Gündem Cinayette ihmali olanların ifadesi dahi alınmadı!

Cinayette ihmali olanların ifadesi dahi alınmadı!

13.11.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

AYM’nin oybirliğiyle aldığı kararda, Dink’in öldürülmesine ilişkin yürütülen soruşturmanın etkili yapılmadığına dikkat çekildi

Cinayette ihmali olanların ifadesi dahi alınmadı

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) ailesinin Hrant Dink cinayetiyle ilgili yaptığı bireysel başvuruda, “etkili soruşturma yapılmadığı” gerekçesiyle verdiği ihlal kararının gerekçesi Resmi Gazete’de yayımlandı. Gerekçede Avrupa İinsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına rağmen cinayette ihmalleri olan veya cinayet organizasyonunda yer alan kamu görevlilerinin ifadelerinin dahi alınmaması nedeniyle “yaşam hakkının” usuli yönden ihlal edildiği belirtildi. AYM kararında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kamu görevlileri ile ilgili soruşturma kapsamında 45 tanık ile 3 gizli tanığın dinlediği, ayrıca Dink cinayeti sanıklarının Ergenekon, Zirve, Balyoz ve Kafes davası sanıkları ile irtibatlarının olup olmadığının HTS (arama detayları) kayıtlarının çıkarılarak araştırıldığı ortaya çıktı. Savcılığın ayrıca AYM’ye kamu görevlileri hakkında “suç organizasyonunda yardım ve ihmal suretiyle öldürme” suçlarından soruşturma yürütüldüğü bilgisini de verdiği anlaşıldı.

Haberin Devamı

Üç gizli tanık dinlendi
AYM kararında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile yapılan yazışmalara yer verildi. Buna göre başsavcılığın AYM’ye Dink ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu’na soruşturma dosyanın bir örneğinin verildiğini belirttiği, 10 Aralık 2010-8 Mayıs 2014 arasında 45 kişinin tanık, üç kişinin gizli tanık, sekiz kişi ifade sahibi olarak dinlendiği, cinayete karışan sanıkların Zirve Yayınevi, Ergenekon, Balyoz ve Kafes davalarında yargılanan sanıklarla irtibatlarının bulunup bulunmadığı konusunda HTS raporunun çıkarıldığı, 20 Mayıs 2014’te İstihbarat Daire Başkanlığı’ndaki telefon sorgulamalarına ilişkin kayıtların silinmesi konusunda yürütülen soruşturma raporunun alındığı, kamu görevlilerinin suç organizasyonuna yardım niteliğinde eylemlerinin bulunup bulunmadığı, şüpheli görülen kişilerin çağrılıp dinlenmesi aşamasına gelindiğine” ilişkin bilgi verildiği belirtildi.
AYM’nin oybirliğiyle aldığı kararda AİHM’nin kararından sonra kamu görevlileri hakkında yürütülen adli işlemlere ve Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Raporu’na yer verildi. Üçüncü kişilerin eylemleri sonucu ortaya çıkan öldürme olaylarına yönelik devletin kapsamlı ve etkin bir cezai soruşturma yürütmesi yükümlülüğü bulunduğu vurgulanan kararda, devletin yaşam hakkı ihlallerinde maddi ve usul açısından sorumlulukları bulunduğu anlatıldı. Maddi sorumluluğun gereği olarak devletin ölümlerin önlenmesi için gerekli tedbirleri alması, usuli sorumluluğun gereği olarak da “doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmi bir soruşturma” gerektiği ifade edildi.
Kararda “Kamu makamlarının önlem almadaki başarısızlığı nedeniyle cinayetin işlenmesi sonucu gerçekleşen hak ihlali ile ilgili başvurucuların mağduriyeti AİHM kararıyla ortadan kalkmıştır. Başvurucuların mağdur sıfatı sona erdiğinden aynı ihlal nedeninin ikinci kez AYM’ce incelenmesinde hukuki yarar yoktur” denilerek yaşam hakkı ihlalinin maddi açıdan incelenmesinin reddedildiği belirtildi. Yine AİHM’nin ölümde ihmali olabilecek kamu görevlilerinin tespitine yönelik etkili soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle yaşam hakkının usuli boyutunun da ihlal edildiğine karar verdiği anımsatılarak başvurucuların mağdur sıfatının ise sona ermediği ifade edildi.

‘Soruşturmayı zayıflatmıştır’
“Cinayetin gerçekleştiği tarihten bireysel başvurunun inceleme tarihine kadar halen olayla ilgili ihmalleri olduğu ileri sürülen kamu görevlilerinin bağımsız adli birimlerce soruşturulmamış ve olaydaki rollerinin belirlenmemiş olması soruşturmanın etkililiğini zayıflatmıştır. Dink’in öldürülmesi sürecinde sorumluluğu olduğu iddia edilen kamu görevlileri ile ilgili soruşturmaların sistemik ve uygulamadan kaynaklanan bazı sorunlar nedeniyle istenilen seviyede tarafsız, etkin, düzenli ve hızlı sürdürüldüğünü söylemek mümkün değildir” denilen kararda AİHM değerlendirmelerinin gereği gibi dikkate alınmadığı belirtildi.
‘Özenli yapılmadı’
Kararda ayrıca kimlikleri tespit edilen kamu görevlilerinin, cinayetin üzerinden uzunca bir süre geçmiş olmasına rağmen halen ifadelerinin bağımsız adli birimlerce alınamadığı, rollerinin saptanamadığı, öldürülenin yakınlarının ancak kendi çabalarıyla soruşturma sürecinden haberdar olabildikleri, soruşturmanın makul bir özen ve hızla yapılamadığı vurgulandı.