Cumartesi Anne-babası gibi polis olacaktı

Anne-babası gibi polis olacaktı

02.06.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Semih Kaplanoğlu'nun Cannes'da gösterilen "Yumurta" filmindeki başrolüyle dikkat çeken Saadet Işıl Aksoy'un hem annesi hem babası polis. Liseyi bitirdiği dönemde o da polis olmayı düşündü

Anne-babası gibi polis olacaktı

Aksoy filmde başrolleri ödüllü oyuncular Nejat İşler ve Ufuk Bayraktar ile paylaşıyor: "Bana çok yardımcı oldular. Nejat İşler 'Şu şöyledir, bu böyledir' demese bile ondan çok şey öğrendim. Ufuk Bayraktar ise hep benimle empati kurmaya çalıştı."Ünlüler genelde röportaja gelmeden önce saçına ve makyajına bir mesai harcar. Aksoy'un böyle bir derdi yoktu sanırım. Makyajını arabada yaptı, fotoğraf çekilirken rüzgarın dağıttığı saçlarını elinin tersiyle itmekle yetindi. Zaten güzel olduğu için mi dert etmiyordu yoksa bunları dert etmediği için mi güzeldi, bilemiyorum."Yumurta" Cannes'da çok iyi eleştiriler aldı, Yönetmenlerin 15 Günü bölümünde mansiyon kazandı. Fransa'nın saygın gazetesi Liberation, Aksoy'la ilgili olarak "Çok yetenekli ve çok güzel" diye yazdı. Filmin Türkiye'de gösterilmesine hayli zaman var. Ama siz Saadet Işıl Aksoy'u şimdiden tanıyın. Saadet Işıl Aksoy, Semih Kaplanoğlu'nun bu yıl Cannes Film Festivali'nde yarışan "Yumurta" adlı filmin başrol oyuncularından. Henüz 23 yaşında. "Yumurta"dan önce iki dizide ve birkaç reklam filminde rol almış. Ben ise onu daha önce hiç görmemiştim. Bu kadar güzel bir kızın medyanın gözünden kaçmış olmasına şaşırdım. 10-15 yaşlarındayken annem hep görevde oluyordu. Sürekli bir yerlere koşturuyordu. Evi de aynı düzende götürmeye çabalıyordu. Annemi bu yüzden takdir ederim. Liseyi bitirirken acaba polis olsam nasıl olur diye düşünmüştüm. Sonra vazgeçtim. İnsanlara annemin ne iş yaptığını söylediğimde "Aaa çok serttir o" gibi tepkiler geliyordu ama değildi. Sokakları bildiği için içinde telaşa kapılmış olabilir ama bana yansıtmadı. Hem annem hem de babam da beni kendi halime bıraktı, kendi kararlarımı vermemi istediler ama uzaktan beni izliyorlardı sanırım. Anneniz bir dönem İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı'ymış. Böyle bir annenin kızı olmak nasıl bir şey? Millet "Tamam ya, biz uzak duralım" diyebilir ama öyle bir durum yok. Erkeklerle büyümenin üzerimde olumlu etkileri olduğunu şimdi görüyorum. Evde hep kalabalık ve gürültülü bir ortam, eğlence vardı. Kalabalık bir ortamda büyümenin sonucunda insanlarla kolay diyaloğa girebiliyorum. İki erkekle büyümek çok zevkliydi. Evde futbol falan oynuyorduk. İki abiniz var. Aynı zamanda çok güzelsiniz. Size yaklaşmak o kadar kolay olmamalı. Emekli oldu. O da başkomiserdi. Babanız ne iş yapıyor? Evet. Annemle babamın odasında duruyordu. Silahtan çok korkarım, dokunamam, çok rahatsız olurum. Küçükken annemle babam eline silah aldığında odadan çıkıp gidiyordum. Evde silah vardı muhtemelen. Bana hep kendi ayaklarım üzerinde durmam gerektiğini hissettirdi, çok destek oldu. Beni küçüklüğümden beri yaz aylarında yurtdışına gönderdi. Çocukken bana acayip düşkündü, evin küçük kızıydım. Annem dengeyi sağlıyordu. Babanızla ilişkiniz nasıl? "Replik ezberlerdim" Sinemaya çok ilgim vardı. Replik ezberleyen bir tiptim. Üniversitede seçmeli film dersleri almaya başladım. Pera Güzel Sanatlar'da kamera önü oyunculuk eğitimi olduğunu duydum. Harun Özakıncı "Derslere katılabilirsin. Seversen devam edersin" dedi. Gittim ve ortam çok hoşuma gitti. Sürekli doğaçlamalar ve kendi çapımızda film analizleri yapıyorduk. Atölye çalışmaları bittikten sonra Harun Özakıncı bizi ajanslara yolladı. Harika Uygur'un ajansına girdim. Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunusunuz. Oyunculuğa nasıl bulaştınız? Ritmix reklamıyla başladım. Sonra sırasıyla "Güz Yangını" adlı dizide, Nescafe reklamında ve "Esir Kalpler" dizisinde oynadım. Ondan sonra uzun bir süre bir şey yapmadım. Tezimle uğraşıyordum. Sonra dizilerde rol aldınız. Çok zor oluyordu. Okul biraz uzadı ama sırf bu yüzden değil. Florida'ya öğrenci değişim programına gittim bir dönem. Orada daha az ders alabildim. Okul bitince "Yumurta" filmi gündeme geldi. Hem okul hem oyunculuk zor olmuyor muydu? "Fotoğrafına baktığımda bana çok gerçek göründün" dedi. Bir monolog yapmamı istediler. Oradan çıktığımda "Herhalde olmaz" diye düşünüyordum. Ama tekrar çağırdılar. En son Semih Kaplanoğlu'yla görüştüm. "Kafamdaki kıza çok benziyorsun" dedi. Konuşkanımdır ama bazen çok çekingen oluyorum. O durumum onu etkilemiş, onu kafasındaki kıza benzetmiş. Tipimden de etkilenmiş. Bir yıl ara ara görüştük, bana karakterle ilgili ipuçları verdi. Semih Kaplanoğlu'nun sizi seçme nedeni neydi? "Mutlu ve huzurluyum" Henüz değil. Kazanıyorum ama proje olmadığında kazanmıyorum. Oyunculuktan para kazanıyor musunuz? Aklıma geliyor tabii ama kafaya takmıyorum. "Beş yıl sonra para kazanamazsam ne yaparım?" diyerek yaşayamıyorum. Şu an oyunculuk yaptığım için mutlu ve huzurluyum. Bu size riskli gelmiyor mu? Cannes'a yaklaştığımızda uçağın camından dışarı baktım. Bulutlar bambaşkaydı, sanki dünyaya ait değildi. Öyle bir psikolojideydim. Bir şeye binmişim ve o beni gerçek dışı bir yere götürmüş gibi hissettim. Cannes'da hep çok heyecanlıydım. Hiç oradaymışım gibi değildi. O kadar heyecanlıydım ki kendimi heyecansız hissetmeye başlamıştım. Genç bir oyuncu olarak Cannes'da bulunmak nasıl bir şeydi? Hep büyük şehirde yaşadım ama küçük yerlerde de çok zaman geçirdim. Anneannemle dedemin yaşadığı köye gittim. Orada yaşamanın insanı nasıl hissettirdiğini az çok biliyordum. Bunun bana faydası oldu. Filmde küçük bir hayat yaşayan bir kızı canlandırıyorsunuz. Bu role nasıl girdiniz? "Hâlâ 'Baba' serisini heyecanla izlerim" Birçok Amerikan filmini bilmem ama bağımsız Amerikan sinemasını, David Lynch'in filmlerini çok seviyorum. Richard Linklater'ın "Gün Doğmadan" ve "Gün Batmadan" filmlerini severim. Fransız yönetmen Patrice Leconte'un filmlerini beğenirim. Sinemayı takip ediyor, bol bol film izliyor musunuz? "Baba" serisinin tamamını defalarca görmüş olsam da hâlâ heyecanla izlerim. "Dönüş" filmini, Makedon yönetmen Milcho Manchevski'nin "Yağmurdan Önce" adlı filmini çok seviyorum. Bir numaralı filminiz hangisi? Juliette Binoche, Nicole Kidman, Cate Blanchett, Johnny Depp. Hangi oyuncular favoriniz? İzlediğim filmlerden bir karakter var. "Mavi"de Juliette Binoche'un oynadığı karakter gibi birini canlandırmayı isterdim. Hayalinizdeki rol nedir? Arkadaşlarımla evde oturup muhabbet etmeyi daha çok seviyorum. Caddebostan'a gidip paten kayıyorum sürekli. Bunun dışında Beyoğlu'na giderim. İstanbul'da nasıl vakit geçirir, nerelere gidersiniz?

Yazarlar