“TRT Müzik, 2009 bütçesini doldurduğu için yapımcılardan gelen 2009 Aralık faturalarını iade etti.”
2010’un ilk günlerinde televizyon dünyasının en yaygın söylentisi buydu...
Aradan iki hafta geçti, geçmedi TRT Müzik için konuşulanlar değişti.
Bu kez söylenen şuydu:
“TRT Müzik, parasızlık nedeniyle dış yapımların çoğunu bitirdi.”
Peki televizyon dünyasında kulaktan kulağa yayılan bu söylentiler doğru mu?
Araştırdım ki doğru...
Açılışı sürekli ertelenen TRT Müzik’i yönetenler anlaşılan öylesine açılmış ki, 2009 için müzik kanalına ayrılan bütçe 2009 bitmeden doldu.
O nedenle TRT yönetimi, TRT Müzik’in Aralık ayında yapması gereken ödemeleri 2010’a kaydırdı...
TRT, program yaptırdığı yapımcılardan gelen faturaları, “2009’un bütçesi doldu, ödemelerinizi 2010’da yapacağız” diyerek iade etti.
Yapımcılar da, aynı faturaları 2010’a girer girmez TRT Müzik’e gönderdi.
Ancak beklenen ödenek henüz çıkmadığı için TRT Müzik o faturaların ödemesini henüz yapamadı. Söylenen o ki TRT, önümüzdeki haftadan itibaren yapacak bu ödemeleri...
TRT Müzik’in aylık harcaması 1 milyon 500 bin liraya çıkınca TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, hemen olaya el koydu.
Geride bıraktığımız hafta TRT İstanbul Televizyonu ve TRT Müzik yetkilileriyle toplantı yapan Genel Müdür Şahin, kurum dışına yaptırılan programların çoğunu kaldırttı.
Hal böyle olunca TRT Müzik’in kimi programları 6’ncı, kimisi 8’nci, bazıları da 9’ncu bölümde ekrana veda etti.
Bu programlardan hiçbiri planlandığı gibi 13 bölümü göremedi.
İbrahim Şahin, TRT Müzik’in iç yapımlarında da tasarrufa gidilerek aylık harcamaların minimuma indirilmesi talimatını verip Ankara’ya döndü...
TRT’nin, “Klip kanalı değil, müzik kanalı” iddiasıyla açtığı TRT Müzik, böylece bir yılı bile doldurmadan, daha ilk aylarında yayınını “tekrar”lar ve kliplerle doldurmaya mecbur oldu.
‘Kartonet’i sundu parasını alamadı
Hülya Avşar’a sponsor desteği
Hülya Avşar’ın Habertürk’teki programının yeni yılda devam edip etmeyeceği merak konusuydu... Çünkü Habertürk’ün Genel Yayın Yönetmeni Yiğit Bulut’un Avşar’i istemediği, programın sponsorluğu için anlaşma yapılan Fiyapı ile sözleşme biter bitmez “Hülya Avşar Soruyor”u kaldıracağı söyleniyordu.
Öğrendiğim kadarıyla Fiyapı, “Hülya Avşar’ın programına yaza kadar sponsor olmaya devam” kararı verdi ve Habertürk’le olan anlaşmasını yeniledi. Sıra Hülya Avşar’ın programının yeni bölümlerinin çekimine geldi. 2010’da yayınlanmış “Hülya Avşar Soruyor” programları sizi yanıltmasın... Onlar 2009’da çekilen bölümlerdi... Bu satırların kaleme alındığı güne kadar Avşar 2010’da Habertürk için program çekmemişti. Sıra şimdi o çekimlere geldi. Bakalım Habertürk de Fiyapı gibi “Avşar’la devam” diyecek mi?
Faik Çetiner, nasıl otobüs şoförü oldu?
Yer Çiçek Bar... Yıllardır “Bizim Stadyum”un hazırlayıcısı ve sunucusu olarak ekranlardan izlediğimiz Faik Çetiner, bir grup arkadaşıyla barda sohbet ediyor.
Masada Çetiner’in arkadaşı tur rehberi Mehmet Işık var.
Çiçek Bar’a yeni takılmaya başlayan kadınlardan biri, Tur rehberi Mehmet Işık’ı görünce yanına gider.
Çünkü, Kurban Bayramı’nda çıktıkları tatilde turun rehberliğini Işık yapmıştır.
Mehmet Işık’la sohbet ettikten sonra bardaki yerine gitmeye niyetlenen kadının gözü Faik Çetiner’e takılır...
“Beyefendiyi bir yerden tanıyorum, ama çıkartamıyorum” deyince rehber atılır:
“Nasıl hatırlamazsın? Beyefendi birlikte yaptığımız turun otobüs şoförüydü...”
Kadın, tanıyamadığı için Faik Çetiner’den özür dileyip, yerine geçer.
Gecenin ilerleyen saatlerinde tekrar masaya gelen kadın, Çetiner’e otobüsünü nereye park ettiğini sorar...
Çetiner de, “AKM’nin yanındaki parkta otobüs” der.
Ve masada otobüs ekseninde derin bir muhabbet başlar...
Çetiner, Yeşilyurt’ta oturduğunu, evine otobüsle döneceğini söyleyince hafif çakır keyif olan kadın, “Ben de Yeşilköy’de oturuyorum, giderken beni de bırakır mısın?” diye sorar.
Çetiner, “Neden olmasın?” diye yanıt verir.
Kadın bu kez Çetiner’e, “Metrobüs yolunu kullanabiliyor musunuz?” diye sorar.
Çetiner’in verdiği yanıt şu olur:
“Kafayı çektiğim zaman bütün yollar benim. Otobüsümle, Metrobüs yoluna da girerim, tercihli yola da...”
Roman okumuyoruz, yazarlarını tanıyoruz!
“Türk halkı roman okumuyor” deniyor.
Bu tespitin doğruluğu konusunda endişem yok.
Ipsos KMG’nin “Türkiye 2010 Beklentiler - Beğeniler” adlı araştırması da bunu apaçık bir şekilde gözler önüne seriyor.
Ankete katılan her 100 kişiden 59’unun “roman yazarı” konusunda bilgi ve fikir sahibi olmaması, yani hiçbir roman yazarı tanımıyor olması da bu yüzden.
Ancak Türk halkı roman okumasa da, roman yazarları hakkında bilgi sahibi...
Çünkü ne de olsa Türkiye yıllardır diziyle yatıp, diziyle kalkıyor.
Reşat Nuri Güntekin, Orhan Kemal, Halit Ziya Uşaklıgil ve Ayşe Kulin’in romanlarını okumamış olabilirler, ama en azından ünlü romancıları, eserlerinin dizi yapılmış olması nedeniyle tanıyorlar.
Demek ki dizilerin böyle yararları da oluyor.
En beğenilen roman yazarı (%)
Fikri yok / Bilmiyor 59
Orhan Pamuk 6
Reşat Nuri Güntekin 5
Yaşar Kemal 4
Ayşe Kulin 3
Halide Edip Adıvar 3
Elif Şafak 2
Orhan Kemal 2
Halit Ziya Uşaklıgil 2
Not: Yüzde 2’den küçük oranlar sıralamaya alınmadı.