Türkiye’deki obezite rakamlarına bakıldığında, en çok dikkat çeken grubu çocuklar oluşturuyor. Uzmanlara göre, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının küçük yaşlardan itibaren öğretilmesi gerekiyor

Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi’nden Genel Cerrahi ve Obezite Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Babek Tabandeh, Türkiye’deki obezite vakalarıyla ilgili sorularımızı yanıtladı.

Dünyada ve Türkiye’deki obezite rakamlarıyla ilgili bilgi verebilir misiniz?

Obezite, dünyada açlıktan daha çok ölüme yol açan bir sorundur. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki obezite oranları, yüzde 25-40’ken aynı ülkede sosyo-ekonomik seviyesi düşük olanlarda daha yüksek oranlardadır.

Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan son resmi açıklama 2010 yılına ait. Bu araştırmada erkeklerde obezite yüzde 20.5, kadınlarda yüzde 41... Türkiye genelindeyse kadınlarda yüzde 35’in üzerinde erkeklerde ise yüzde 27’dir.

Haberin Devamı

En korkutucu oransa çocuk grubunda. Türkiye’de çocukların yüzde 8’i obez grubuna girer. 0-5 yaşta obezite sıklığı yüzde 8.5 (Erkek yüzde 10.1, kız yüzde 6.8); 6-18 yaştaysa yüzde 8.2’dir. (Erkek yüzde 9.1, kız yüzde 7.3)

Son 5-10 yılda rakamlar ne kadar arttı?

Resmi rakamlar elde olmasa da, obezitenin giderek artan bir hızla ilerlediği kesindir. Tahminlere göre, bu oran toplumun yüzde 30’undan fazlasını etkiliyor.

Bu artışın sebepleri neler?

En önemli sebep, kuşkusuz bilgisizlik. Kötü beslenme; ucuz besinlerin daha kalitesiz ve daha az besleyici olması. Yani yüksek kalorili ve fazla katkı madde barındırması önemli bir faktör. Gıda endüstrisinin reklam gücü, sağlıklı beslenmeyle ilgili çok fazla bilgilendirme olmasına rağmen, etkin desteğin alınamaması, hareketsiz yaşam, televizyon ve bilgisayar başında zaman geçirmek, spor yapma olanakların azlığı sebepler arasında sayılabilir.

Kimler obez sınıfına girer?

Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının yüzde 15-18’i, kadınlardaysa yüzde 20-25’ini yağ dokusu oluşturur. Bu oran erkeklerde yüzde 25, kadınlardaysa yüzde 30’un üzerindeyse obezite gelişir.

Kimler obezite ameliyatı olmalıdır?

Aslında hiç kimse obezite ameliyatı olmak zorunda değil. Ancak bireyin sağlıklı, verimli, mutlu ve hastalık riskinden uzak yaşaması için obezitenin ortadan kaldırılması şarttır.

Haberin Devamı

Buna göre; bireyin yaşam tarzı değişikliği yapması, gerektiğinde psikolojik destek alarak diyete başlaması, günlük hareketliliğini artırmasıyla gelişme kaydedilebilir. Sorun şu ki, DSÖ verilerine göre, obez toplumun sadece yüzde 1’i kendi başına bu düzeni sürdürebilir. Hastaların yaklaşık yüzde 99’u üçüncü yılın sonunda eski düzenlerine döner. Psikiyatristler ve davranış bilimciler, bunun nedenini bazı beyinsel özelliklere bağlıyor.

DUYGUSAL YEME SENDROMU

Medical Park Elazığ Hastanesi’nden Psikolog Çağla Gül, obezite ile psikoloji arasındaki ilişkiyi anlattı ve yeme bozukluklarıyla ilgili sorularımızı yanıtladı.

Aşırı yeme isteğinin psikolojide nasıl bir karşılığı var?

Yeme bozukluğu piramidinin ilk basamağını; kromozomal anomaliler, metabolizma özellikleri ve psikolojik faktörler oluşturur. Aşırı yeme isteğinde, birey fiziksel değil, duygusal açlığını doyurmaya çalışır. Bu duygusal açlık; çevresel faktörler, genetik yatkınlık, beden algısı, sosyal ortamdan kaçış, depresyon, stres ve sosyo-ekonomik düzey gibi birçok alanla ilgilidir.

Haberin Devamı

Obezite hangi psikolojik sorunları tetikler?

Obeziteyle; depresyon, anksiyete ve sosyal fobi ilişkilendirilebilir. Aşırı kilo almış, boy-kütle endeksi yüzde 30 veya üzeri bireylerde, bazı fiziksel hastalıklar görülür. Ayrıca kişi zevk veren, mutlu eden aktiviteleri yapmaz. Azalan fiziksel aktivite, endorfin düzeyinde değişimlere neden olur. Bu da depresyon ve anksiyeteye zemin hazırlar. Fiziksel aktivitelerde başarılı olamayan, istediği dış görünüşü sağlayamamış, iş bulamayan ve etrafı tarafından sürekli eleştirilen bireyin sosyal fobi yaşaması çok doğaldır.

Yeme davranışları nasıl değiştirilebilir?

Kişi, özellikle hangi durumda duygusal yemeyi başlattığını belirlemeli. Dört sorudan oluşan kişisel bir anket yapılabilir:

1-Ne zamanlarda çok yiyorum?

2-Yerken ne hissediyorum?

3-Yedikten sonra ne hissediyorum?

4-Miktar olarak çok mu yiyorum, yoksa tükettiğim yiyecekler kilo yapan sağlıksız besinler mi? gibi sorulara doğru cevap verip, kendi grafiklerini oluşturmalılar.

Ameliyat yöntemleri ve başarı oranları

Bariatrik cerrahi çerçevesinde üç grup operasyon uygulanır. Birinci grup fazla beslenmeyi engelleyen, çok yemenin önünde bariyer oluşturan mideye kelepçe ve tüp midedir. İkinci grup, alınan gıdanın sindirimi ve emilimini engelleyen veya kısıtlayan duodenal switch ve bilioenterik by pass’tır. Üçüncü grup, birinci ve ikinci grubun birleşmesinden ortaya çıkar. Bu yöntemler uluslararası birçok sağlık kuruluşu tarafından onaylanmıştır. Hastanın yaşı, obezitenin derecesi, yandaş sorunlar, geçirilmiş operasyonlar, ameliyat tipine karar vermede rol oynar. Sonrasında hasta çok daha az miktarda gıda alarak tokluk hissini yakalar. Fakat gıda, protein, vitamin ve lif bakımından yetersizse, hastanın sağlığı bozulur. Paralel olarak solunum sıkıntıları, kalp ve kasların hareketle efor kapasitesi, vücuttaki kas, kemik ve eklem ağrıları da azalır.

Birçok sistemik hastalıkta iyileşme veya tamamen düzelme ortaya çıkar. İlaca bağımlılık azalır. Depresyon ve buna benzer birçok davranışsal sorun çözülür.

PEKİ NEDEN ŞİŞMANLIYORUZ?

Medical Park Antalya Hastane Kompleksi’nden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Esin Şanlı Sayın, obezitenin nedenlerini sıraladı:

Bazı genetik hastalıklar ve hareketsiz yaşam, en büyük nedenleri arasındadır.

Tiroid bezinin az çalışması olarak bilinen hipotiroidi, metabolizmayı yavaşlatarak kilo alımına yol açar. Böbrek üstü bezinde fazla miktarda kortizol salgısıyla karakterize ‘cushing hastalığı’ da risk faktörüdür.

İnsülin direnci, kandaki şekerin dokular tarafından kullanılmaması ve buna bağlı olarak pankreas bezinin daha çok insülin salgılamasıyla gerçekleşen bir durumdur. Bu duruma bağlı olarak kanser (kolon, rahim ve meme gibi) görülme sıklığı da artar.

İnsülin yağlanmayı artıran, kilo alımını kolaylaştıran hormonlardan biridir. Şayet altta yatan bir hormonal hastalık varsa, önce o tedavi edilmelidir. Obezite tedavisinde bugün için bilinen en iyi yöntem, doğru beslenme ve hareketli bir yaşamdır. Özellikle insülin direncini azaltmak için unlu ve şekerli gıdalardan uzak durulması gerekir. Kişi, doğru beslenerek ve hareket ederek kilo verdikçe insülin direnci de azalır.

İhtiyaçtan fazla kalori alıyoruz

Tam dinlenme esnasında kas hareketi yapmadan yaşamı sürdürmek için gereken enerji ‘bazal metabolizma’ olarak değerlendirilir. Bazal metabolizma kişinin cinsiyetine, boyuna, kilosuna ve yaşam tarzına göre değişmekle beraber, kabaca 20-30 kcal X kilo olarak hesaplanır. Günlük yaptığımız aktivite de göz önüne alınarak her bireyin ihtiyacı olan kalori miktarı değişir.

Kilo almada en önemli sorun, ihtiyacımızdan fazlasının kalori olarak almaktır. Özellikle kadınlarda menopoz sonrası metabolizma hızı yavaşlar.

‘Sedanter yaşam’ dediğimiz hareketsiz yaşayan ve glisemik indeksi yüksek gıdalarla (unlu ve şekerli yiyecekler) beslenen kişilerde, obezite riski fazladır. Doğru beslenme ve hareketli yaşam disiplini, çocuklukta başlar. Obezite dünyada sıklığı giderek artan bir sağlık sorunudur. Obeziteyle beraber başta diyabet, kalp hastalığı ve hipertansiyon sıklığı artış gösterir. Obeziteyle birlikte depresyon, eklem problemleri, kanser, uyku apnesi ve akciğer sorunları da artar.

15 ADIMDA KORUNUN

Medical Park Tarsus Hastanesi’nden Diyetisyen Özge Akar Özyaman, obeziteden korunmak için çocuklara aşılanması gereken kuralları 15 maddede özetledi:

1 Sık sık ve azar azar beslenin, 2-3 saatte bir, yani günde altı öğün tüketin. Böylece kan şeker düzeyiniz sabit kalır, metabolik dengeniz bozulmaz.

2 Yemekler TV karşısında değil sofrada, yavaş yavaş çiğnenerek yenmeli. Aksi takdirde, ne kadar yediğinizin farkında olmayabilirsiniz.

3 Günde yedi saatten az, 10 saatten fazla uyuduğunuzda metabolizmanız daha yavaş çalışır.

4 Her öğünde farklı besin türleri seçmeye çalışın, gıda çeşitliliğini artırın.

5 Yemek tabaklarınız küçük, salata tabaklarınız büyük olsun.

6 Kızartma ve kavurma yerine haşlama, ızgara ve fırında pişirme yöntemlerini kullanın.

7 Aşırı yağlı, tuzlu ve şekerli besinlerden kaçının.

8 Fast food yiyeceklerden uzak durun.

9 Enerji miktarı fazla gıdalar yerine, lif ve protein ağırlıklı olanları yiyin.

10 Beyaz ekmek yerine, tam buğday unu kullanılarak yapılanları tüketin.

11 Yüzme veya günlük 45-60 dakika arası tempolu yürüyüş, en yüksek kalori harcatan sporların başında gelir.

12 Araba yerine toplu taşıma, asansör yerine merdiven kullanmak günlük harcadığınız kaloriyi artırır.

13 Metabolizmanın hızlı çalışması için günde 8-10 bardak su için.

14 Günde 1-2 adet kahve, 4-5 bardak çay, 1-2 kupa bitki çayı, 1 soda için.

15 Yüksek kalorili, asitli ve alkollü içeceklerden uzak durun.