Her ay bir ülkeye ekip gönderip, o ülkenin kültürel, ekonomik ve toplumsal yaşamından kesitler yansıtan bir program hazırlayan CNN International, 2010 yılının son ayında Türkiye’yi ekranına taşıdı. Çok merak etmeme rağmen programı izleyemedim. O programdan bölümler midir bilmiyorum, CNN’in internet sitesi cnn.com’un günlerdir ana sayfasında tuttuğu ‘i-List Turkey’ adlı bir bölüm var.
Fransa, Bahreyn, Gürcistan, Makedonya, Polonya, Nijerya, Malezya, Güney Afrika, Japonya ve Endonezya’dan sonra ‘global seri’de Türkiye’yi işleyen CNN’in internet sitesinde Metin Şentürk portresinden Kapalıçarşı’ya, operadan Mevlana’ya kadar birçok konu yer alıyor.
VİCDANININ SESİNİ DİNLE; BAK, NE DİYOR?
Film, müzik gibi, insanların zevklerine hitap eden işlerde dünyanın en büyük şirketleri bile, onca uzman insan istihdam etmelerine ve tecrübelerine rağmen, ticari açıdan hayal kırıklığı yaratan projelere imza atarken İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın (AKBA) bütçesini yönetenlerin hedefi 12’den vurması beklenemezdi.
Zaten AKBA’nın da böyle bir misyonu yoktu. Onların amacı, maddi destek verecekleri projelerle ‘İstanbul 2010’a katkıda bulunmaktı.
Dün Milliyet’te Yasemin Bay’ın gişede hayal kırıklığı yaratan ‘İstanbul 2010’ projelerine dair güzel bir haberi vardı. İstanbul 2010’un adeta para saçtığı filmlerin hepsinin gişede çakılması tesadüf olabilir mi? AKBA’nın maddi destek verdiği projelerden biri iş yapmaz mı? Şimdiye kadar yapan çıkmadı.
İnsanların sinemalarda ilgi göstermediği o projelere 1 milyon 900 bin ile 3 milyon lira arasında maddi destek verilmesinin altına kimlerin imza attığını, akşam yastığa başlarını koydukları zaman rahat uyuyup uyumadıklarını çok merak ediyorum. Acaba kendilerine, “Namusumuza emanet edilen kamu paralarını, hakkaniyetle harcadık mı?” sorusunu yöneltiyorlar mı? Yöneltiyorlarsa vicdanları bu soruya ne yanıt veriyor? Yanıtını merak ettiğim bir başka soru da şu:
“İstanbul 2010 Ajansı’nın paralarının amacına uygun harcanıp harcanmadığını bu ülkede denetlemesi gereken bir kurum var mı? Varsa, görevlerini layıkıyla yapıyorlar mı?
“Sabahın seher vaktinde ne işin var CNN Türk’le?” diye sorabilirsiniz. Haklısınız. Yeğenim Fatih Şafak, sabah 08.30’da Fulya Acıbadem’de çoğu Karadenizli gibi burundan ameliyat masasına yatıyor olmasa, o saatte CNN Türk’ü dinliyor olmazdım. Sabah hastaneye, CNN Radyo’daki canlı yayınını dinleyerek gittim. CNN Türk’te sabah program yapan Özge Uzun, canlı yayın için Fulya’daki meşhur bir börekçide bekleyen muhabire pas attı. Muhabir, bir süre sohbet ettiği börekçiye şöyle dedi: “CNN Türk’ün en güzel ekran yüzü, şu anda bu işin sırrını merak ediyor ve öğrenmek istiyor.”
Muhabir, Özge Uzun’a bu unvanı layık görene kadar, biz onu nasıl biliyorduk? “Ekranların en güzel ve uzun bacaklı spikeri...” Anlaşılan o ki muhabir arkadaşı Özge Uzun’u bu yakıştırmadan kurtarmak için böyle bir yol seçti.
İyi de CNN Türk’te başka güzel yüzlü spikerler, sunucular da var.
CNN Türk’te, ekran yüzleri arasında bir yarışma yapıldı ve birinciliği Özge Uzun kazandı da, bizim mi haberimiz olmadı? Acaba CNN Türk’ün diğer spiker ve sunucuları ne diyecek bu duruma?