Cumartesi “Gerilimi yüksek bir iş geliyor”

“Gerilimi yüksek bir iş geliyor”

31.03.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

“Masum Değiliz”de nişanlısı Damla Sönmez’le birlikte rol alan Ushan Çakır: “Temposu ve gerilimi oldukça yüksek bir iş oldu. Ahlak, masumiyet, sadakat, vicdan gibi konulara değinen sürükleyici bir proje”

“Gerilimi yüksek bir iş geliyor”

"Bi Parça Plastik" oyunuyla tiyatro sahnesinde izlediğimiz Ushan Çakır, bu akşam ilk bölümüyle ATV’de yayınlanacak “Masum Değiliz”le de ekrana dönüyor. Projeyi “Televizyonda görmeye alıştığımız aşk ve entrikadan ziyade ahlak, masumiyet, sadakat, vicdan gibi konulara değinen sürükleyici bir iş” olarak özetleyen oyuncu, set ortamının da huzurlu olduğunu söylüyor. Nişanlısı Damla Sönmez’le birlikte çalışmaları ise ona göre tamamen tesadüf... “Oyun ve dizi dışında Sonia Nassery Cole’un çektiği Afgan-Amerikan ortak yapımı “I Am You” diye bir filmde de beraber rol aldık” diyor.

Haberin Devamı

- “Masum Değiliz” nasıl bir dizi?

Temposu ve gerilimi oldukça yüksek bir iş oldu. Televizyonda görmeye alıştığımız aşk ve entrikadan ziyade ahlak, masumiyet, sadakat, vicdan gibi konulara değinen sürükleyici bir proje. Biz izledik, o yüzden böyle rahat anlatabiliyorum. Bu özellikleriyle seyircinin de beğeneceğini düşünüyorum; zira sürprizli finalleri ve tansiyonu oldukça ilgi çekici.

- Canlandırdığınız karakterden bahseder misiniz?

Bir beyin cerrahını oynuyorum. İyi eğitim almış, politik doğrularla yetişmiş, aslında bulunduğu pozisyonda sıradan biri. Ama başına beklenmedik olaylar gelince, o da beklenmedik tepkiler veriyor. Herkesin insan olarak sıradan durumları ve hayatları var aslında ama ilk bölümde izleyeceğimiz malum geceden sonra ortaya çıkıyor. Herkes ister istemez değişimler gösteriyor ve bir bilinmeze doğru evriliyor.

Haberin Devamı

- Erkek ağırlıklı bir set. “Dört Silahşörler” olarak anılmaya başlamışsınız hatta. Sette nasıl bir ortam var?

Herkesin şanslı olduğundan hemfikir olduğu bir konu oldu bu. Oyuncu olarak herkes birbirine alan açıyor, an paslıyor, önünde değil, yanında durmaya çalışıyor. Dolayısıyla yakın arkadaşları canlandıran oyuncular için bulunmaz bir nimet. İnsan olarak da hepsi çok güzel adamlar, bu da sette huzur ve güven yaratıyor. Kombo oluyor yani. Yalnız dört silahşörler dedik, Ayşe Melike Çerçi de var aramızda, biz beş kişiyiz.

“Gerilimi yüksek bir iş geliyor”
“İşimi severek yapıyorum”

- Arkadaşlık kavramı sizin için ne ifade ediyor?

Bu soruya dizi üzerinden cevap vereyim. Dizide liseden üç yakın arkadaşı oynuyoruz. Daha ergenken tanışan ve hâlâ dost olan insanların ortak özelliği güvendir aslında. Gördüğüm kadarıyla insan en çok 20’li yaşlarında değişiyor. Eğitimini tamamlayıp, iş sahibi olmak, hayatla mücadele, ilişkiler, kişisel ilgiler ve temelde sizin sonraki hayatınıza yaptığınız bu hazırlık sırasında başınıza gelenler ve gösterdiğiniz tepkilerle; onun sizi tanıdığına güveniniz tam oluyor. Çünkü sizi biliyorlar. Benim de gurur duyduğum, şimdi arkeoloji bölümünde doçent ve bölüm başkan yardımcısı olan, ilkokuldan tanıdığım akademisyen bir dostum var. Ama dizide başlarına gelen olaylarla, bu dostların güvenleri, sadakatleri ve bağlılıkları test edilecek, ne olacağını hep beraber göreceğiz.

Haberin Devamı

- Nişanlınız Damla Sönmez’le birlikte kamera karşısına geçmek nasıl?

Bu sene enteresan oldu. Ve tamamen tesadüf oldu. Hatta oyun ve dizi dışında Sonia Nassery Cole’un çektiği Afgan-Amerikan ortak yapımı “I Am You” diye bir filmde de beraber rol aldık. Dizide henüz birlikte sahnemiz olmadı ama bizim için de tuhaf oluyor, onu bırakan prodüksiyon beni alıyor, onu bırakıyor. Geçen hafta apartmanın merdiveninde falan karşılaştık. Oyuncu değişikliği yapıyoruz yani içeride.

- Uzun yıllardır sektördesiniz ama hakkınızda çok fazla şey bilmiyoruz. Oyunculuk hayatınıza nasıl girdi?

Küçük yaşlarda ilgilenmeye başladım. Ortaokul ve lisede oyunlarda oynadım. Üniversitede de, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’na kabul edildim. Sonrası belli zaten…

- İnternetteki sözlüklerde sizin için “Yetenekli, çok iyi oyuncu” yorumları yapılmış. Böyle anılmak nasıl hissettiriyor?

Haberin Devamı

Evet sağ olsunlar, işimi severek yapıyorum, bu da anlaşılıyor olsa gerek.

“Beğendiğim oyuncuları niye tiyatroda izleyemiyorum?”

- “Tiyatro er meydanıdır,” derler. Katılıyor musunuz?

Bir nevi katılıyorum. Yani televizyon, sinema, tiyatro farklı disiplinler. Hepsinin farklı çalışma biçimleri ve talepleri var ama bir bütünlük, kompozisyon yaratmak için tiyatro çok daha fazla üzerine çalıştığınız, dramaturjisine kafa yorduğunuz, üzerine çalışırken edebiyat, sinema, resim aklınıza gelen her alanda araştırma yapmak zorunda olduğunuz bir yer. Mesela sinemada ve televizyonda çok beğendiğim oyuncular var . Tiyatroda oynamıyorlar. Ben niye izleyemiyorum onları? Canlı kanlı o anın içinde nasıl olduklarını, hangi refleksleri tercih ettiklerini, bakış açılarını, bütünü nasıl ele aldıklarını niye göremiyorum? Mahrum bırakıyorlar bizi resmen!

- “Bi Parça Plastik” adlı oyununuz içinde neler barındırıyor, seyirciyi neler bekliyor?

Oyun, özellikle herkesin söylemeye cesaret edemediği şeyleri söylüyor ve gösteriyor. Bu özelliğiyle seyirciye bir yüzleşme yaratıyor. O yüzden de sert bir metin. İlişkiler, tüketim, cinsiyet, sanat, aklınıza gelebilecek her konuda açık açık konuşurken kendi ikiyüzlülüğümüz, bencilliğimiz, batı ahlakı ve onun riyası; aile kavramını ve toplumdaki yerini de sorguluyor.