküyor. Başarı oranı yüzde 94. Ama bu nasıl bir başarı ki 30 bin öğrenci sıfır alıyor, 30 fen sorusunda Türkiye ortalaması 4’te kalıyor?
Başarı çıtasının çok altlara çekilmesi nedeniyle bu yıl üniversiteye girmek her zamankinden çok daha kolay olacak. Önceki yıllarda, bir öğrencinin 4 yıllık fakülteleri tercih edebilmesi için yüzde 35’lik bir başarı sergilemesi gerekiyordu. Bu oran geçen yıl yüzde 25’e, bu yıl da yüzde 20’ye indirildi.
Yani bir öğrenci 100 sorudan 20’sini yaptığında ya da 100 üzerinden 20 puan aldığında, devlet üniversiteleri de dahil vakıf üniversitelerinde her fakülteye başvuracak ve kontenjanlar dolmadığı için de yerleştirilecek.
Şimdi bu bir başarı mı? Çok iyi sorgulanması gerekir!
Bu çerçeveden baktığımızda, puan ortalamasında iyi durumda olan kentler, yerleştirme sonuçlarına göre yapılan ikinci değerlendirmede, daha geri sıralara düşebiliyorlar. Çünkü, özellikle vakıf üniversitelerine girmek için ekonomik bir güç gerekiyor ki, o da bu kentlerde yaşayanlardan çok büyük kentlerde yaşayanlarda bulunuyor.
2009 ÖSS’de 60’lı sıralarda bulunan İstanbul’un yerleştirme sonucunda yapılan listede 30’lu sıralara inmesinin nedeni budur.

Ege ve İçanadolu başarılı

Türkiye analizlerine baktığımızda Ege ve İç Anadolu’nun üniversite giriş sınavlarında olduğu gibi OKS, SBS benzeri sınavlarda da hep başarılı oldukları dikkati çekiyor. Burdur ve Antalya ise her yıl Akdeniz’in yüz akı kentleri oluyor.
2009 Ortaöğretim Kurumlarına Giriş Sınavı SBS’de ise en başarılı 10 il sıralaması şöyle: Burdur, Edirne, Eskişehir, Tunceli, Isparta, Nevşehir, Çanakkale, Kırşehir, Kırıkkale, Karabük...
İstanbul’u merak edenler için de söyleyelim. Değişen bir şey yok. 60’ıncı sırada!..
Gerek ÖSS ve gerekse diğer sınavlarda, özellikle de göç almayan, tam aksine göç veren küçük kentlerin başarılı olmasının nedeni ise, eğitim sistemlerinin artık yerli yerine oturmasıdır. Sınıflar kalabalık değil. Öğretmen sirkülasyonu fazla olmuyor. Eğitimin dışında kendilerini kurtaracak farklı seçenekleri yok. Gözde yerler olmadıkları için milli eğitim müdürleri de sık sık değişmiyor...

Büyük kentler neden başarısız?

Sınav sonuçlarını analiz ettiğimizde, aslında ortada çok yüksek bir başarı örneği yok. Sadece sisteme göre başarılılar var. Yani başarısızlar içerisinde daha az başarısız olanlar. Ama başarılıymış gibi sunuluyor. Bu da eğitimdeki kara tablonun kamuflajı olarak dikkat çekiyor.
Büyük kentler neden başarısız sorusuna ise hemen şu üç cevabı verebiliriz:
Sınıflar kalabalık. Öğretmenler mutsuz. Aileler ilgisiz.
Seçenekler elbette daha da artabilir ama öne çıkanlar bunlar. Eğitime yön veren siyasileri, eğitim sistemini ve yönetim kadrolarını ise hiç saymıyoruz. Sorumluluğun en büyüğü zaten onlarda.
Küçük kentler ise kendi içlerinde mutlular. Örneğin Burdur ve Karaman. Öylesine bir coğrafi konumdalar ki, Antalya, Konya, Denizli, Muğla gibi turizmin ve ticaretin çok canlı olduğu, iddialı kentlerin gölgesinde kaldılar. Tek çıkış yolları eğitim olduğu için de ona sarıldılar. Burdur, liseler düzeyinde bilim şenliklerinin en canlı yapıldığı kentlerden biri. Karaman da her şey bir yana, eğitim bir yana diyen bir kentimiz. Eskişehir de her şeyiyle bir eğitim kenti oldu.

Hayırseverlerin desteği etkiliyor

Kayseri ve Antalya ise bu konuda uç örnekler. Hem diğer alanlarda çok önemli bir konumdalar hem de eğitimin önemini herkesten fazla yadsıyan bir konumdalar. Kayseri, hayırseverler sayesinde en iyi öğretim kurumlarına sahip kentlerimizden biri. Antalya’nın şansı ise hep eğitime önem veren vali ve milli eğitim müdürlerine sahip oldular. Sivil toplum örgütlerinin önceliği de hep eğitim oldu. Düzenli eğitim fuarları düzenleyen ender kentlerimizden biri.
Yalova ve Düzce büyük depremde en büyük zarar gören iki kentimiz. İkisi de yerle bir oldu. Toparlanmaları zaman aldı. Ama bir farkla. Yalova, acılarını unutmak için eğitime dört elle sarıldı. Düzce ise geride kaldı. Biri her yıl bir şekilde ilk 5‘e girdi. Diğeri çok gerilerde kaldı.

Doğu başarısız mı?

Ne zaman eğitim söz konusu olsa, Doğu ve Güneydoğu’nun hep ihmal edildiği söylenir. Oysa tablo ortada. Evet, durumları çok iyi değil ama İstanbul’dan da kötü değiller. Örneğin, SBS’de Tunceli 5’inci sırada. Kilis ÖSS sayısal ve eşit ağırlıkta 19, sözelde 23’üncü sırada. Kilis daha önce ilk 5’e de girmişti. Bu ivmeyi kazanmasında da Mehmetçik Dershanesi çok etkili olmuştu.
Bir başka örnek Batman. Çok zor koşullardaki bir kentimiz. Ama o da İstanbul’dan çok daha başarılı. Çünkü kız, erkek fark etmeksizin Batman’daki gençlerin en büyük hayali, üniversitede okumak. Fakirlikten de, terörden de bıkmış durumdalar ve çıkış yolu olarak referansları artık eğitim.

Neden böyle?

Sivas’tan, Edirne’den, Çanakkale’den daha iyi durumdalar.
Merkezi sınavlar, eğitimin MR’ını çeken en önemli argümanlar. Sınavlar da olmasa, eğitimdeki bu çarpık tabloyu hiç görmeyeceğiz. Peki görüyoruz da ne oluyor. Örneğin bu tablodan kim rahatsızlık duydu? Ekonominin, sanayinin, kültürel mirasın ve daha pek çok öncü durumdaki kentlerimizin ileri gelenleri, bu durumu içlerine sindirebiliyorlar mı?
Ders çıkarması gerekenler
Örneğin İstanbul, Trabzon, Rize, Erzurum, Bolu, Bartın, Yozgat, Diyarbakır, bu tablodan kendilerine ders bir ders çıkaracak mı?

Bekleyip göreceğiz.

Milletvekilleri, valiler, belediye başkanları ve kaymakamlar, gelip geçici oldukları için üzerlerinde bir sorumluluk hissetmeseler de, anne babalara bu konuda çok önemli görevler düşüyor. Çocuklarının geleceği için bu tabloyu herkesten çok onların önemsemesi ve düzeltilmesi için girişimde bulunmaları gerekiyor. Yoksa ne yaşadıkları kentler ne de çocukları makûs talihlerini yenebilirler!..
Özetin özeti: Eğitimdeki bu kara tabloyu değiştirmeden, ne terör biter ne ekonomi düzlüğe çıkar ne de AB’ye girebiliriz. Dünyadaki örneklere bakmak yeterli!..

Haberin Devamı

Büyük illerde hüsran