23.05.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:
ŞÜKRAN PAKKAN sukran.pakkan@milliyet.com.tr
Evlendi, ayrıldı, aldatıldı, ses kayıtları, mücevherler, Paris’e yerleşmeler, Türkiye’ye dönmeler, polemikler derken, şarkı söylediği, İTÜ Devlet Konservatuvarı Klasik Türk Sanat Müziği Bölümü mezunu olduğu, 13 albüm, dokuz film, beş dizi ve bir müzikale imza attığı, Altın Portakal’ı kazandığı arka planda kaldı.
Çoğu kişi onun yaptığı müziğe kulağını tıkadı.
Artık yeni albümünü çıkarmış, polemiklerden sıkılmış, içine dönmüş, yüzüne huzuru yansımış, bir kadın var karşımızda.
Kaç yaşındasınız?
39. Ay, neredeyse 40 yani.
Çok çalkantılı yıllar bıraktınız geride. Şu an hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
Çok zor bir dönemindeyim, gerçekten. Herkes “Oh, dört dönüm bostan, yan gel Osman” diyor benim için, çok rahatım zannediyor. Birincisi kızımı büyüttüm, seneye ABD’de üniversiteye gidecek, bugüne kadar beni hayata bağlayan en önemli varlık, bir sabah kalkacak, eşyalarını toplayıp gidecek. Şimdi anne ve babamı daha iyi anlıyorum. İki; ailemin kıymetini yeni yeni anladığım bir dönemdeyim. Babam için gözyaşı döküyorum. Evlenmemizin hemen ardından babam beyin felci geçirdi. İş olarak baktığımda da Türkiye’nin gidişatını hiç beğenmiyorum, bir diziyle şöhret olup yanına yaklaşamadığımız insanlar doluştu etrafa. Bunların yanında benim dizilerim, albümlerim var, ben sadece yine özel hayatımla konuşuluyorum, bu da bana çok büyük haksızlıkmış gibi geliyor. Türkiye sekiz yıldır benim evliliklerimi konuşuyor. Bakın etrafınıza, bir sürü evlilik var. Bir de sanat camiasında birbirleriyle evlenirler. Ama yok, illa benimki konuşulacak.
Erkek Yeşim, sosyete Yeşim, psikolojik destek alan Yeşim
Hayatınızı kaç devreye ayırırsınız?
Çoook. İçimde hep küçük kadınlar oldu. Elif Şafak’ın “Siyah Süt” kitabındaki gibi, içimde en az beş kadın var. Gamze’yi doğurana kadar “erkek Yeşim”dim. Sonra “küçük anne Yeşim”. Annemle yaşıyorum, kızıma bakıyor, bense para kazanıp eve getiriyorum. Sonra “sosyete Yeşim” var, sosyete diye de bir şey yok ya neyse, çok pişmanlık duyduğum dönem. “Psikolojik destek alan Yeşim” başlıyor sonra... Arayışta olduğum bir dönem başlıyor.
Ne zamana kadar?
Halen! Ekonomik anlamda da, psikolojik olarak da çöktüm o evlilikten sonra (eski eşi Hakan Uzan’ı kastediyor). Bitince de, kendi özüne döndüğüne sevinen ve gerek toplum gerek medya tarafından kendini ifade edemediği için “Abluka altına alınan Yeşim” başlıyor. Kendisini ifade etmesine izin verilmeyen, ilaçlarla ayakta duran bir Yeşim. Keşke beni akıl hastanesine kapatsalardı diye düşündüğüm bir dönem. Sonra kendime gelmeye başladım, arayışlarım başladı.
Ne buldunuz?
“O kadar yaşanmışlığın içinde seninki nedir?” diye sormaya başladım. Ne kadınlar var, benim çektiklerim nedir? Çok anne var, üç kuruş maaşla çocuğuna bakıyor, tarlada köle gibi çalışan. Ve “Ben ne kadar şanslı kadınım” demeye başladım. Hayatı çok ciddiye almaya başladım. Ma-neviyata dönüyorum. Mevlana ve Şems ilişkisi, dünyadaki Mevlana algısını öğrenmeye çalışıyorum. Gurmelik öğrendim bu arada, üç kez Toskana turu yaptım, şarap eksperi noktasına geldim. Dünyayı dolaştım, gelenekleri, görenekleri, yeme içme kültürlerini öğrendim.
Normale döndünüz mü şimdi?
Aslında üzerini kapattım ama bir şekilde hatırlıyorum. Soruluyor, tak oraya geri gidiyorum. Çok pişmanım, keşke yaşanmasaydı dediğim bir dönem oldu. Ancak şimdi “Sil baştan Yeşim” başladı. Hayatını temize çekmeye çalışan bir Yeşim...
Kendi müzik yolculuğunuza baktığınızda ne görüyorsunuz?
Çok fazla bir şey yapamadım. Ama asla ticari olmadım. Ne yazık ki müziğimle, albümümle ilgili kendimi ifade edemedim. Benimle ilgili başlıklara bakın, müziğim yok. Ödülüm de yok, kendi albümlerimi satın almadığım için satışlar düşük.
Yeni albümünüzü neden satın alalım?
“Bu albümüm müthiş, satın alın” demiyorum. Aşık Mahsuni Şerif’in türküsünü bir de benden dinlemek için alın ama. Müziğimde Jane Birkin yolunda gidiyorum.