Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bugün, “popüler kültür”e dair konular yok gündemimde... Bugün, hayatın içinden bir şeyler anlatacağım... Daha doğrusu tanık olduğum üç olayı sizlerle paylaşacağım. Çünkü öyle geldi içimden...
Biliyorsunuz PTT, eski PTT değil...
PTT artık banka gibi... Mevduat açmanın dışında bankaların yaptığı her şeyi yapıyor.
Bilinen hizmetlerinin yanı sıra hayli zamandır kredi kartı ödemelerinden cep telefonlarının faturalarına kadar her şeyin ödemesini yapabiliyorsunuz PTT’de...
Emekli maaşını kendisinden alanlara bile kredi vermeye başladı PTT.
Bilmeyen emekliler için söyleyeyim, maaşın beş katı PTT’nin verdiği kredi tutarı... PTT’nin hizmet ağı genişledi, ama personel sayısı aynı.
Emekli maaşımı aldığım için ayda en az bir kere yolum düşüyor PTT’ye...
Hangi şubesine gitsen, kuyruk.
Çünkü müşteri çok, ama onlara bekletmeden hizmet verecek personel yok.
Hangi şubeye gidersen git, durum aynı. Gişelerin yarısı, personel olmadığı için kapalı...
Sıra için fiş alıp, beklemeye başlıyorsunuz, ama oturmak için sandalye yok.
Çünkü şubeler böylesine geniş hizmet ağı ve müşteri yoğunluğu için planlanmamış, küçük.
Sıranın size gelmesi ortalama bir saati buluyor.
O sırada PTT’nin hizmetlerinin tanıtıldığı barkovizyonda ha bire şöyle bir yazı dönüyor:
“PTT işlemler, bir kahve içim süresinde.” Yok böyle bir yalan!
Mesele kahve içim süresi değil ki, asıl mesele kahvenin pişirilip, getirilmesinde...
PTT’ye de galiba Yemen’den geliyor kahve!
Benim gibi 10.58’de sıra fişi almış, işlemini ise 12.02’de yaptırmış biri, böylesine içi boş bir slogana itibar eder mi?
Bankalarda durum farklı mı?
Onların da taktiği aynı:
“Ne kadar az personel, o kadar çok karlılık!”
İşsizlik artmış, müşteriler iki dakikalık bir işlem için saatlerce bekleyip, zaman kaybına uğramış kimin umurunda?

Haberin Devamı

PKK terörünün yarattığı tehlike
Pasta, kek, börek türü yiyeceklerle genelde işim olmaz... Zaten şeker hastası olduğum için hepsi yasak bana... Önceki gün nedense canım birden “Kürt böreği” istedi. Göztepe’de önüme çıkan ilk pastaneye girip, sordum, kasadaki görevli, “Bizde yok, ama isterseniz ilerideki pastaneye sorun” dedi... Çok geçmeden o pastanedeydim.
İçeri girdim, bir masa bulup oturmadan önce, sesi bir hayli açık televizyonun verdiği şehit haberlerini izleyen görevliye, “Kürt böreği” olup olmadığını sordum.
Böyle bir soru karşısında pastane çalışanının vereceği iki yanıt vardır. Ya “Evet, var” diyecek, ya da önceki pastaneci gibi vereceği yanıt “Bizde yok” olacak.
İki seçeneği bir yana bırakıp, “Ne yapacaktınız?” diyecek hali yok ya! Televizyonun sesini biraz kıstıktan sonra sorumu yanıtlayan pastane çalışanının söylediği aynen şuydu: “Bizde ne Kürt böreği olur, ne de Kürt.”