Berna Laçin

Berna Laçin

berna.lacin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

FELAKETE SÜRÜKLENMEDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ
Felakete sürükleniyoruz, hem de hızla... Sadece şu geçtiğimiz hafta ülkemizde yaşananlara bakın, Antalya’da tufan, Marmaris’te 5 üzeri deprem ve İzmir’de sel... Biz, hortum denilen felaketi, Amerikan filmlerinden öğrenmiş çocuklarız, coğrafyamızda olmaz böyle şeyler. Oysa bugün, çocuklarımızın yaşamı için bir tehdit! Her lider, elindeki soğuk savaş silahlarını usulca yere bırakmalı ve dünyayı kurtarmak için birlik olmalı. Her ülke derhal önlemini almazsa, tek evimiz olan gezegenimiz elden gidecek! İşte o dakikadan sonra, kimin sınırı daha geniş, kim daha zengin, hangi ırk, hangi din, hangi dil galip, kim kime üstün gelmiş, zerre ehemmiyeti olmayacak! Çünkü bir türlü aramanızda payedemediğimiz hepi topu bir dünya var elimizde, onu da hızla tahrip etmekteyiz. Bir an evvel aklımızı başımıza devşirmezsek, bu noktadan sonrası tufan... Felakete sürüklenmeden önce son çıkıştayız!

Haberin Devamı

Dur demek elimizde
Kendime iş edindim, III. Dünya Savaşı çıkacak bile olsa, ben önce dünya üzerinde sürdürülebilir bir yaşam için uyarı vermeye devam edeceğim. Bunu, ulaşabildiğim herkesin zihnine işleyene kadar, düzenli aralıklarla tekrar edeceğim. Sizden de bu uyarıları yaygınlaştırmak için yardım beklerim. Halk olarak, siyasilere önce bu noktada baskı yapmazsak, hep birlikte dünya adını verdiğimiz bu küçücük topla beraber yok olacağız! Bırakın ülkeleri, her bireyin dünya üzerinde bıraktığı karbon ayak izi, günden güne katlanarak artıyor. Nüfus artışı, sanayileşme ve şehirleşme derken ‘Sera Etkisi’ adı verilen, yani yeryüzüne vuran güneş ışınlarının atmosferdeki karbon sebebiyle dışarı çıkamamasından oluşan küresel ısınma, sürekli tırmanıyor. Bu duruma ‘dur’ demek, insanoğlunun elinde ve bizi yönetenleri uyarmak da dünya vatandaşlığı görevimiz. Çocuklarımızı felaketlerin kucağında bırakmamak için bunu yapmalıyız! İşte dünyanın sonunu hızlandıran başlıca nedenler:
- Kontrolsüz nüfus artışı,
- Sanayileşme
- Küresel enerji talebinde artış,
- Artan şehirleşme ihtiyacı,
- Yeşil alanların azalması,
- Sera gazlarının kontrolsüz biçimde doğaya salınması.

Haberin Devamı

Sürdürülebilirlik...
Sürdürülebilirlik, toplum ve iş düzenini dünyaya uyumlu, duyarlı ve koruyucu yapma çabasıdır. Doğanın sınırlarını tanıyarak, herkes için sosyal adalet ve eşitlik gözeterek, nesiller boyunca sorumluluk taşıyarak hareket etmektir. Sürdürülebilirlik; devletlerin, sivil toplumun ve kurumların gündemine hızla girmeli. Yeni nesil, ‘Sürdürülebilirlik’ eğitiminden geçmeli...

DÜNYANIN DÜZENİNE DAİR ÇARPICI NOTLAR:

FELAKETE SÜRÜKLENMEDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ
- En zengin 62 insanının serveti, dünyanın yarısını kaplayan en az gelirli nüfusun toplamına eşit.
- Türkiye’nin yüzde 22’si, yani 10 evden 2’si yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
- Ülkemizde, ihtiyacın dört katı gıda ve hijyen maddesi üretiliyor. Yılda tahmini, 325 bin ton gıda çöpe gidiyor.
- İstanbul’da her gün dört bin ton gıda çöpe atılıyor.
- Dünya üzerinde her dokuz insandan biri şu an aç.
- Gelişmiş ülkelerde kişi başı 95-115 kg yemek çöpe gidiyor.

Haberin Devamı

Kadınlarla ilgili çarpıcı bilgiler:
- İklim değişikliği ve doğal afetlerde en büyük zararı kadınlar görüyor.
- Dünya genelinde, en fakirlerin çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor.
- Felaketlerden sonra kadınlara karşı cinsiyet bazlı şiddetin arttığı görülüyor.
- Yılda 4 milyon bebek, evdeki kötü hava kalitesinden ölüyor.

FELAKETE SÜRÜKLENMEDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ
Küresel ısınma arttığında;
- Verimlilikte düşüş,
- Deniz seviyesinin yükselmesi ve yerleşim yerlerinin tehlikeye girmesi,
- Nesli tükenen türler,
- İklim değişikliğine bağlı geri dönülemez büyük değişiklikler,
- İnsan nüfusu hızla artarken, tüm canlı nüfusu son 40 yılda yarı yarıya azaldı,
- Canlılar azalırken, karbon ayak izi arttı.

2050’ye dair...
- Şu anda nüfus 7.6 milyar, 2050’de 11.2 milyar olacak.
- Bizden sonraki neslin doğal kaynaklarının yarısını tüketmiş durumdayız, 2050’de üçüncü neslin kaynağını tüketmeye başlayacağız.
- Türkiye zaten şu an nüfusu en yoğun 19’uncu ülke, artan nüfus, 2050’de yoksulluk için büyük tehlike.