Vücudumuzun ihtiyacı olan dolaşımı sağlayan kalp, bu görevini yerine getiremediğinde desteğe ihtiyaç duyar. Özellikle son evre kalp hastaları için uygulanan Yapay Kalp Destek Sistemleri, organın içine veya dışına yerleştirilir. Türkiye’de 4-5 yıldan bu yana yapay kalp destek sistemiyle yaşayan hastalar var.

“Tekniğin tipi hastanın aciliyetine, desteğin ne kadar süreceğine, ne amaçla kullanılacağına göre değişir” diyen Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Kalp Nakli Merkezi’nden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Balkanay, destek sistemlerini anlattı.

Haberin Devamı

Hastaneye başvuran hastalar şöyle değerlendirilir:

1-Kardiyojenik şokta: Müdahale edilmezlerse saatleri sayılı

2-Çok hızlı kötüye giden: Günleri sayılı

3-Güçlü kalp yetmezliği ilaçlarına bağımlı: Haftaları sayılı

4-Tekrar eden ileri kalp yetmezliği bulunan: Ayları sayılı olan hastalara uygulanabilir.

‘İyileşmeye köprü’, ‘yapılacak tedaviye köprü’, ‘başka bir destek sistemine köprü’, ‘karar vermek için köprü’, ‘kalp nakline köprü’ ve ‘yaşama köprü’ amacıyla kullanılırlar. Destekler, cerrahi müdahaleyle kalbe yerleştirilir. Operasyon ortalama iki saat sürer. Komplike vakalarda süre uzayabilir.

Günlük hayata dönüş

Bu hastalar her türlü günlük aktivitelerini yapabilir. Bir işte çalışabilir, seyahat edebilir. Sadece banyo yapmadan önce özel hazırlık gerekir. Bir çalışmada; hastaların yüzde 52’sinin ilk yıl içinde kalp nakli oldukları, yüzde 35’inin desteğe devam ettikleri ve yüzde 12’sinin gelişen bir sebep yüzünden hayatlarını kaybettikleri ortaya çıktı. Nakil olanların 7.5-8 yıl bekledikleri, hastaların 12 yıldan fazla yaşadığı da bildirildi.

Tedaviye tam uyum gerekiyor

Dünya Sağlık Örgütü’nün önerileri doğrultusunda hazırlanan tüberkülozla mücadele yöntemleri sayesinde hastalığın Türkiye’deki yayılımı kontrol altına alınsa da önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ediyor. Sosyo-ekonomik durumu düşük, kalabalık ailelerde daha hızlı yayıldığı bilinen tüberküloz mikrobu herkesi hasta etmiyor. Mikropla karşılaşan kişinin ömür boyunca hastalanma riski yüzde 10. Tüberküloz bulaşıcı bir hastalık olduğundan hastanın aile ve yakın çevresinin de taranması gerekir.

Haberin Devamı

Koç Üniversitesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Dr. Sinem İliaz, tüberküloz tedavisinde hasta uyumunun çok önemli olduğunu belirtti.

Tüberküloz tedavisi klasik olarak ilk iki ayda yoğunlaştırılmış ilaç ve sonrasında en az dört ay devam edecek idame tedaviden oluşur. Yoğun ilaç tedavisi döneminde günde 10’a varan sayıda ilaç almak gerekir. İşte bu süreçte tedaviye ara verilmesi, ilaçların atlanması ya da düzensiz alınması mikrobun direnç geliştirmesine yol açar.

Ülkemizde tüberküloz tedavisi ücretsiz olarak Verem Savaş Dispanserleri tarafından verilir. Yine bu dispanserler tarafından hastaların ilaçları gözetim altında içirilir. Tedavinin seyri sırasında balgam kontrol edilerek mikrobun kaybolup kaybolmadığına bakılır. Hastanın tedaviden yarar gördüğü; öksürükte azalma, kilo alma, akciğer grafisinde düzelme ve balgamda mikrobun olmamasıyla anlaşılır. Akciğer filmi tamamen normale dönmeyebilir ve hastalığın izleri ömür boyunca taşınabilir.

Haberin Devamı

Aşılama, ülkemiz şartlarında zorunludur ve bebeklerin ikinci ayında sol omuz başından yapılır. Aşı tutarsa kabuklanır ve düşer, yerinde iz bırakır. Aşı bizleri akciğer tüberkülozundan korumaz. Akciğer tüberkülozu en bulaştırıcı tüberküloz tiplerinden biri olmasına rağmen, çok daha öldürücü olan tüberküloz tipleri var. Aşı olmak, öldürücü beyin tüberkülozu, beyin zarı iltihabı ve tüm vücutta yaygın tüberküloza karşı koruma sağlar.

Sarı nokta hastaları için özel lens

İngiliz doktor Bobby Qureshi tarafından geliştirilen ve üç yılda bin 500 hastaya uygulanan özel bir lens, sarı nokta hastalığı olanların uzak ve yakın görmelerinde iyileşme sağlıyor. Görmede yüzde 30-35 oranında artışa yol açan lensi, ilk kez Türkiye’de uygulayan Op. Dr. Dilek Uzer, hem hastalık hem de yeni teknik hakkında bilgi verdi.

Maküla, gözün santral görmeden sorumlu bölgesidir. Bu bölgede gelişen maküla dejenerasyonun sebebi tam olarak bilinmemekle beraber; sigara, beslenme bozukluğu, güneşe çok fazla maruz kalma ve genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülür. Belirtileri arasında uzak ve yakını görmede azalma, renklerin belirginliğini kaybetmesi ve insanların yüzlerini tanımakta zorluk vardır.

Hastalığın iki tipi bulunur:

1-Kuru tip maküla dejenerasyonu: Daha çok beslenme yetersizliğinden kaynaklanır. En sık görülen tiptir.

2-Yaş tip maküla dejenarasyonu: Bölgede normalde olmaması gereken damarlar gelişir. Bunların kanaması makülada hasara yol açar.

Maküla dejenerasyonunda kesin bir tedavi olmamakla birlikte son yıllarda kök hücreyle yapılan klinik deneyler ve gen tedavileri ilerisi için umut vaat ediyor. Daha önceleri görmesi çok azalmış hastalara teleskopik gözlükler yazılırdı. Bugünse Eyemax Mono adındaki özel maküla lensi uygulanıyor. Bu teleskopik göz içi mercekleri, görme kalitesini artırıyor.

Sigarayı bırakmak, alkol tüketmemek, sebze-meyve ağırlıklı beslenmek, sağlıklı kiloda kalmak, vitamin ve mineral takviyesi almak hastalıktan korunmada etkilidir.