Cumartesi Altı yıldır "Beklenen" albümü sonunda çıktı

Altı yıldır "Beklenen" albümü sonunda çıktı

04.06.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Popçu, cazcı, enstrümanist, vokalist... Fatih Erkoç altı yıl sonra, "Beklenen" albümüyle pop dünyasına geri döndü. Erkoç: "Ben caz da söylesem, en ticari şarkıyı da söylesem insanlar iyi kabul ediyorlar. Çünkü hangi tarzı yaparsam yapayım, içinde hissediyorum"

Altı yıldır Beklenen albümü sonunda çıktı

aslicak@milliyet.com.tr En güzel aşk, ayrılık şarkılarından biriydi "Ellerim Bomboş". "Oynatmaya Az Kaldı" çok iyi anlatıyordu bazen herkesin söylemek istediklerini. "Yana Yana"yı hâlâ ara ara hatırlayıp mırıldananlar var. Ama tüm bu şarkıları yaratan, herkese sevdiren Fatih Erkoç uzun bir süredir ortalarda yok. Arada sırada birkaç konser. Bazen caz kulüplerinde çıktığını duyuyorduk. Trombonuyla orkestralarda çalıyordu. Bir de "Fatih Erkoç'la Yankılar" diye TV programı yapıyordu. Ama albüm? Herhalde artık pop müzik yapmayacak diye düşünürken tüm bestelerin kendisine ait olduğu "Beklenen" adlı albümüyle karşımıza çıktı. Altı yıldır bulunduğum her ortamda beni tanıyanlar "Neredesiniz Fatih bey, bekliyoruz yeni albümünüzü" diyorlardı. Bu yüzden de albümün adını "Beklenen" koyduk. Bir pop albümü yapacaktık, 3-3,5 yıl önce bir yapımcıyla anlaştık. 20-21 tane şarkı hazırdı zaten. Aranje de edildi bir kısmı ama yapımcı arkadaşımız "Ben bunları beğenmedim" dedi. Benimle başka bir proje yapmak istedi. Ama yine sorunlar çıktı. "Öğretmenler sağ olsun saygı gösteriyorlar, öğrenciler de tuttuğum notları alıyorlar" Altı yıl biraz uzun değil mi? Ne oldu? Vaz mı geçmiştiniz bir pop müzik albümü yapmaktan yoksa yapmak istediniz ama engeller mi çıktı? Tabii. Şimdi bu albümden sonra altı-yedi albümü içeren "Miras" isimli bir projemiz var. Bir albüm Türk sanat müziğinin iyi eserlerinden, bir albüm halk müziği şarkılarından, bir diğeri caz parçalarından oluşacak. Bir albümde benim duyulmamış şarkılarım olacak. Ayrıca tango albümü, yabancı pop ve eski, Türkçe şarkıları yorumladığım albümler olacak. Tabii sponsor lazım. Artık o kadar ara vermezsiniz... 1967'den beri profesyonel müzik yapıyorum.n 90'lı yıllarda popla çıktınız. "Niye pop yapıyorsun, yakışıyor mu?" diyenler olmuştur. Tabii, tabii. Siz ağır bir adam gibi görünüyorsunuz. Tromboncusunuz. Orkestralarla çalışıyorsunuz. Evet, ben daha iyi anlatamazdım. Kendimi övmek istemem ama menajerimin söylediği bir söz var: "Fatih Erkoç ne yaparsa iyi yapar." Yani ben caz da söylesem, en ticari şarkıyı da söylesem insanlar iyi kabul ediyorlar. Çünkü hangi tarzı yaparsam yapayım, içinde hissediyorum. Ayrıca özellikle popu cazdan daha çok yaşantımda tutmak zorunda kaldım. Konservatuvarın ikinci sınıfındayken, 16 yaşındayken piyasa dediğimiz yerlerde çalmaya başladım. Ama yaptığınız popu da saygıyla karşıladı çoğu. Eğlenceli, güncel ama kaliteli diyenler oldu. Kaçarak gidiyordum. Şunu da belirteyim; konservatuvarı bitirmeden ayrılmıştım. 49 yaşında tekrar girdim. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda bu üçüncü yılım. Konservatuvardan laf etmediler mi? Saygı gösteriyorlar sağ olsunlar. Bazıları "Sadece sınavlara gelsen yeter" diyor. Öğretmenler nasıl davranıyor size? Onlar çok takdir ediyorlar beni. Devamsızlığım neredeyse hiç yok. Bir de ben derste iyi not tutuyorum, notlarımdan fotokopi aldıkları oluyor. "Bizim canımız yok mu? Biz de denizden, güzel kadınlardan bahsetmek isteyemez miyiz?" Öğrenciler? Bizim canımız yok mu? Evliyim ama herkesin hoşuna gider, güzele bakmak sevaptır derler. Denizi seviyorum, güzeller arasında kendimi daha iyi hissedeceğim. Bunun ağırlıkla, müzisyenlikle ilgisi yok. Bunu "en babası" da öyle hisseder, "en lay lay lomu" da. Önemli olan yakıştırmak. Ben pop yaptığım zaman yakıştırabiliyorsam kendime, caz yaptığımda da yakıştırabiliyorsam tamamdır. Ama baktığın zaman hangi cazcı Türk sanat müziği söyleyebilir? Tabii bunun tersi de geçerli. Neyse yine aynı konuya döneyim. Ağır, müzisyen adamsınız. Sonra bir şarkı yapıyorsunuz, "Sarışınlar, esmerler, kumrallar beni bekler... Teknede içkiler..." diyorsunuz. Bu albümdeki ilk şarkıdan bahsediyorum. İyice yadırgıyorlardır. İnsanların beni koydukları yerden çok memnunum. Zaman zaman "Fatih, hak ettiğin yerde değilsin" diyorlar. Hayır, hak ettiğim yerdeyim. Daha yukarılara çıkamadıysam benim hatamdır. Ben hatırlıyorum, yıllar önce bir TV programına Sezen Aksu telefonla bağlanmıştı ve "Türkiye'nin en iyi erkek vokali Fatih Erkoç'tur" demişti. Bunun sizce değeri bilindi mi? En sevdiğim şarkıcı Zuhal Olcay. Bir de türkü söylerken Zara'yı çok beğenirim. Siz kimleri beğenirsiniz? "Caz kulübünde 'Ellerim Bomboş'u istediler" Ender de olsa isteyen oluyor. Kerem Görsev'in kulübünde bir kere "Ellerim Bomboş"u istediler mesela. Kız Edirne'den gelmiş. "Burası caz kulübü ama" dedim. Israr etti, söyledim. Altı yıl diyoruz ama siz müzik yapmaya devam ettiniz. Orkestralarla çaldınız. Konserler verdiniz. Kulüplerde arada sırada çıkıp caz yaptınız. Caz kulübe gelip de "Bir de 'Ellerim Bomboş'u çalar mısınız?" diyenler, "Oynatmaya Az Kaldı"yı isteyenler oluyor mu? "Ellerim Bomboş"tan beri 12 yıl oldu. 12-13 gün önce İzmir'de bir konser verdik. 12-25 yaş arası bir seyirci vardı. "Ellerim Bomboş"u hepsi ezbere söylediler. Umarım bu albümle de böyle bir şeyi yakalarız. Sizin klasikleriniz oldu "Yana Yana", "Ellerim Bomboş". Herkes hâlâ mırıldanıyor. "Karıma yazdığım şarkılar tutar" "Ellerim Bomboş", "Yol Verin A Dostlar" gibi... Bu albümde de "Gitme" ve "Sensiz Ömür Benden Vazgeçiyor" var. Ona yazdığım şarkıların tutacağına ben de çok inanıyorum. Siz galiba şarkılarınızın çoğunu karınıza yazıyormuşsunuz. Hatta o da "Bana yazılan şarkılar tutar" diyormuş. Doğru mu? "Küs" diye bir şarkım var, orada özetle "Ben seni kırmışsam, kaba adam de, dangalak de geç" diyorum. Bunu da kardeşim Sinan Erkoç için yazdım. Zaman zaman birbirimizi yiyoruz. O da kafasına takmasın, benim için öyle desin, geçsin istiyorum. Başka birileri için yazdığınız şarkılar var mı bu albümde? Evet. İki tane motosikletim var. Biri Bodrum'da, gezmek için kullandığımız ufak bir Scooter. Diğeri ise burada, İstanbul'da. Bir BMW 1100 GS. Karımla motosikletle Bodrum'a gittiğimiz de oluyordu ama artık yaşlandık herhalde, popomuz falan ağrıyor. Sizin bir de motosiklet merakınız var...