Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fethi Paşa Korusu’nda yapılan garip inşaat işleriyle ilgili Cengiz Holding’den dün açıklama istemiştik.
Cengiz Holding Koordinatörü Ömer Mafa arayarak merak edilen konularda bilgi verdi. Önce sözü geçen arazinin Fethi Paşa Korusu’nun dışında olduğunu belirtti.
Arazinin tapuda “0” lira gösterilmesiyle ilgili olarak da...
Hüseyin Avni Paşa Köşkü ve arazisinin yüzde 65’inin TMSF’den, yüzde 35’inin ise Zeynel Abidin Erdem’den toplam 51 milyon liraya satın alındığını ancak tapular birleştirilirken usulen “0” lira gösterildiğini anlattı.
Hüseyin Avni Paşa Köşkü iki yıl önce tuhaf şekilde yanmıştı.
Ömer Mafa köşkün bire bir şekilde yani aynen inşası için hazırlıkların tamamlandığını, inşaatın yakında başlayacağını sözlerine ekledi.
Son şikâyetlere yol açan düzenlemeye gelince... Söylediği şuydu:
- Arazinin alt tarafında bir toprak kayması görüldü. Bu kaymayı önlemek için orada teraslama yapıldı. İş makinesi sokulmasının sebebi budur.
Ömer Mafa gayet kesin ifadelerle söz verdi:
- Bu arazide kesinlikle rezidans vs. tipi inşaat yapılmayacaktır. Köşk onarıldıktan sonra bir prestij binası olarak kullanılacaktır. Bir ihtimal “Şaban Cengiz Vakfı”nın yönetim binası olabilir. Ancak çevresine başka bina yapılması kesinlikle söz konusu değildir.
Sözlerin tutulmasını bekliyoruz...

Dostunu söyle bana

Suudi Arabistan kraliyet ailesinden Prens Nawaf Al Saud, iki oğlu ve Savunma Bakanı Prens Muhammet Bin Salman, Bodrum’da bikinili mankenlerle birlikte tatil yaparken fotoğraflandılar. Mankenler, çalan şarkılar eşliğinde yatta sık sık prens ve şeyhlerle dans ettiler.
Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı yata 302 nolu Sahil Güvenlik botu eşlik etmiş...Aile tatiline Yunanistan’da devam edecekmiş.
Suudi Arabistan’da malumunuz kadınlar değil bikini giymek, tesettürsüz sokağa çıkamaz. Yanlarında erkek olmadan kapıdan dışarı adım atamaz.
Prens’in bu âlemi ülkesinde tepki çekmez mi? Çekmez.. Çünkü bu tatili hiçbir gazete yazamaz...
Suudi Arabistan halkı olayı yabancı kaynaklardan öğrenirse ne mi olur? Bir şey olmaz. Çünkü halkın tepki gösterecek bir mecrası yoktur. Tepki gösteren de Kral ailesine hakaretten kodesi boylar.
Suudi ailesini ayakta tutan da zaten halk değil ABD ve İngiltere’dir...
Suudi ailesi petrol ve hac gelirlerinin önemli bölümünü Batı’dan silah alımına harcar, tacı ve tahtını bu şekilde garanti eder.
Türkiye’nin bölgedeki en sevgili dostu da Suudi’lerdir. O kadar ki Arapça okullarımızda ilkokul ikinci sınıfa kadar indirildi. Elimizde kanıt yoksa da... Eğitime Arapçanın bu kadar yoğun şekilde sokulması Suudi kral ailesini memnun etmek içindir diye düşünüyoruz.
Arkadaşını söyle bana kim olduğunu söyleyeyim sana, diye bir söz vardır.. O misal... Dostumuz, rol modelimiz işte bunlar...

AT

AKP Çerkezköy İlçe Sekreteri Mustafa Karataş, internetten “Ödüllü soru: Attan düşüp gazi olan kimdir?” diye bir soru paylaşıyor.
Soruya AKP Çerkezköy İlçe eski başkanlarından Alaettin Demirbağ, “Mustafa Kemal Atatürk” diye yanıt veriyor. AKP’li yöneticilere sosyal medya üzerinden tepki yağıyor. AKP’den flaş bir hamle geliyor. İlçe Sekreteri Mustafa Karataş’ın partideki görevine son veriliyor. Soruya ‘Mustafa Kemal Atatürk’ cevabını veren AKP Çerkezköy eski İlçe Başkanı Alaettin Demirbağ ise il disiplin kuruluna sevk ediliyor. Burada soruyu soran Karataş değil “Atatürk” cevabını veren Demirbağ hakaret suçu işlemiştir. Peki neden Karataş’ın görevine son veriliyor?
Acaba diyoruz “Attan düşüp gazi olan kimdir” sorusu başka bir ismi mi akla getirmiştir. Esas tepki bu yüzden gösterilmiş olmasın...

Haberin Devamı

Nitelikli Suriyelilere vatandaşlık verilecekmiş!
“Başbakan seçerken” düşük profilli,
“vatandaş seçerken” yüksek profilli olsun isteniyor…
Akif Kökçe


ABUK

Bakırköy Kadın Cezaevi’nde mahkûmların kitap talepleri kişi başı 15 adet ile sınırlandırılırken, haziran ayından itibaren dışarıdan gönderilen kitaplar da mahkûmlara verilmedi.
CHP Adana Milletvekili Av. Elif Doğan Türkmen konuya ilişkin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle yazılı soru önergesi verdi.
Merakımız... Cezaevindeki kadınlar 15 değil 30 kitap okurlarsa bundan kim nasıl zarar görür...
Cezaevlerinin işlevi suçluları topluma kazandırmak değil midir?
Mahpusların kitap okuması bu amaca hizmet etmez mi?
Ülkede onca sorun varken böyle yapay sorunlar üretmek kime ne kazandırır?