İstanbul Küçükçekmece’de 5 yaşındaki Edanur Gezer’in İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan su dolu çukura düşüp ölmesine ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında 4 kişi hakkında gözaltı kararı verildi.
26 Nisan Cuma günü ailesiyle birlikte Küçükçekmece Menekşe sahiline giden 5 yaşındaki Edanur Gezer, su birikintisine düşüp hayatını kaybetmişti. Yaşanan olaydan sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi su dolu olan çukurun etrafını demir bariyerlerle kapatmış ardından da toprakla doldurmuştu.
EDANUR'UN ANNESİ, VATANDAŞLIĞA KABUL EDİLDİ
Öte yandan Küçükçekmece'de piknikte İBB'nin açtığı su dolu çukura düşerek hayatını kaybeden 5 yaşındaki Edanur Gezer'in annesi Nurcan Gezer'in Türk vatandaşlığı başvurusu onaylandı. Kimliğini almak için sabırsızlanan anne Nurcan Gezer, "Çocuklar okula gitmek istiyordu, götüremiyordum. Hasta oluyorlardı hastaneye götüremiyordum. Artık götürebileceğim" dedi.
Menekşe sahilinde teyzeleri ile gittiği piknikte İBB'nin açtığı su dolu çukura düşerek hayatını kaybeden 5 yaşındaki Edanur Gezer'in ölümü, ailesinin dramını da gözler önüne serdi. Türkiye'de doğup büyüyen anne Nurcan Gezer ve kardeşlerinin kimliğinin bulunmadığı, yıllarca Esenyurt'ta bir barakada yaşadıkları ortaya çıktı.
İçişleri Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, medyada yer alan haberlerin ardından Nurcan Gezer'in durumu ile ilgili inceleme başlattı. Ailenin merakla beklediği haber, Edanur'un ölümünün adından geldi. Nurcan Gezer'in Türk vatandaşlığı başvurusu, kabul edildi.
Kararı memnuniyetle karşılayan Nurcan Gezer, "Babam Türk vatandaşı, annem yabancıydı. Annemin üzerine kayıtlıyım ben. Bu nedenle kimliğim yok. Kardeşlerimin de kimlikleri yok. Onlar da kimlik istiyorlar. Şimdi benim kimliğimin çıkarılacağını söylediler. Yıllardır çocuklarım okula gidemiyordu. Okul görüyorlar ve gitmek istiyorlardı. Hastalanınca çocukları hastaneye götüremiyordum. Kimlik çıkarılması için başvurulmuştu ancak hep ret yemiştik" ifadelerini kullandı.
Eşinin yanında olmasını istediğini söyleyen Gezer, "Ben acımı eşimle paylaşmak istiyorum. Ben eşimi yanımda istiyorum. Onun da yüreği yanıyor evladı ölmüş. Kimliğim olmadığı için ne görüşe gidebiliyordum ne de çocukları götürebiliyordum. Çocuklarla Esenyurt'ta çadırda kalıyorduk. Kışın bir soba kuruyordum ve bu şekilde yaşıyorduk. Çocuklar sürekli hasta oluyordu" şeklinde konuştu.