Cumartesi Bizim evi basın!

Bizim evi basın!

27.08.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Bizim evi basın

Yazara e-mail Peki, biz bu ikram edilen şeyin, "bir yaşamın başladığını simgeleyen loğusa şerbeti" olmayıp, "ölümümüze neden olacak kokteyl" olduğunu nereden bileceğiz? Kısaca bu adamların terörist olduğunu nereden anlayacağız? Şöyle anlayacağız: Devlet erkânımız buyurmuş, apartman yöneticileri uyanık olacak! Ve hangi dairede "bunlardan biri" yaşıyorsa bir bakışta anlayacak. Yok ya! Sorarım size, kaç apartman yöneticisi siyasi şubeden emekli polistir? Bizimki değil mesela. Resmiye hanım kendi halinde bir ev kadınıdır. Hayatında erkek olarak bir tek kocasını görmüştür, nerede kaldı hücre lideri adamı bir görüşte tespit etmek! Burada önemle ele alınması gereken konu, önce bu Resmiye hanımları eğiteceksiniz. Sadece onları değil tabii, asude apartman insanlarını da aynı düzeyde bilgilendirmeniz gerekecek. Hücre evi nedir, nasıl olur, üyeleri ne tip insanlardır vs. Bunların, bizin bildiğimiz gibi sakallı, esmer, ellerinde Kalaşnikof ile eve girip çıkan adamlar olmadıklarını, aksine son derece sıradan tipler olduğunu anlatacaksınız. (Laf aramızda, tarif Kalaşnikof hariç tam bizim ev.) Son günlerde halkımız şunu iyice öğrendi ki, hücre evi dediğin sadece Bekaa Vadisi'nde olmaz, oturduğun apartmanın karşı dairesi bile olabilir. Sen mutfakta loğusa şerbetinden buzlu-hindistancevizli şurup hazırlarken, onlar da neşe içinde molotofkokteyli hazırlamakta olabilirler. Karşılıklı ikram mahiyetinde... Evet çoğu insan "onların" bukalemun gibi olduğunu bilmez. Hangi semtte oturacaklarsa oranın sosyal düzeyine göre ve o fotoğrafa uygun yaşadıklarını da... Kenar semtleri tercih edenler otobüse biner, file ile gelirler evlerine mesela. "Hanımları" ise yan komşudan çörek tarifleri filan alır. Ayrıca, bu evlerde hiç "aile içi şiddet" olmaz. "Anne" çocuğuna camdan, "Allah belanı versin Veysel, o baban olacak herif eve bi gelsin, bak senin kemiklerini nasıl kırdıracağım!" diye haykırmaz. Çıtları çıkmaz yani. Kira, apartman gideri, elektrik, su parasını günü gününe öderler. Kapılarına alacaklı, hacizci veya polis gelmez. (Gelirse tam gelir zaten.) Yani dava adamları "davaları" uğruna hiçbir noktayı es geçmezler. Örgütlenme konusunda bizim siyasi partilerden daha iyidirler desek yeridir. Peki o halde ne yapılacak? Tabii önce polis, yöneticilere kurs verecek. Örgüt evi ve üyelerinin fotoğrafları gösterilerek yaşam biçimleri hakkında bilgilendirilecek. (Ricam, bir tek benim Resmiye hanıma ilişmeyin. Çünkü o ilk kursun sonunda, bizim evi bastırmak için yollara düşecektir. "Koşun gelin, oturduğum 2/B Blok'ta tarif ettiğiniz gibi bir hücre evi faaliyetlerini sürdürmektedir" diye. Aslında Resmiye hanım şüphelenmekte haklıdır. Üzülerek ve çaresizce ifade edeyim ki, bizim evin gerçek bir hücre evinden farkı yoktur.) Böyle olmayacak, en iyisi mi gelin konuyu hem parantez içinden hem de çığırından çıkarıp terörist tipine örnekler vereyim. Kat 3, daire 12'den yani... En başta, "evin" hiçbir ferdini kravat ve takım elbiseli, gri tayyörlü gören olmamıştır. Karı-koca olduğu iddia edilen yaşlıların, bir kere bile kol kola girip bayram ziyaretlerinde bulunmadıkları gibi. Erkek olanı Vatan gazetesinde yazıyormuş diye rivayet edilir ama bu külliyen yalandır. Evet, bir şeyler yazar ama büyük ihtimal bunlar eylem "bildirileridir". Üstelik apartmanın önündeki otların üzerine yayılarak yapar bunu. Saç sakal birbirine karışmış, delik bir şort ve üzerinde Che yazılı bir tişörtle, yaz babam yaz! Evin annesi olduğu iddia edilen kadına gelince, hayli tuhaftır. Bir kere yaşlıdır. Çatışmalarda kıçını nasıl kurtaracağı merak konusudur. Yalnız el becerisinin -hamur filan açıyor göstermelik- iyi olduğu söylenir. Bomba imalinde usta olabilir. Haftada bir Migros torbaları ile taşıdığı şeyler de muhtemelen fünye vs. gibi araç gereçlerdir. Bu evlerde hiç aile içi şiddet olmaz Sonra bir adam daha vardır gençten... Kod adı Haluk Özkan. Örgütün marşını bestelediği söylenir. Bir klavyenin başına oturur (home stüdyoymuş) zebbaha kadar tıngırdatır da tıngırdatır. En örgüt tipli olanı da odur. Arada bir ortadan kaybolur, "İzmir'e çocuklarını, karısını görmeye gitti" diye bir tevatür çıkartır hücre annesi ama apartman halkı bunu asla yutmaz. Bir de yakında çıkaracağı yeni kaseti ile yeniden gündeme geleceği söylenmektedir. Gündeme geleceği kesindir de, yalnız müzik yoluyla değil kanaatimizce. Gelelim en Fehriye Erdal tipimize. Bu kız yabancıl bir elemandır. Hücre evini ele verse verse bu kız verecektir. Çünkü hiç kimseyle konuşmadan gitmek ve gelmek suretiyle hayli şüphe çekmektedir. Elinde de bir pitbull köpek vardır. Onu da zahir baskınlarda polissavar olarak yetiştiriyor! Sevgilisi genç teröriste gelince, temiz yüzlü biridir ve bu kadar haltı nasıl yemiştir, insan şaşırır. Ve nihayet Kürt kızı görünümlü abla. 26, 27 yaşlarında hayli siyah bu kız, efendi duruşuyla ailenin hiçbir ferdine benzemez. Örgütün karşı görüş casusu olabilir. Ya da siyasal doktrinlere anti tez geliştiriyor da olabilir. Kâh elinde bir kitap (Leo Buscaglia'nın "Dokuz No'lu Otobüsle Cennete Gitmek"i) kah bir toz bezi dolanıp durur ortalarda. Yalnız şaşılacak tek şey, bu PKK mı, yoksa sol tandanslı mı oldukları belli olmayan örgüt evinin hiç perdesi yoktur. Odalar tabak gibi ortadadır. (Bu da dikkat çekmemek için bir nevi taktik galiba.)Sonuç: Sayın ilgilere sesleniyorum. Yurdumuzdaki tüm apartman yöneticilerini bizim eve getirin ve kurs verin. Onlara deyin ki, "Burada gördüğünüz ne varsa -ya da yoksa- bir örgüt evinde durum bunun tam tersidir. Ve bundan böyle teröristhaneleri şıp diye tespit etmeniz işten bile değildir!" Evi ele verecek köpekli kız