Gülay Afşar

Gülay Afşar

gulay.afsar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tuna Kiremitçi, son kitabı ‘Uçan Halıların Ayro Dinamik Sorunları’nı hem bir tartışma zemini hem de eğlence vaat eden bir kitap olarak tarif etti. Kitapta çok satan aşk romanları yazmaktan usanan Türkiyeli bir yazarın dünyayı fethedecek bir roman yazmak uğruna yaşadığı sancıları, yer yer eleştirel ve mizahi bir bakış açısıyla anlatıyor.

UÇAN HALILARIN AYRO DİNAMIK SORUNLARI

Tuna’ya göre;
- Mizah tek çıkış, bu dünyayı hakkıyla anlatmak için bir gereklilik.
- Yüzeyde Natalie Portman aşkına diyar diyar dolaşan Kumkapılı Abidin’in çılgın maceraları, ama daha derinde Doğu ile Batı’nın çapraşık ilişkisini, aşk ve nefreti 21. yy. kafasıyla ele alıyor.
- Uçan halılar bir Doğu motifi, Doğu’yla ilgili Batılıların aklına gelen ilk klişelerden biri. Kitabın adı da buradan geliyor.
- Kitabın kahramanı, Batılıların hoşuna gidecek bir roman yazmaya çalışırken Anadolu’yu dolaşıyor, dünyayı daha önce fethetmiş Elif Şafak gibi Konya’ya gidiyor; Kars’ta siyasi roman yazan Orhan Pamuk gibi Kars’a gidiyor.
- Elif Şafak ve Orhan Pamuk’un adları geçiyor ama kimseyi rencide etmek için değil. Çünkü Batı bize diyor ki, “Eğer bana kendini kabul ettirmek istiyorsan bize uçan halı ya da sihirli lamba hikayeleri anlatmalısın.” Doğulu sanatçılar, örtülü veya açık bu mesajı hep almıştır. Yani Batı dışı bütün sanatçıların başındaki dert aynı.
Tüm bu anlattıklarından da anlıyorum ki, aslında Tuna Kiremitçi kitabının bir tartışma yaratmasını istiyor ama bizde edebiyat dünyasından böyle bir beklentisi veya umudu yok. Çünkü dedikodu, haset ve küçük hesaplar yüzünden ‘edebiyat camiası’ diye bir grubun var olamadığını düşünüyor.

Haberin Devamı

IKI YAKAMIZ BIR ARAYA GELDI

Avrupa yakası insanıyız. ‘Karşı’nın huyundan suyundan haberdar değiliz. Bu hafta Caddebostan Fosil’deydim. NTV’de ‘Gece Gündüz’ ekibinde müzik editörüm, ‘Söz ve Müzik Belgeseli’nin yapımcılarından Suat Kavukluoğlu DJ kabinindeydi. Hem müziğin verdiği güzel duyguları, hem de Caddebostan’da barlar sokağı ve çevresindeki enerjiyi çok sevdim. Gençlerin sokakta olabildiği, kız - erkek birlikte eğlenebildiği özgür ortamı beğendim. Her çarşamba Fosil’de Suat’ın hazırladığı playlist’le 70’ler, 80’ler ve 90’larla nostalji akşamlarını kaçırmayın.

Haberin Devamı

‘GURULDAYAN KALPLER‘

Son dönemde vizyona giren yerli filmler kadar vizyon imkanı bulamayan filmler- den de söz eder olduk. Son olarak ‘Guruldayan Kalpler’in
1 Mayıs’taki vizyon tarihi ertelendi. Üstelik bu, ikinci erteleme. Anlaşılan yapımcılar arzu ettikleri kadar salon bulamayınca filmi geri çekiyor. Peki neden böyle oluyor? İlk akla gelen, salonları dolduracak oranda kopyayla dağıtıma çıkmamış olabilirler. Yerli film sayısındaki enflasyon da düşünülürse, az sayıda kopyayla diğerlerinin arasında film heba olabilir.
‘Guruldayan Kalpler’, ‘Geniş Aile’ dizisinden hatırlayacağınız yönetmen Ömer Uğur’un filmi. Senaryosu Caner Gül’e ait. Başrolleri Necip Memili, Devin Özgün Çınar ve Algı Eke paylaşıyor. İlk gösterimi, bu yıl Antalya Film Festivali’nde yaptı. Hatta yarışma filmlerinden biri olması şaşırttı. Altın Portakal jürisinin yüzünü komedi ve gişe filmlerine çevirdiği bile söylendi. Nitekim, Antalya’dan ödül de getirdi. Festival kapsamında da seyircinin en çok ilgi gösterdiği filmlerden biri oldu. Ben de ‘Guruldayan Kalpler’i izleyen şanslı azınlığın arasındayım.
Doğrusu, çok tatlı bir film. ‘Sanat sanat için midir, yoksa halk için mi?’ klişesini sıcak, naif bir anlatımla bir daha ortaya koyuyor. Sanat çevrelerine inceden çuvaldızı batırıyor,
‘kişisel olarak cahil’ olanlara rahat bir nefes aldırıyor.
Yani her kesimden seyirciye ‘bir şeyler’ söylüyor. Umarım, ‘Guruldayan Kalpler’ bu sezon vizyon şansı bulur.