Cumartesi “Beni hayata aşk bağladı, aşk her şeyin ilacı”

“Beni hayata aşk bağladı, aşk her şeyin ilacı”

16.02.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Dört kez kanser teşhisi konan, iki kez ilik nakli yapılan oyuncu Açelya Elmas “İlk başta kendinize hiç konduramıyorsunuz. Sonra biraz gözünüz korkuyor ama içine girdiğiniz zaman geçiyor ve gidiyor” diyor. Onu kansere karşı mücadelesinde hayata bağlayan ise aşk olmuş

“Beni hayata aşk bağladı, aşk her şeyin ilacı”

Gençsiniz, işinizin tepe noktasındasınız, hayat çok güzel gidiyor... Birden bire hayattan elinizi çekmeniz gerektiğini söyleyen bir doktor var karşınızda. Teşhis: Kanser. Tedavi sizi halsiz düşürecek, saçlarınız ve kaşlarınız dökülecek... Açelya Elmas’a da bunlar söylendi. Bütün bunları biz onu ekranda izliyorken yaşadı. Ama o, bu hastalığı hiç kabullenmedi. Zoru başardı, dört kez kanseri yendi. Artık tedavi görmeyen Elmas ile ilk kanser teşhisinden sonra yaşadıklarını konuştuk.

2003’ten beri dört kez kanser teşhisi ile tedavi gördünüz, iki kez ilik nakli geçirdiniz. Kanseri nasıl tanımlarsınız?

Erken tanı, doğru doktorlar ve yüksek moral ile yenilebilecek bir hastalık olarak tanımlarım.

Haberin Devamı

Kanser olduğunu öğrenen biri nasıl bir tepki verir?

İlk başta konduramıyorsunuz. Sonraki evrelerini de öğrendiğiniz zaman biraz gözünüz korkuyor. Ama içine girdiğiniz zaman hiç de gözünüzün korktuğu gibi bir şey olmadığını görüyorsunuz. Geçiyor ve gidiyor.

Kanseriniz kaçıncı evresinde teşhis edildi?

Benimki lenf kanseriydi. İkinci evrede teşhis edildi. O dönem sette çalışıyordum. Zor şartlar altında çalıştığınız için, belirtileri o şartların getirdikleri ile karıştırabiliyorsunuz. Ama sette bayılınca, doktora gittim.

“Neden ben?” diye sordunuz mu?

Onu her zaman sordumı. Yaşıtım olan bütün arkadaşlarım ekranda oynamaya devam ediyordu. Herkesi seyrediyorsun ve sen evde oturup “Neden orada değilim?” diyorsun.

Haberin Devamı

“Kansere yakalanmadan bir yıl önce kanser yaşayacağımı düşündüm ve gerçekleşti” demişsiniz...

Evet, o zaman yolun sonu dediğim bir andı. “Bırak artık, bu kadar çabalayıp hayata tutunmaya çalışmanın bir anlamı yok” dediğim bir dönemdi. Ve o bırakma anı da beni kansere sürükledi. İnsan beyni çok güçlü bir şey, düşündüğünüz her şeyi gerçekleştiriyor. Altı ay sonra doktor bana “Altı ay önce ne yaşadın?” diye sordu gerçekten de.

“Deri kaplı özel bir peruk kullandım”

Tedavinin yan etkisi olarak saçlar ve kaşlar dökülüyor. Buna nasıl bir çözüm buldunuz?

Ekran önündeydim görüntümün çok değişmemesi ve kendime zarar vermeyecek bir çözüm üretmem gerekiyordu. Saçlarım için içi deri kaplı özel bir peruk kullandım. O perukla duşa, denize girebiliyordunuz ve kimse peruk olduğunu anlamıyordu. Kaşlarım için de mineral boyalar ile yapılan, medikal bir makyaj tekniği olan Pello tekniğinden yararlandım. Kimse anlamıyordu. Türkiye’de bunu sadece Arzu Yıldız yapıyor.

Hastalık size ne öğretti?

Gereksiz şeyleri kafama takmamam gerektiğini. Yarının bütün güzellikleri ile döneceğini öğrendim. Her şey unutuluyor. Allah’ın insana verdiği en güzel hediyedir bence unutmak.

“Bu hastalık geçmişte kalıyor, bizimle gelmiyor. Mühim olan bu süreci nasıl atlatacağımız” demişsiniz...

Hastalığın geçmişte kalacağını bilip ona göre yaşamak gerekiyor. İlk önce yenecek misiniz, yenilecek misiniz, ona karar verin. Eğer yenecekseniz, önemli olan moral ve hayata tutunmak. Ve hayata tutunmak için bir sebep...

Haberin Devamı

Sizi hayata bağlayan ne oldu?

Beni hayata bağlayan işim ve her şeyin dışında aşktır. Bunun ayrıntıları bendedir ama aşk her şeyin ilacıdır.

Bir kanser hastasının aşk ve cinsellik deneyimlerini anlatır mısınız?

Kanserin; aşk ve cinsellikle ilgili deneyimleri hiç etkileyeceğini düşünmüyorum. Sizi sevmeyen bir insan, hasta olduğunuzu duyduğu anda uzaklaşacaktır. Eğer hâlâ yanınızdaysa, onunla yaşayacağınız her şey rutin devam edecektir.

Bu süreçte gerçekten kimler vardı yanınızda?

Ailem yanımdaydı. Yapımcım Şükrü Avşar elimi hiç bırakmadı. Ben ona, koruyucu meleğim diyorum. Setteki bütün insanlar ve Ayvalık halkı hep yanımda oldu. O dönemi güzelleştirmek için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Bu destekler kanser hastası için yaşama tutunma nedenidir.

Haberin Devamı

Sizce sizin kanseri yenmenizdeki en büyük sır neydi?

Mutluluk, umut, motivasyon ve moral.

“Brokoli, kırmızı üzüm, kapari reçeli yedim”

Tedavi esnasında kilo aldınız mı?

Çok kilo aldım. Allahtan spor yapmıştım. 60 kiloda durdum. Normalde 53 kiloydum.

Sonra bu kiloları nasıl verdiniz?

Diyet ve sporla ama en çok da sporla. Karbonhidratı azalttım. Yağı tamamen hayatımdan çıkardım ama zeytinyağını az da olsa kullandım.

Hastalık döneminde nasıl besleniyordunuz?

Kanser sırasında sürekli sebze yedim.
Çok fazla brokoli ve kırmızı üzüm tükettim. Trombositlerimi yükseltmesi için kapari reçelini çok tükettim.

Beslenme programınızda neler değişti?

Şu anda C vitaminini nerede bulabilirsem, ben oradayım. Sabah kahvaltımı muhakkak yaparım. Dört öğün yerim. Arada da kuruyemiş atıştırıyorum. Balık hep hayatımda. Yoğurt ve ayran da çok tüketirim.

Genel olarak spor yapıyor musunuz?

Haftada en az üç kez, birer saat pilates yapıyorum. Pilates vücut gelişimi için muhteşem. Dik duruyorsun, omurga problemin kalmıyor. Bütün sporlardan vazgeçebilirim ama pilatesten vazgeçmem. Yüzmeyi ve dalmayı çok seviyorum.