İlk çıktığı 1998 yılından beri sıkı takipçisiyim. ‘Küçük Oteller Kitabı’ndan bahsediyorum elbette. Bu küçük hazineye bakmadan tatile çıkamaz oldum. Son baskısı hem ‘eski dostlar’ı tekrar görmek, hem de yeni oteller tespit etmek açısından şahane bir kaynak

Şimdiye kadar Küçük Oteller Kitabı referansıyla gittiğim hiçbir yer patates çıkmadı. Müjde&Mutlu Tönbekici’nin hazırladığı kitapta yer alan bilgiler merak ettiğim soruların cevabını hep doğru verdi. Bu sorular, her seyyahın ihtiyaçlarına göre değişir:
Otel deniz kenarında mı dağ başında mı? Bütçeme uygun mu? Sahipleri sinir bozacak potansiyel taşıyor mu yoksa bana bulaşmadan, hayatı güzelleştirecek insanlar mı? Klasik yaz tatiline alternatif nereye gidebilirim? Yemekler nasıl? Aile yeri mi yoksa inzivaya çekilebilir miyim?
Liste böyle uzayıp gidiyor. İşin en güzeli, ‘Küçük Oteller’de her otele ayrılan bir sayfa olmasına rağmen bilgilerin özetlenmesi. En iyisi hem kitap sayesinde test ettiğim, hem de test etmeyi kafaya koyduğum küçük otelleri yüksek dikkatinize sunayım...

Haberin Devamı

Alaçatı’nın ilk günleri
Küçük Oteller Kitabı’nda görüp gittiğim otellerin başında, Alaçatı’nın köy olduğu zamanlardaki ‘Sailors’ gelir. Şüphesiz bugün onlarca benzeri var. Ama Saliors, yenilenip büyürken kaliteyi düşürmedi. Sahipleri ekledikleri her detayın hakkını verdiler.

Kaldera’nın muazzam deniziBir başka kaçma yerim de Assos’taki Kaldera. Bektaş köyünün içinde, taştan bir modern şato. Karşınızda Midilli Adası. Denizi, en unutamadığım tarafı: Arabayla üç dakikalık mesafede, 5-6 otel müşterisine ait şahane bir koy. Balık sürüleriyle yüzüyorsunuz, bilmem anlatabildim mi? “Bütün dünyayı unutup günü geçirecek yer” demiş Tönbekiciler. Hakikaten öyle! Gün bitince cin tonik içile...

İsmi anlatıyor: 4reasons
Altı yıl önce keşfettiğim otellerden biri de Bodrum Yalıkavak’taki ‘4reasons hotel+bistro’. Otel sadece tasarımıyla değil, Esra-Ali Akın çiftinin neşesiyle de günler ve mevsimler boyu takılınası, şahane bir sığınak. Tevekkeli değil, Conde Nast ve Sunday Times listelerinde de girmişler. Çok oldu gitmeyeli, kitapta görünce özlediğimi fark ettim!

Gelibolu şekeri
The Gallipolli Houses, Gelibolu Milli Parkı’nın içinde. Camisiyle, köpeğiyle, horoz ve kokusuyla gerçek bir köyün ortasında. Yemekler şahane. Çanakkale Savaşı’na biraz ilginiz varsa rehberliğin âlâsını buluyorsunuz. Assos taraflarına gidecekseniz bir gece molayı burada verin.

Haberin Devamı

Yılın en güzel zamanı

YAZIN YENiLERİ
Küçük Oteller Kitabı’nda gidilesi pek çok köklü otelin yanı sıra, yeniler de var. Şimdiden kenara not ettiklerim şunlar:
Villa Mimosa - Burgazada: Hep İstanbul dışına ‘kaçarız’, ancak yazın İstanbul boşalınca tadına doyum olmaz. Tabii ki deniz kenarına inmek kaydıyla! Adalar’da pek çok otel var ama Tönbekiciler Burgazada’daki Villa Mimosa’yı seçtiyse vardır bir bildikleri: Dantel gibi ahşap işleriyle muhteşem bir köşk!
9 Oda - Bozcaada: Yedi kuşak bir Adalı’nın dedesinden kalma geleneksel bir bina. Her şey sakin, sessiz ve gerçek ada.
7800 - Çeşme: Açıkçası sırf sahipleri ve rakamsal ismi yüzünden önyargılı yaklaştığım, fakat modern mimarisine hayran kaldığım bir yeni otel. İskelesi bile maun. 12 odası ve 42 dairesi var. Burası Boyalık mı, yoksa İspanya’da süper hip bir otel mi, şaşırtacak derecede iddialı. Ve pahalı!

HERKES GiDER EGE’YE...Kalabalıklarla aynı yerde siftinmek, bir yere kadar zevkli. Peki ya canım memleketimin o kadar popüler olmayan canım şehirleri? Hafta sonu kaçamağı yapmak için Küçük Oteller’den üç seçmece:

The Liwan Hotel/Antakya: Yaz sıcakları kavururken zor, ama yaz sonu harika olabilir. 1920’li yıllarda Suphi Bereket’in rezidansı olarak inşa edilen konak, baştan aşağıya yenilenmiş. Fotoğrafına bakıp vuruldum.

Ekodanitap/Rize: Yazın Eda Taşbakır kıvamında kavrulmaktan hoşlanmam. Temmuz-ağustos sıcağında Doğu Karadeniz yaylalarını düşünmek bile insanın içini ferahlatıyor. Çamlıhemşin’de, Fırtına Deresi’nin ‘biraz üstünde’ tarif edilen Ekodanitap, orman içinde Karadeniz yemekleri yemek için harika görünüyor. Tel: 0464 651 77 87

Kar’s/ Kars: Kozmos filmini seyrettiğimden beri Kars merakım iyice arttı. Küçük Oteller Kitabı’nın en son sayfasında, şehirdeki Rus mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan ‘Kar’s’ otelinin içi bembeyaz. Lokantasındaki yemek- ler de harikaymış.

Haberin Devamı

HAFTANIN PARLAYANLARI
ALİ SABANCI: Hürriyet Pazar’da Mehmet Yaşin’in hazırladığı yemekli sohbetler inanılmaz zevkli oluyor. Yaşin’in konuk olduğu son sofra-yemek muhabbeti, Ali Sabancı’nın. Bir insan iştahını bu kadar mı güzel ve komik anlatır? Geceleri mutfağa dalıp fıstık ezmesi kavanozunu bitirmesin diye kilitlenmesini istemiş.

METİN MÜNİR: Geçen hafta ‘Metin Münire’ yazısıyla beni bir kez daha gülümsetti Metin Bey. Milliyet yazarı, “Kadınsız hayat şiltesiz yatağa benzer” derken, erkeklerin ne kadar ev ve mutfak işinden bihaber olduğunu o kadar güzel anlatmış ki! Teşbihte hata olmaz derler, galiba bu durumda ‘şilte’ oluyoruz, ama neyse...

JULIA KRISTEVA: Tanınmış düşünür, yazar, psikanalist Julia Kristeva, İstanbul Psikanaliz Derneği’nin davetlisi olarak İstanbul’daydı. Radikal’de röportajını okurken “Hemen kitapları alına” dedim. Röportajdan alıntı: “Modern insan yalnızlık duygusuyla baş edemiyor, insanlar içselliğini ve özgün fikirlerini kaybediyor, kendilerine ait bir fikir üretemiyorlar.”