Dr. Tanju Sürmeli

Dr. Tanju Sürmeli

tanjusurmeli@yasamsaglik.com.tr

Tüm Yazıları

“Sen aptalsın”, “Asla bir baltaya sap olamayacaksın” ve “Neden biraz kuzenin gibi başarılı olamıyorsun?” gibi ifadeler, çocuğunuzun beyin hücrelerini azaltıyor

Çocukluk döneminde gerçekleşen bu tarzdaki sözel istismarlar, beynin yapısını veişlevini değiştirebilir, kaygıdan intihara kadar birçok sorunun riskini artırabilir.
Bu çocuklarda yapılan beyin taramaları, aynı zamanda duygu ve dikkatle ilgili beyin bölgelerinde azalan aktiviteyi de gösterir.
Harvard Tıp Fakültesi McLean Hastanesi’nden nöropsikiyatrist Doç. Dr. Martin Teicher, çocukluk dönemi istismarının beyne zararını araştırdığı çalışmalarında; beynin hem yapısında hem de işlevinde değişimler olduğunu, bunların yetişkinlerde kaygı, depresyon, şizofreni, kişilik bozuklukları ve intihar riskiyle ilişkili bulunduğunu söyledi. Dr. Teicher, “Bu değişiklikler, fiziksel ve cinsel istismarla sınırlı değil, sözlü saldırının bile gelişmekte olan bir beynin yapılanmasında değişikliğe yol açacağı yönünde her geçen gün artan kanıtlar var. Sözel saldırıya maruz kalmanın, fiziksel ya da aile dışı cinsel istismar kadar güçlü etkileri olabilir” diyor.

Sinir hücreleri küçülüyor
Bu zarar verici etkiler, beynin hassas bölgelerindeki küçülme ve sarayı taklit eden anormal beyin dalgalarıyla ilişkili. Araştırmalar, beynin sağ ve sol loblarını birbirine bağlayan kalın kablomsu sinir hücrelerinin (korpus kallozum) istismara uğrayan çocuklarda normalden daha küçük olduğunu gösterdi. Cinsel istismara uğrayan kız çocuklarında da anormal bir küçülme söz konusu. Teicher, “İnanıyoruz ki, daha küçük bir korpus kallozum beynin iki yarısı arasında daha az bütünlüğe sebep olur, bu da ruh hali ve kişilikte dramatik değişimlere yol açabilir” diye ekliyor.

Duyuların dengesi bozuluyor
Cinsel istismar ya da yoğun sözlü eziyet geçmişi olan hastalar, serebellar (beyincik) vermis (orta hattındaki parçası) olarak adlandırılan beynin bir bölgesinde daha az kan akışı gösteriyor. Vermis, sağlıklı kişilerin duyularını dengede tutmalarında yardımcı olur ancak çocuklukta istismar geçmişi bulunanlarda bu dengeleyici işlev bozulmaya uğrayabilir. Dr. Teicher, vermisin genetik faktörlerden ziyade çevresel faktörlerden ciddi anlamda etkilendiğine işaret ediyor. Ulusal Sağlık Enstitüsü’nden araştırmacılar da dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların sürekli normalden küçük vermis boyutları gösterdiğini tespit etti. Bunu da aşırı hareketliliğe bağladı.
İstismar ve beynin etkilenmesi arasındaki ilişki, stres hormonlarıyla alakalı. Ağır cezalar, istenmeyen cinsel yakınlaşmalar, aşağılama ve ihmalin aşırı stres horman salınımına neden olduğu düşünülüyor. Bu da beyin hücrelerinin birbirine gönderdiği sinyaller üzerinde kalıcı, olumsuz bir etki üretiyor. Sonuç olarak beyin strese karşı aşırı cevap verme durumuna giriyor. McLean Hastanesi’nde yapılan deneyler, örneğin, istismar geçmişi olan hastalarda, istismarsız kişilere oranla iki kat daha fazla anormal elektriksel aktivite olabileceğini ortaya koydu. Sağ elini kullanan istismar kurbanları test edildiğinde, beyinlerinin sol tarafında bozulmalar görüldü. Bu sol taraf bozulmalarının istismar edilen kişilerde depresyon ve hafıza sorunlarının gelişmesine destek verdiğine inanılıyor. Ensest kurbanlarında elektriksel aktivitedeki anomalilerin görüldüğü 1979’dan beri biliniyor.