Dr.Eser Alptekin

Dr.Eser Alptekin

dreseralptekin@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Genellikle kollarda oluşan ağrılarda ilk nedenlerden biri boyundan kollara giden sinirlere, boyun omurları arasındaki disklerdeki dejenerasyon sonucu oluşan basılardır.
 Basılar nasıl oluşur?
Boyun omurları arasındaki diskleri yani yastıkçıkları tanımak lazım... Diskler genç yaşlarda jelatin veya jöle kıvamındadır. Yani yüzde 78’i sıvıdır. Ortasında bir çekirdek etrafında güçlü bir bağ dokusu vardır. Yaşadığı mikro travmalar ve büyük travmalar sonucu, bütün vücut da genel yaşlanma sürecinde olduğu için disklerde de yaşlanmaya bağlı sıvı oranında önemli ölçüde azalma ve bozulmalar başlar.
 Bozulan diskler kollara giden sinirlere (elektrik kablosu gibi düşünün) küçük veya büyük basılar yapmaya başlar. Bu basılar sonucu sinirlerdeki iletide bazen kısa süreli, bazen uzun süreli kesiklikler oluşur. Kollardaki kasları çalıştıran bu sinirlerin görevlerini tam yapmaması sonucu o kaslarda zayıflama meydana gelir. Hasta bunu kolunun inceldiği, gücünü kaybettiği veya kolunun parmaklarının ağrıdığını ve uyuştuğunu söyleyerek ifade eder. Elinin bazı fonksiyonlarını kaybettiğini söyler.

Vücut ne yapar?
Vücut kararını vermiştir. Daha önemli olduğunu bildiği bu sinirleri korumak ve kolun felç olmasını engellemek için bu sinirlerini ve köklerini koruyan kaslarda spazmlar oluşturur. Boyunda başlayan bu spazmlarda boynun etrafındaki kaslar kasıldığı için boyun omurları düzleşir. Boyuna ait eğim bozulur. Çoğu hasta elinde bir röntgenle “Boynum düzleşmiş” diye hekime başvurur. Bilmez ki burada vücut görevini yapmaya başlamış, o sinirleri korumak için doğal korse görevini yerine getirmektedir. 

Kolun tamamı felç olmaz
 Disklerdeki bu basılar kola giden bütün sinirler üzerinde birdenbire oluşmuyor.
Yani kaslardaki zayıflama (felç gibi) kolun tümünü içine almıyor. Basıya uğrayan sinir koldaki hangi kaslara ileti taşıyorsa o kaslarda sorunlar oluşuyor. Diğerleri sağlam kalıyor.
Sinirler üzerindeki bu basılar ve sıkışmalar boyundaki disklerin dışında, koltuk altında (Brachial Pleksus),  dirsekte (Ulnar Oluk Sendromu), el bileğinde (Carpal Tunnel) de oluşabilir.
Bu seviyelerin altında oluşan sorunlara bakılarak, bunların yeri ve lokalizasyonu tespit edilir. Hasta ısrarla uyuşmalar ve kuvvet kayıplarının dirseğinden aşağıya doğru oluştuğunu söylerse, bu defa dirsek bölgesinin EMG (elektromiyografi) ile incelenmesi gerekir. EMG’de dirseğin altındaki sinirlerde ileti hızları azalmışsa dirsek ve dirsek altına fizik tedavi ve rehabilitasyon programları uygulanır.
Bazı kişilerde sadece el bileği altında yani elde güç kayıpları, kas erimeleri, el becerisinde azalmalar varsa burada da el bileğindeki bağ dokusu kalınlaşmasına bağlı Carpal Tunnel Sendromu dediğimiz problem vardır.
Benim yıllar içerisinde oluşan kişisel görüşüm - bilimsel hiçbir dayanağı yok fakat gözlemlediğim - özellikle boyun fıtıklarında bir enfeksiyonun bu soruna eşlik ettiğidir..
Boyun fıtıklarında en iyi teşhis yöntemi MR (Emar). Yalnız  MR da ülkemizde doğru kullanılmıyor. Ya gereksiz yere her “boynum ağrıyor” diyene MR çekiliyor ya da teknolojik olarak çok eski cihazlar kullanılıyor. Ben bunların teknolojik olarak eski olanlarına şipşak fotoğraf, iyi olanlarına da vesikalık fotoğraf diyorum...

Sadece MRyetmez
Çekilen MR’daki görüntüler de bazen hastanın şikâyetleri ile birebir örtüşmeyebilir. Çünkü bu MR’da görünen basıların da dereceleri vardır. Bazen bu disk taşması, bazen fıtık, bazen de patlamış fıtık olarak karşımıza çıkar. Ağır bir boyun fıtığı diye baktığımız bir MR görüntüsünde, hasta muayenesinde o bulguları göremeyebiliriz. Bazen çok basit bir bası görüntüsü fizik muayenede daha dramatik sonuçlar sergileyebilir. Yani “sadece MR’a bakıp karar vermek yanlış.”
Günümüzde televizyonlar bu yanlış yönlendirmelere yardım ediyor. Eline bir MR ve ya MR sonucu alan kişi ekranda ahkam kesiyor. Böyle bir bakış açısı bilimsel olmadığı gibi etik de değil.

Ameliyatsız tedavi
Yapılması gereken iyi bir fiziki muayenedir. Bu teşhis ve tedaviyle ilgili hekime yön verir. Doğrusu da budur. Türkiye’de boyun fıtıklarının hepsi ameliyat edilir diye maalesef halk arasında ve bazı kesimlerde yanlış bir yaklaşım var. Oysa ki boyun fıtığı hastalarının ancak yüzde 1’i ameliyat edilir. Yüzde 99’u ise doğru yapılacak medikal tedavi ve fizik tedavi rehabilitasyon programlarıyla rahatlıkla sağlığına kavuşur.

HAFTANIN ANISI 
Yakında kaybettiğimiz Fethi Naci Ağabey’i rahmetle anarken onun kitabından kısa bir alıntı yapalım:
Fethi Naci ve sanatçı dostları her yıl baharda gelincikler açtığında Çamlıca tepesine gidermiş. “Bu sene de gelincikleri gördük, bahara merhaba” derlermiş. Bir sonraki baharda aynı tarihte gitmişler. Fakat gelincikler yok. Hepsinde bir hüzün...
Fethi Naci o gün eve döndüğünde vazoda demetlerce gelincik görmüş. Çünkü kızı o sene Çamlıca’da gelincikleri göremediklerini haber almış. Babası için çiçekçiden aldığı gelincikleri eve getirmiş. İleriki yıllarda Fethi Naci kızını bir trafik kazasında kaybeder. Ve kitabının sonunu şöyle tamamlar. “Vefayı yaşadım, vefasızlığı yaşadım. Sevgiyi yaşadım sevgisizliği yaşadım. Dostu yaşadım, dost olmayanı yaşadım. Bir tek ölümü yaşamadım. O da yaşanmaz ki...”
Rahat uyu Naci Ağabey...